Nilgün Marmara Üzerine Bir Derleme
Nilgün Marmara üzerine birkaç yazı.
Sizlere bu yazıyı sunmadan önce Nilgün Marmara hakkında konuşacak kadar yeterli bilgi donanıma sahip olmadığımı belirtmek ve bu yazının yalnızca okuduğum yazılardan oluşan bir derleme olduğunu belirtmek isterim.
“Nilgün Marmara, Balkan göçmeni olan bir ailenin iki kızından biri olarak, 13 Şubat 1958’de İstanbul, Moda’da dünyaya geldi. Karl Marx’ın görüşlerini benimsemiş bir solcu olan babası Fikri Marmara, muhasebe müdürüydü. Babası Bulgaristan’ın Plevne şehrinden, annesi ise çocukluk ve gençlik yıllarına dair büyük bir özlem duyduğu Vidin şehrinden İstanbul’a göç etmişti. Öğrenim hayatında başarılı bir öğrenci olan Nilgün Marmara, ilkokul beşinci sınıfta kolunu kırmasına rağmen tüm kolejlere giriş hakkı kazandı (solaktı, sol kolunu kırmıştı). Marmara’nın iyi bir eğitim almasını isteyen ailesi onu önce Avusturya Lisesi’ne kaydettirdi fakat daha sonra maddi nedenlerle kaydını Kadıköy Maarif Kolejine aldı. Liseyi bitirene kadar bu okulda okuyan Marmara, üniversite eğitimine İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde başladı”.
“Üniversitedeki siyasal ve sosyal ortamından rahatsızlık duyan Marmara, ertesi yıl tekrar sınava girerek Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başladı. Burada, üniversite öğreniminin yanında yaşamı boyunca etkisi altında kaldığı Sylvia Plath üzerine incelemeler yapmaya başladı.”
“1958-1987 yılları arasında yaşayan Marmara’nın yazın ürünleri verdiği dönem Türk şiirinde İkinci Yeni’nin en güzel örneklerinin ortaya atıldığı zaman dilimine tekabül eder. Bilinen ilk şiiri 77, son şiiriyse 87 tarihlidir.”
“Marmara’nın şiirlerini değerlendirmeden önce onun yirmi dokuz yaşında bu dünyadan ayrıldığını belirtmek gerekir. Ölmeden önce şiirlerini bir defterde toplamış ve intihar mektubunda kocasına, eğer isterse bunları yayımlayabileceğini yazmıştır. Diğer yazılarına gelince, onların çoğu mensur şiir tarzında olup geriye kalanlar da yazı müsveddeleri sayılabilecek notlardır.”
“Marmara şiirini yersiz yurtsuz, yani kategori edilemez yapan faktör işte bu sınır çarpışmaları sorunsalıdır. Mevcut çarpışmalar doğu-batı çatışması olarak algılanabileceği gibi, söylemek söylememek, kendini var etmek-yok etmek paradokslarını da kapsadığı iddia edilebilir. Doğu batı çatışmasının kaynağı Marmara’nın biçimsel olarak hem İkinci Yeni özünden hem de Amerikan Giz dökümcü geleneğinden etkilenmesidir.”
“Nilgün Marmara şiirinin bahsi geçen iki akımdan da etkilendiği söylenebilse de, tam anlamıyla hiçbirine dahil olmadığı açıktır. Bu dışarıdalığın oluşumunda iki yönelimi kombine ederek farklı bir yol açması sebep gösterilebileceği gibi Ece Ayhan’ın bahsettiği “demir maske” faktörü de etkilidir. Şöyle ki, Marmara hiçbir zaman söyleceğinin veya söyleyebileceğinin tamamını dile getirmez. Onun şiiri ifade edişten çok kaçış, tüm evrenden ve özellikle kendinden kaçış olarak nitelendirilebilir. Görevi; şahit olduklarını bir düz ayna gibi olmasa da çukur veya tümsek ayna gibi çarpıtarak, formunu bozarak, bir anlamda buzlu cam arkasından göstermektir.”
“Marmara şiirinin özgünlüğü, hatta ötekiliği asıl bu noktada peyda olur. Ölümüne kadar çemberini genişletmiş, kazdıkça kazmış, öznel gerçekliğini belli sınırlar çerçevesinde dile getirmiş ama demir maskeyi asla çıkarmamıştır.”
