Phineas Gage’in Tuhaf Hikayesi

Adını tarihe yazdıran mucizevi bir hayatta kalış hikayesi.

Nazım Usta orta yaşlarda, çalışkan ve lider ruhlu bir inşaat ustasıydı. Bir gün çalıştığı şantiyede bir kaza oldu, kullandığı demir çubuk çenesinden girip kafasının ön kısmını parçalamıştı. Arkadaşları yanına geldiklerinde kafasının ön kısmının parçalanmış olduğunu gördüler. Öleceğini düşündüler ama o hâlâ kendindeydi ve “Beni hastaneye götürün” diyordu. Apar topar en yakın devlet hastanesine, oradan da üniversite hastanesine götürdüler. Çenesi ve kafatası kapatılarak tedavi edilen Nazım Usta, mucizevi bir şeklide iki ay sonra taburcu oldu. İyileşmiş olmasına rağmen bazen evde karısına sinirleniyor, öfke patlamaları yaşıyordu. Daha önce hiç küfür bilmeyen Usta, artık her sinirlendiğinde ağıza alınmayacak şeyler söylüyor, eşyaları kırıp döküyordu. Ailesi ondaki bu değişimden korkmaya başlamıştı. Sanki o artık başka biriydi. Çok uzun sürmedi, sorumsuzluğu yüzünden işinden kovuldu, eşi boşanma davası açtı, alkole ve kumara başladı, tüm parasını kaybetti ve sokaklarda yaşamaya başladı.

Yukarıda bahsettiğim hikâye her ne kadar kurgusal olsa da, aslında bilişsel nörobilimin en ünlü vakalarından birinin Türkçeye uyarlanmış versiyonudur. Gerçek olayda, Phineas Gage isimli bir demiryolu işçisi yaralanarak, o zamana kadar işlevi tam olarak anlaşılmamış frontal lobların ahlak, sosyal biliş ve insan olma deneyimiyle bağlantılı olduğunu kendi yaşam hikâyesiyle ortaya koymuştur. Beyin hasarı insanın iradesini etkileyebilir mi, ahlaki değerlerini değiştirebilir mi? Gage'in vakasının böylece, felsefenin asırlardır süregelen beden ve zihin ilişkisi tartışmasına yeni bir perspektif kazandırdığını da söyleyebiliriz.

Peki, kimdi bu Phineas Gage? Nasıl olmuştu da başına bir demir çubuk saplanabilmişti? En önemlisi, beklenmeyecek bir şekilde kazadan sağ çıkan Phineas Gage’in neden kişiliğinde ve davranışlarında büyük değişimler meydana gelmişti?

1848'de, 25 yaşındaki Gage, Vermont, Cavendish'te bir demiryolu yatağını kesen bir ekibin ustabaşıydı. 13 Eylül'de, patlayıcı tozu bir deliğe sıkıştırmak için bir sıkıştırma demiri kullanırken, toz patlamıştı. 43 inç uzunluğunda, 1,25 inç çapında ve 13,25 pound ağırlığındaki sıkıştırma demiri göğe fırlamış, Gage'in sol yanağını delmiş, beynini yırtmış ve kafatasından çıkıp birkaç düzine fit uzağa düşmüştü. Sol gözü kör olmasına rağmen, bilincini bile kaybetmemişti ve o gün bir doktora "İşte sana yetecek kadar iş." diyebilecek kadar akıllıydı.

Başlangıçta Gage'in hayatta kalması, ona bir miktar ün kazandırmış olsa da kendi adını taşıyan vakası, onu birkaç ay boyunca tedavi eden doktor John Martyn Harlow’un yaptığı gözlemlerle tarihe kazınmıştı. Harlow, Gage'in arkadaşlarının onun "artık Gage olmadığını" fark ettiğini yazmıştı. Entelektüel yetenekleri ve hayvansal eğilimleri arasındaki denge kaybolmuş gibiydi. Raporda, planlara sadık kalamadığı, en iğrenç küfürleri ettiği ve arkadaşlarına karşı çok az saygısızca davrandığı belirtiliyordu. Kendisini işe alan ve onu örnek bir ustabaşı olarak gören demiryolu inşaat şirketi ise onu geri almayı reddetmişti. Bu yüzden Gage, New Hampshire'daki bir ahırda çalışmaya gitmiş, Şili'de araba sürmüş ve sonunda San Francisco'daki akrabalarının yanına gidip bir dizi nöbet geçirdikten sonra ise 36 yaşındayken Mayıs 1860'ta hayata gözlerini yummuştu.

Nöropsikiyatri alanının en ünlü vakalardan biri olan Gage vakası, frontal lob disfonksiyonundan kaynaklanan davranışsal sendromların keşfinde önemli bir rol oynamıştı.

