Nezahat Onbaşı: Türk Jan Dark
Yalnızca 9 yaşındaki küçük bir kızdan ilham verici bir kadın askere.
Tarih yalnızca liderlerin değil, savaş meydanlarında destan yazan sıradan insanların kahramanlık öyküleriyle de şekillenir. Türk Kurtuluş Savaşı’nda bu kahramanlardan biri, henüz çocuk yaşta cepheye katılan Nezahat Onbaşı'dır. Hayatı, cesareti ve vatan sevgisiyle Nezahat (Baysel), Türk milletinin hafızasındaki bir ilham kaynağıdır. Fransız halkının kahramanı Jeanne d'Arc ile benzer şekilde, o da genç yaşta savaş meydanlarının sembolü olmuştur.
Çocuk Yaştaki Kahraman
1909 yılında İstanbul’da doğan Nezahat, annesini çok küçük yaşta iken veremden kaybetti. Babası, Osmanlı Ordusu’nda bir Alay Komutanı olan Hafız Halit Bey, eşini kaybettikten sonra kızını yalnız bırakmak istemedi. Nezahat, babasının yanında cepheye götürüldüğünde henüz dokuz yaşındaydı.
Savaş meydanları onun çocukluk oyunlarına değil, gerçek mermilere ve ölümle burun buruna geçen anlara sahne oldu. Ancak Nezahat, bu ortamda büyürken korku yerine cesareti benimsedi. Üzerine giydiği asker üniforması ve taşıdığı silah, onun hem küçük yaşta bir asker hem de moral kaynağı olmasını sağladı.
Kurtuluş Savaşı’nda Nezahat Onbaşı
Nezahat Onbaşı, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik cephelerinde yer aldı. Özellikle İnönü Muharebeleri, Sakarya Meydan Muharebesi ve Gediz Muharebesi sırasında hem babasının yanında hem de cephe hattında savaştı.
Bir anekdota göre savaşın zorlayıcı anlarından birinde babası Hafız Halit Bey’in emir subayı Nezahat’ı geri çekmek istediğinde küçük kahraman, “Ben buradayım ki asker kaçmasın!” diyerek askerlerin yanında kaldı. Bu sözleri ve davranışları, askerlerin moralini artırmış, savaş meydanında direnişi güçlendirmiştir.
“Onbaşı” Ünvanı
Onun cesareti kısa sürede tüm cephede yankı buldu. Babasının komutasındaki 70. Alay, büyük fedakârlıklarla savaşırken bu genç kızın duruşu askerlere ilham veriyordu. Askerler arasında o kadar çok saygı gördü ki adı "Onbaşı" olarak anılmaya başlandı. O artık bir semboldü, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki azminin ve cesaretinin bir temsilcisiydi.
Ödüllendirilmeyen Kahramanlık
Nezahat Onbaşı’nın kahramanlıkları savaşın ardından TBMM gündemine geldi. 30 Ocak 1921 tarihinde milletvekilleri, ona İstiklâl Madalyası verilmesi gerektiğini tartıştı. Ancak dönemin toplumsal ve yasal koşulları, bu önerinin hayata geçmesine engel oldu. Nezahat Onbaşı, yaşamında resmî olarak ödüllendirilmese de halkın gönlünde kahraman olarak taht kurdu.
Nezahat Onbaşı ve Atatürk
Nezahat Onbaşı ile Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı sırasında birden fazla kez karşılaştıkları ve tanıştıkları belgelenmiştir. Nezahat, babası Hafız Halit Bey'in komutasındaki 70. Alay'ın simgesi hâline gelmiş ve cesaretiyle dikkat çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa, cephe ziyaretleri sırasında Nezahat ile tanışmış ve onun cesaretini takdir etmiştir. Özellikle Bursa Ahudağ eteklerinde, Bozüyük'te ve Akşehir'de olmak üzere üç kez cephede karşılaştıkları belirtilmektedir.
Bu karşılaşmalardan birinde, Mustafa Kemal Paşa'nın birlikleri teftişi sırasında Nezahat'ı fark ettiği ve onun hikâyesini dinleyerek yanaklarından sevdiği anlatılmaktadır.
Ayrıca savaş sonrasında, 1931'de evlendiği eşi Yüzbaşı Mehmet Rıfat Bey'in Atatürk'ün yaverleri arasına girmesiyle Atatürk'ün yakın çevresinde bulunmuş, devlet törenlerine ve balolara katılmıştır.
Türk Kadınının Sembolü
Nezahat Onbaşı’nın hikâyesi, Türk kadınının Kurtuluş Savaşı’ndaki fedakârlığını ve gücünü anlatan en önemli örneklerden biridir. Jeanne d'Arc gibi o da halkına ilham veren bir figürdü. Fakat Jeanne d'Arc’ın dinî bir lider kimliğiyle savaşı yönlendirmesinin aksine, Nezahat Onbaşı bir askerdi; savaşın tam kalbinde yer aldı ve mücadeleye birebir katıldı.
Onun hikâyesi, Türk milletinin kadınlarının gücünü ve cesaretini tarih sayfalarına altın harflerle kazımıştır.
Atatürk'ten Anılar programındaki konuşması için: