Mutsuzluk Sendromu
Zenginlik mutluluğu getirmez, mutluluk zenginliği getirir.
Herkesin ortak sorunu belki de mutlu olamamak. Seni ne mutlu edecek diye sorsam muhtemelen önce bir duraksayacaksın. Belki okul hayatının iyi gitmediğini, ilişkinde problemler yaşadığını ya da maddi sıkıntıların derken liste gittikçe uzayacak. Ta ki bunların mutluluk veya mutsuzluk sebebi olmadığını anlayana dek. Çünkü eğer öyle olsaydı bütün başarılı kişiler, âşıklar ve de zengin insanlar inanılmaz mutlu olması gerekirdi. Bu durumla ilgili en güzel sözü de bizi defalarca kahkahalara boğan, komedi filmlerinin ustası Jim Carry söylemiş:
Peki aradığın esas cevap ne? Sensin! Mutluluğu kazanılması gereken bir şey olarak gördüğünde devamlı kovalarsın. Kovalanan bir şey ne yapar sence? Kaçar. Örneğin istediğin işe girmeyi başardığında mucizevi bir şekilde mutlu olmayı beklersin ancak işler planladığın gibi gitmez. Etkisi bir hafta, belki bir ay sürer ve eninde sonunda biter. Çünkü bunların hepsi sadece sevindirici şeyler, sevinmek de gelip geçicidir. Bunu anladığımızda da büyük hayal kırıklığı yaşar, depresyona gireriz. Tabii kendimizi oyalayacak başka bir neden bulana kadar.
https://youtu.be/e9dZQelULDk?si=UWBGs5KjvmoF72ge
Cevap aslında kendini koşulsuz sevebilmekte. Zayıflıklarınla barışıp, bunu kötü bir şey olarak değil de geliştirebileceğini görebilmek. Kısacası mutsuzluklarınla mutlu olabilmeyi öğrenebilmek bütün mesele. Beyazlığın içindeki karanlığı görmek kolaydır ama karanlığın içindeki beyazlığı fark edebilmek büyük güç ve sabır ister.
Yin ve yang kavramını duymayan yoktur. Bilindiğinden daha derin bir anlama sahip olsa da kabaca hayatta her şeyin bir zıttı olduğunu ve bu zıtlıklar olmasa hayata devam edemeyeceğimizi simgeler. Aslında bize aydınlık ve karanlık tarafımızla bir bütün oluşturduğumuzu gösteren en somut örnektir. Kusurlu gördüğün bütün özelliklerin seni sen yapan şeylerdir. Bunun bir kez olsun farkına vardığında yıkılmaz olmayı başarırsın.