Nasıl Mutlu Oluruz?
Gelin, sizlerle mutluluğun formülünü yazalım.
Milyarlarca insanın, yüzyıllardır bu dünyada uğruna çalışıp öldüğü çoğunun elde edemediği asıl hedefin ismidir, mutluluk. Üzerine binlerce bilim adamının kafa yorduğu binlerce tanımın, makalenin yazıldığı binlerce araştırmanın yapıldığı o kavram. Peki nedir bu uğruna her şeyin harcandığı yine de insanlığın ısrarla vazgeçmediği o hedef ?
“Mutlu musunuz?” diye bir soru yöneltsem düşünürken neleri gözden geçirirsiniz iyi bir işte çalışmayı, iyi bir varlığınızın olması veya iyi bir eşe sahip olmayı mı? Evet, bunların mutluluk üzerinde etkileri olsa da aslında uzun vadede bunlardan hiçbirinin mutluluğu sağlayamadığı araştırmalar sonucu ortaya kondu. Araştırmalarda tüm bunları elde eden insanların kısa süreli haz yaşadığı ancak bir süre sonra bunlarında onları tatmin etmeye yetmediği ortaya çıkmış. Gerçekten de elde edince mutlu olacağımızı düşündüğümüz çoğu şeyi elde ettikten sonra ona alıştığımızı eskisi gibi bizi heyecanlandırmadığını hatta sıkıldığımızı herkes bir defa da olsa deneyimlemiştir.
Peki, neden böyleyiz ve uzun vadeli mutluluğu nasıl buluruz? Aslında başlıca hatamız mutluluğu yerinde aramıyor oluşumuz, mutluluğu dış faktörlere indirgeyip dışarda aramamız bulunca artık mutlu olacağımıza inanıp bulunca da kısa süreli haz yaşamamız ve sonucunda hüsran… Mutluluğu ararken çoğu zaman elde etmek hırsıyla kendimizden geçiyor, kendimize yabancılaşıyor ve kendimizi unutuyoruz. Oysa kendimize yönelmeli , dışarda aramayı bırakmalıyız. Çünkü mutluluk bizde, bakış açımızda, dünyayı algılayan lenslerimizdedir.
Düşüncelerimizin ve beklentilerimizin hayatımızı yönettiğine psikolojiden hakimiz. Eğer bakış açımzı, düşüncelerimizi, beklentilerimizi ve hayatı algılama biçimimizi mutlu olacağımız yönde eğitmeyi , değiştirmeyi başarırsak o zaman mutluluğa daha fazla yaklaşırız. Yaklaşırız dedim çünkü en fazla yaklaşabiliriz maalesef bu hayatta mutluluk daimi bir hedef değildir, tıpkı yaşamdaki diğer hedefler ve kavramlar gibi zaman zaman elde eder yaşarız zaman zaman da yitiririz zaten bizim kalıcı olamadığımız bu hayatta ne kalıcı olabilir ki? Kalıcı olmayanların dünyasında kalıcı olmayan şeyleri hayatımızın merkezine koyup amaç haline getirmek hem mantıksız hem de boşa kürek çekmek olur. O yüzdendir ki, mutlu olmayı amaç haline getirmek yerine içten istemeli, kendi bakış açılarımıza yönelmeli ve sürekli bir mutluluk halinin olanaksız olduğunu bilmeliyiz. Son olarak Charles Bukowski’nin sözüyle bitirmek istiyorum, “Dünyaya mutlu olmaya gelmediğini kabul ettiğinde mutlu olmaya başlıyorsun.”