Ne Kadar Özgürüz?

Özgürlüğümüz ve yaşamımıza etkileri hakkında.

Özgürlük kavramı için küçüklüğümüzden beri ne derler bilirsiniz. Davranışlarınız bir başkasının özgürlüğünü kısıtlamamalıdır, ancak bu takdirde özgürsünüzdür. Peki biz kimsenin özgürlük sınırlarını, yaşam alanını kısıtlamıyorsak ama bir başkası bizim kişisel alanımızı kısıtlıyorsa bu durumda yine de özgürüz diyebilir miyiz?

Hangi yaşa gelirsek gelelim, hangi konumda olursak olalım birilerine hep bir şekilde bağlı oluyoruz. Ne kadar kendi kurduğumuz hayallerimiz, geleceğe yönelik koyduğumuz hedeflerimiz olsa da biraz durup düşündüğümüzde bize ayak bağı olan birileri ve bir şeylerin olduğunun farkına varırız.

Bizler hayatımızın belli dönemlerinde ipleri kendi elimize aldığımızı, alacağımızı düşünürüz. 18'imi doldurayım, reşit olayım artık her istediğimi yaparım deriz. 18 yaş henüz lise çağındaki biri için çok büyük görünür. Ama o heyecanın, üflediğiniz pasta mumu ile söndüğünü ve değişen tek şeyin bir rakam olduğunu çok süre geçmeden anlarsınız. Bazı haklar elde ederiz ama yeterli değildir. Büyümenin esiri oluruz.

Üniversiteye gideyim, mesleğimi bir elime alayım kendi hayatımı kurarım, diye düşünürüz. Üniversiteye çok büyük hayaller ile başlarız. Kendi kişisel gelişimimize çok katkı sağlayacağımızı, kendini gerçekleştirmiş bir birey olacağımızı ve her şeyin ötesinde, mesleğimize hazır hâle geleceğimizi düşünebiliriz. Okudukça ve sınıf arkadaşlarımızı gördükçe de okulun sadece diploma sahibi olmak için gelinen bir yer olduğunu fark ederiz ve bu sefer de kendi çabamızın esiri oluruz. Artık nasıl bir hayat yaşayacağımız bizim kendimizi ne kadar geliştirdiğimize ve ne kadar imkân yarattığımıza bağlıdır.

İşe başladığımızı düşünelim, ekonomik olarak kimseden destek almadığımızı. Kendi paramızı kazandığımız noktada artık tamamen özgür olduğumuzu düşünürüz ama bu sefer de bizi yetiştiren ailelerimizin beklentileri ile karşılaşırız. Bizden maddi olarak bir destek istemeseler bile üzerimizde onlara karşı bir sorumluluk duygusu hissederiz.

Belki de toplumumuzun aile yapısından kaynaklı, kendimiz için bir adım atmak istediğimizde bencil olarak anılırız. Bizi büyüten, okutan ailelerimiz sorumluluklarını yerine getirmeleri ile beraber, kendimize bir hayat kurmamız yerine onların hayatına neler katabiliriz, bunun beklentisine girerler. Tabii ki kimse bir noktadan sonra ailesinden bağlarını tamamen koparsın, kimse ailesi için hiçbir şey yapmasın demiyoruz ama herkes mutlaka kendi için bir şeyler yapsın. Aradaki bu ince farkı ne yazık ki hep kaçırıyoruz.

Birilerinin beklentileri üzerine kurulan hayatlar genelde cam fanus içerisine hapsedilmiş hissi verir insana. Yaşadığımızı düşünürüz ama kimin için yaşadığımız sorusunun cevabı hayal kırıklıkları yaşatır. İnsan ancak kendi hayalleri üzerine bir hayat inşa ettiğinde umut dolu yaşayabilir, çevresindekilere de hissettirebilir. Önce kendimizi gerçekleştirelim ki dönüştüğümüz o mutlu insan, çevresini de mutluluğu ile aydınlatabilsin.

Çok uzatarak göz korkutucu bir yazı hâline gelmesini istemedim. Kısaca bahsetmek istediğim şey aslında hayatımızın belli dönemlerinde yeni başlangıçlar yaptığımızı düşünürken ne kadar yeni bir adım atabildiğimizdir. Herkesin yaşadığı bu temel evreleri gözden geçirerek üzerinde düşünmeleri gerekiyor. Şuan hayatımızın neresindeyiz, olmak istediğimiz kişi ve yaşamak istediğimiz hayat için ne kadar yol aldık soruları üzerine kafa yormak da bir başlangıçtır.

Herkesin kendini gerçekleştirebilmesi dileğiyle.