Nuri Bilge Ceylan: Şehrin ve Taşranın Çatışması

Nuri Bilge Ceylan uluslarası alanda tanınan en prestijli Türk yönetmenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Nuri Bilge Ceylan, 1959 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi kimya bölümünde başlamış sonrasında ise Boğaziçi Üniversitesi elektrik-elektronik mühendisliği bölümüne geçmiş ve mezun olmuştur. Lise yıllarından itibaren fotoğrafçılıkla ilgilenen Ceylan, birçok ulusal ve uluslararası yarışmaya fotoğraflarıyla katılmış ve ödüller almıştır. Bunun üzerine sinemacı olmaya karar veren Nuri Bilge Ceylan, Mimar Sinan Üniversitesi sinemacılık bölümünden mezun olmuştur.

İlk çektiği kısa metraj filmi Koza ile Cannes Film Festivaline katılmaya hak kazanan ilk Türk yönetmen olmuştur. Bundan sonra çektiği filmleri Berlin Film Festivali ve Cannes Film Festivali’nde gösterilmiş, birçok ödüle layık görülmüştür. Cannes Film Festivali’nde Uzak ve Bir Zamanlar Anadolu’da filmleriyle büyük jüri ödülünü, Üç Maymun filmi ile en iyi yönetmen ödülünü, Kış Uykusu filmiyle ise altın palmiye ödülünü kazanmıştır. Yönetmenin Ahlat Ağacı filmi ise en iyi uluslararası film akademi ödülüne aday gösterilmiştir.

Nuri Bilge Ceylan, filmlerinde dallanıp budaklanan hikayeler ya da göze çok çarpan çatışmalar kullanmaktan ziyade basit karakterlerin merceğe alındığı basit hikayeler anlatır. Olay örgüsü içselleştirilmiş ve kişiselleştirilmiştir. Karakterlerin hayatta yaşadığı zorluklar filmin ana konusu ve heyecan unsuru olarak yer alır. Bireysel hedefler, bireysel hırslar ve bu hırsların toplumda yarattığı çatışmalar anlatılır. Karakterlerimiz hayattaki sorunlarını çözmeye çalışırken toplumdaki ve dünyadaki yerlerini sorgularken, farklı sınıftaki insanların etkileşimleri çatışma unsuru olarak karşımıza çıkar.

Taşra, Ceylan’ın filmlerinde en göze çarpan ve en çok kullanılan unsurdur. Baş karakterlerimiz çoğu zaman taşradan gelen ve bunun zorluğunu yaşayan bireylerdir. Bir yerde, filmlerdeki temel çatışma aydın ve taşralı arasındaki farklılıklardan gelen çarpışmadır. Nuri Bilge Ceylan bir yandan aydını eleştirirken bir yandan taşranın kötü ve iyi yanlarını bize gösterir. Bu bağlamda senaryo, Ceylan’ın filmlerinde çok önemli yer tutar. Aydın ve taşralı arasındaki çatışmayı, hem aydının hem de taşralının iç dünyasında yaşadığı sorunları genelde tartışma şeklinde kurgulanmış sahnelerde bize verilen çok uzun cümleler ve diyaloglar kullanılır. Senaryosu ağır olan filmler bekler bizi, çoğu filminin senaristliğini de üstlenen Ceylan bir bağlamda çektiği fotoğrafları kendi düşünceleriyle seslendirerek filmler ortaya çıkarıyormuş gibi bir hisse kapılmak mümkündür.

Fotoğrafçılık geçmişinden kaynaklı olarak çekimler Nuri Bilge Ceylan sinemasında çok önemli bir yer tutar. Sahneler durgundur ve manzara sekanslarına sıkça yer verilir. Bir anlamda Ceylan çektiği fotoğraflara bakmamız için kamerasını sabit tutmakta ve manzaranın tadını çıkarmamız için bize süre vermektedir.

 Nuri Bilge Ceylan basit diyebileceğimiz gündelik karakterlerin sıradan hikayeleri üzerinden taşra-aydın çatışmasını ve toplumsal problemlerle birlikte tükenmişlik hissini bize anlatır. Karakterlerimiz hayattaki rollerini sorgulamakta ve birçok probleme karşı ayakta kalmaya çalışmaktadır. Bu anlamda Ceylan’ın sinemasında yoğun bir melankoli hissi ve kapana kısılmışlık hakimdir. Bu kapana kısılmışık hissi çoğu zaman finansal problemlerle kendini gösterir. açlık ve taşranın fakirliği kullanılan ana bir unsur olarak filmlerde karşımıza çıkar.

Nuri Bilge Ceylan uluslararası alanda tanınmış en prestijli Türk yönetmenlerden biri olarak filmlerini çekmeye devam ediyor.