Neredesin? Nereye Kayboldun?
Bir küçük varoluşsal kriz.
Göz kapaklarım ağır gibi. 8 saat uyku bile açamadı gözlerimi aydınlığa. Neredeyiz ki biz? Yine bir gün. Dünün aynısı gibi sanki. Hedefler, planlar, günlük görevler... Yine yeni yeniden. Kayıp mı olduk bu hengamede sanki? Baktığımızda göremiyor muyuz kendimizi aynada?
Hayatta kalmak çok basit sanki. Kocaman bir yapılacaklar listesini tikleyerek ilerlemek çok basit. Ama yaşamak bu değil ki. Değilmiş daha doğrusu. Ben de yeni öğrendim.
Hayat bir şeyler yapmış olmaktan çok daha fazlasıymış. Andan zevk almakmış, bulunduğun yeri sevmekmiş yaşamak. Sevmesen bile başka bir şeymiş yaşamak. Nedir? Bilmiyoruz. Bulacak mıyız? Umarım.
Korkular var, endişeler, beklentiler var. Tepkiler var kendisine göre yaşadığımız. İstekler var, acılarımız var kaçmaya çalıştığımız. Bütün bu karışıklıklarda arıyoruz kim olduğumuzu. İstediklerimizi arıyoruz. Dış sesler susmuyor. Kendi sesimizi duyamıyoruz ki. Kendi içimizdeki o dış sesleri bile susturamıyoruz ki.
O karmaşanın içinde bir ses var. Onca sesin arasında bir sen var. Tanıdık bir ses. Korkuların gürültüsünden duyabilirsen onu, tut elini. Hayatında başına gelecek her güzel şey o gürültünün ardında. Çünkü gürültünün arkasında konuşan sensin. Kendini dinle. Bu hayat senin.