“Marmara, radikal nihilist bir şairdir. Modern toplumun sunduğu edilgin varoluş yerine hiçliği seçmiştir; çünkü modern dünyanın kaosu içinde bir ruh sancısıyla kıvranmaktadır. “Canın Sıkıntı Sınırı” adlı yazısında “Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok.” diyerek ölümü “hiçlik”te özgürleşmekle bir tutar (2017: 27). “Su Kaplumbağaları ve Komşumuz Hiçlik” şiirinde ise “Bir şey kalmaz, / Genlerin uçucu dil bilgisinden başkaca / ve hiçliğin kutsal komşuluğunda yaşarız” (2017: 27) der. “Kuğu Ezgisi” şiirinde de hayata tutunmakta ne denli zorlandığı görülebilir:
Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim,
Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı
bekçi gizleri
(…)
Dirim çürüyor yanı başımızda!
Dağılıyor kokusu ölümün,
Bu bezgin şafaktan.
Sırt dönüşler, yalanlar, aşağılamalarla
daha da ıralıyor canı
varoluş sevincinin.
Ölümse bilir nasıl çakacağını
-ellerden ve ayaklardan Kendi kararı ve sonsuzluğuyla
yakın kılar artık,
cansız olmayı” (2017a: 81-82)!
Şiirinin merkezine kendi benliğini yerleştiren Marmara, birçok dizede insan psikolojisinin sürekli parçalanmışlığını yansıtır. Bitmez bir varoluş sorgusu ve ızdırabı diğer bütün fenomenlere eşlik eder. Bu durumun başlıca nedeni, şairin, genç denilebilecek yaşta insanoğlunun çektiği acıları çok iyi anlamış olmasıdır. Fakat erken bilinçlenme herkeste aynı etkiyi yapmaz. Marmara, mizacından gelen farklılığı ve okuduğu yazarların etkisi ile hayatı hep olumsuz tarafından görmüştür. Bu nedenle şiirlerinde serbest çağrışımın imkân verdiği ölçüde bilinçaltını dışa vurur. Şaire göre, insanoğlunun başlıca sorunu, kendi yarattığı dünyaya kendini gizlemesi ve sevgiyi paylaşmamasıdır.”
“Marmara, pop kültür eğitmenleri bir kenara bırakıldığında dahi tüm yalnızlığı ve burukluğuyla sevilen bir şiir öznesi olmuştur. Bunda şairin derin imgelemelerinin ve sağlam üslubunun etkisi büyüktür. Bu büyük şairin yaşadığı kısacık ömrüne rağmen yazmış olduğu şiirleri ve günlükleri ve hatta karalamaları edebiyat denizimize çok şey katmıştır. Açar metinleri yorumladığında yalnızca hisseden ve hissettiğinden başka bir şeyi yazmayan bir şair bizi karşılar. Nilgün Marmara, etkileşim ve etkileşim biçimleriyle, kullandığı dille, şiirinde bilinçaltını afallatan, şaşırtan ve yer yer tahrib eden imge ve cümle yapılarıyla Türk edebiyatının en farklı simalarından biri olmayı başarmıştır. Hayatında ve şiirinde Sylvia Plath’ın derin izlerini taşıyan, ölüm manifestosunu şiirine söylettiği karanlık şarkılarla fısıldayan ve bu fısıltıları imgelerinin içine sıkıştırdığı çığlıklara dönüştüren Marmara’nın şiirinin tek bir yorumu vardır o da “kendisi”dir. Kendiliğini atlat-maya çalışması suskun, ürkek, tedirgin ruhların ikliminde derin boğuntuları yol açtığı için sonucunda bir kendilik çatışmasına neden olmuştur. Başkalık kendiliğe baskın gelmiş ve nihai itirafını kendiliğini ve şiirini öldürerek sunmuştur. Boşlukta büyük büyü bozulmuştur”
KAYNAKÇA:
https://www.academia.edu/14166280/Ikinci_Yeni_Icinde_Grotesk_Bir_Figur_Olarak_Nilgun_Marmara
https://www.academia.edu/96531518/Pastoral_%C3%87ocuklar_Sylvia_Plath_Ve_Ni_lg%C3%BCn_Marmara