Nurullah Ataç Okuruma Mektuplar Kitabından “Yeni Yıl” Başlıklı Mektubuna Eleştiri

Yeni yıl, yeni ümitleri beraberinde getiren özel bir gün müdür?

Nurullah Ataç, bu eserini kaleme alırken aslında yazdığı, her yazının, yapılan her eserin bir okura ya da yapılan eserle ilgilenen bir insana yapıldığını düşünmüştür. Onun için, yapılan veya yazılan her eser sahibine ulaşmayı bekleyen bir mektup gibidir. Bu sebeple bu eserini yazarken yazdığı her yazının sahibine ulaşmayı bekleyen bir mektup olduğunu düşünerek isimlendirmiştir. Kendisi bu yazılarını birer mektup olarak gördüğü için yazı içeriğinin, bazen tıpkı mektuplarda olduğu gibi aşırı düzenli olmadığını, konu ile ilgili aklına gelen bir şeyin bambaşka bir paragrafa eklenebildiğini ya da bambaşka konulara değindiğinden bahsetmiştir.

Nurullah Ataç, yukarıda bahsettiğim gibi, bu yazısında da aslında giriş paragrafında bambaşka bir konu olan yazarlardan ve bu yazarların nasıl sıradan olan şeyleri anlattığından yakınmıştır. Ataç, bu yazarların, yazdığı yazılardan etkilenmediğini, bu yazıların onu alıp götürmediğinden dert yanmıştır. Sonrasında ise yeni yılı düşünerek esas konuya giriş yapmıştır. 


Yeni yıl nedir?

Yeni yılın ilk günü, dünyada en yaygın şekilde kullanılan Miladi takvimin ocak ayının ilk günü olarak belirlendi. Her alanda yeni bir başlangıç anlamı taşıyan yeni yıl, dünyada birçok ülkede değişik gelenek ve etkinliklerle kullanılıyor. Tümünün ortak amacı ise, gelecek yılın umutla bolluk ve şans getirmesi. Yeni yılın tanımını kabaca bu şekilde yapabiliriz, yeni yıl pek çok kişi için oldukça derin anlamlar taşır, insanlar için kabaca bir tarih olmaktan çok yeni bir yılın başlangıcı, yapılan yeni planlar, planlanan yeni tatiller ve belki de aile ile yenilen sıcak bir akşam yemeği gibi farklı fakat insanın derinlerinde önemli anlamlar taşır.

Nurullah ATAÇ, Okuruna Mektuplar kitabında yeni yılın sıradan ve tıpkı diğer günler gibi normal olduğunu, onun için diğer günlerden çok da farklı olmadığından bahseder.

Yeni yıl! Ne acayip söz! Dünden bugüne bir şey mi değişti? Bu Salı, dünkü pazartesinin haber verdiği gün değil mi? Ben bugün dünkünden faklı bir insan mıyım? Dün ne yaptım, nasıl yaşadımsa yarın da öyle yaşayacak değil miyim?” (syf140)

Kendisi günlerin onun için oldukça benzer olduğunu anlatır. Ona göre günler sadece ömründen geçen zamanlardır. Yaşlandıran ve ölüme biraz daha yaklaştıran durumlardır. Bu yaşanırken de asla farkına varmadığından /varmadığımızdan bahseder. Zaman Ataç’ın dediği gibi insanın sadece ömründen götüren bir şey midir? İnsanı ölüme yaklaştıran ya da onun değişiyle: “Ancak ölüme doğru gidiyoruz…o değil, ölüm bize doğru geliyor, daha doğrusu hayat bizden bıkıyor, onu her gün bir örnek olmaktan kurtaramadığımız için kızıyor, silkiniyor bizden, atıyor bizi.”(syf141) Bence zamanın işlevi sadece ömürden götürmek değildir. Bence zaman insanın derin yaralarını saran insanın değişmesi olgunlaşması için ona şans tanıyandır. Zaman olmasaydı insan nasıl bilecekti ne zaman doğduğunu?, ne zaman öldüğünü?

Nurullah Ataç, bence bu yazısında yeni yılın aslında insanın hayatında bir şey değiştirmediğini normalde nasıl sürüp gidiyorsa hayatı, aynı şekilde sürüp gittiğini, yeni yılı farklı ve özel kılanın insanın düşünceleri, kurduğu hayalleri, yapmayı planladığı düşüncelerinin özel yaptığını bu özel olmanın da aslında sadece bir gün sürdüğünü ertesi gün her şey nasılsa aynı şekilde sürüp gittiğinden bahsetmiş. “Günler bizim için hep birbirinin benzeri, birbirinin eşi günler olacak. Yeni yıl! İşte o biteviyelikten usandığımız, ürperdiğimiz için böyle “yeni yıl” diye bir şey uydurmuşuz. Bir gün oturup birtakım hayaller kuruyoruz, hayatımızda bir değişme, bir yenilik olacağını umuyoruz, hayata sanki yeniden başlayacağız...” (syf141)

Ben bir okur olarak, Ataç’ın bu sözlerine hak versem de, tam olarak katılmıyorum. Yeni yıl bittabi sıradan bir ayın, sıradan bir haftanın diğer sıradan günleri gibi, oldukça normal bir gün olarak tanımlanabilir. Fakat bu şekilde tanımlamak, sıradanlığı ve olağanlığı kabul etmektir. Oysa bence yeni yıl oldukça özel bir zamandır. Sıradan olan her şeyin içinde insanların umutla beklediği ve yine bir umutla sıradan giden hayatlarına, bir gece de olsa renk gelmelerini, bir arada olan aile  üyelerini, bol kahkahalı akşam yemeği sofralarını, küçük, büyük ayırmadan oynan oyunları ve küçükte olsa hediyeleşmeleri anlatır. Yani kısaca yeni yıl benim için ve benim gibi düşünen insanlar için renksiz ve monoton olan hayatımızın içine, renk getiren ve tek bir günde olsa yaşadığımız bu hayat keşmekeşinde bizlerin kalbine bir parçada olsa yaşamanın tekrar güzel olduğunu hatırlatır.

KAYNAKÇA

Ataç. Nurullah. Okuruma Mektuplar.Pospero Calibon.YKY

Koyuncu. Hüseyin. Noel ve yılbaşı kutlamaları nereden geliyor, ikisinin arasındaki fark nedir. Euro News