Vaka raporu başlangıçta inanılmaz tepkilerle karşılandı çünkü bir insanın bu büyüklükteki bir beyin hasarından sağ çıkmasının imkânsıza yakın olduğu düşünülüyordu. Bay Gage'in hayatta kalmasının, olaydan hemen sonra yürüyebilme, mantıklı bir şekilde iletişim kurabilme ve yaralanmadan sonraki dönemin çoğunda aklı başında kalabilme yeteneklerinin hepsinin bir açıklaması vardı. Bu gerçek, iyileşmesinden sonra Bay Gage'i ile kısa bir süre çalışan P. T. Barnum'un dikkatini çekti.

Harvard Tıp Fakültesi'nde cerrahi alanında önde gelen bir profesör olan Dr. Henry J. Bigelow, Harlow'un raporundan sonra Bay Gage'i muayene etti ve Gage'in davranışındaki değişiklikleri fark edemedi. Gage'in yaralanmasının kanıtlanabilir bir sonucu olmadığını söyledi. Dr. Bigelow ve iş arkadaşları ise, Gage vakasını, o dönemde beyin fonksiyonunun lokalizasyonu olasılığını dikkate alan tek önemli disiplin olan frenoloji alanına karşı ikna edici bir argüman olarak kullanmak istediler.

Ancak orijinal raporda, Bay Gage'in davranışının değiştiğine dair sadece birkaç öneri bulunmaktaydı. Dr. Harlow, yaralanmanın zihinsel belirtilerini daha sonra bildireceğine dair söz vermişti. Bu raporu, 20 yıl sonra, çok sınırlı ve tirajlı bir dergi olan Massachusetts Tıp Derneği Dergisi'nde kişilik ve karakterde yaygın bir değişikliği anlatana kadar hazırlamamıştı bile. Bu raporda Harlow şunları anlatmaktaydı:

Çalıştığı müteahhitler, yaralanmasından önce onu en verimli ve yetenekli ustabaşı olarak görmelerine rağmen, zihinsel durumundaki değişimi o kadar belirgin bulmuşlardı ki ona eski görevini veremediler. Gage, geçici, saygısız ve zaman zaman oldukça kaba küfürlere başvuran -ki bu, önceden alışkanlığı değildi-, çevresindekilere çok az saygı gösteren, kısıtlamalara ya da arzularına aykırı olan tavsiyelere karşı sabırsız hale gelmişti. Bazen inatçı ve dirençli, ancak aynı zamanda kaprisli ve kararsızdı; gelecekteki faaliyetlere dair birçok plan yapıyor, ancak bu planları düzenler düzenlemez daha uygulanabilir görünen başka planlarla değiştiriyordu. Bu açıdan zihni köklü bir şekilde değişmişti; arkadaşları ve tanıdıkları, onun “artık Gage olmadığını” söylüyorlardı.

Beyin lokalizasyonu teorisinin ilk savunucularından biri olan Dr. David Ferrier, Harlow'un ikinci raporunu keşfettiğinde, bunu beyin fonksiyonunun odak haritalamasını ayrıntılı olarak açıklayan ünlü 1878 Goulstonian derslerinin en önemli noktası olarak kullandı. Frontal lobların daha yüksek yönetici fonksiyonda yer aldığı düşünülüyordu. Dr. Ferrier, frontal lob hasarının duyusal ve motor muayenelerle gösterilemeyen kişilik değişikliklerine neden olabileceğinin birincil örneği olarak Gage vakasını gösterdi. Gage vakası, artık on dokuzuncu yüzyıl tıp literatüründe en sık atıfta bulunulan makalelerden biri olmuştu.

Phineas Gage, yaralanmasından 12 yıl sonra, görünüşe göre nöbetlerin komplikasyonları nedeniyle San Francisco'da vefat etti. Dr. Harlow ise, Harvard Üniversitesi'ndeki Warren Anatomik Müzesi koleksiyonunda bulunan kafatasını ve sıkıştırma demirini elde etmek için Bay Gage'in ailesinden izin aldı.




Kaynakça

  1. Yıldırım, E. (2016). Hukuk sisteminde adli psikolog ve nöropsikoloji. Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, 36:82-83
  2. Neylan, T. C. (1999). Frontal lobe function: Mr. Phineas Gage's famous injury. The Journal of neuropsychiatry and clinical neurosciences11(2), 280-281.
  3. Van Horn JD, Irimia A, Torgerson CM, Chambers MC, Kikinis R, Toga AW (2012) Mapping Connectivity Damage in the Case of Phineas Gage. PLoS ONE 7(5): e37454. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0037454
  4. https://www.smithsonianmag.com/history/phineas-gage-neurosciences-most-famous-patient-11390067/
  5. https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2018/10/10/sinirbilimin-mitolojik-kahramani-phineas-gage-vakasi/

 

Görsel İçerik Linki

  1. Warren Anatomical Museum, Francis A. Countway Library of Medicine
  2. https://vicmun.com/stories/el-insolito-caso-de-phineas-gage/
  3. https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0037454