Piyanonun Tarihi 

Günümüzde en sevilen enstrümanlardan biri olan piyano, 300 yıllık bir evrimiyle dünyanın müzik kültüründe çok önemli bir yere sahiptir.

Günümüzde en sevilen enstrümanlardan biri olan piyano, 300 yıllık tarihiyle dünya kültüründe çok önemli bir yere sahiptir. Bu zaman içinde çok fazla evrim geçiren bu tuşlu enstrüman, teknolojinin ve tekniğin gelişmesiyle şekil ve ses açısından birçok değişikliğe uğramıştır. Yüzyıllar boyunca Batı müziğini şekillendirdiği gibi günümüzde bütün dünyada çalınan bir enstrümandır.

Kökeni ve İlk Benzer Enstrümanlar 

Piyanoya benzer ilk enstrümanlar klavsen ve klavikord çeşitleridir. Bunlar, tıpkı piyano gibi tuşlu enstrümanlardır ve çok karakteristik bir sese sahiptirler. Aslında hepimizin eski vampir müziklerinden ve klasik müzik bestelerinden alışık olduğumuz bu enstrümanlar, özellikle de Rönesans ve Barok sanatında oldukça popüler hale gelmiştir. Klavikord 14. Yüzyılda ortaya çıkmış bir enstrümandır ve daha dinamik ve yumuşak bir ses yapısına sahiptir. Klavsen ise 16. Yüzyılda ortaya çıkmıştır ve daha parlak bir ses yapısına sahiptir, dolayısıyla da ses çeşitliliği ve dinamikliği açısından klavikord ile farklılık gösterir.

Piyanonun İcadı 

Günümüzde bildiğimiz şekliyle piyano 1700’lü yılların başında Bartolomeo Cristofori adlı bir Floransalı enstrüman zanaatkarı tarafından üretildi. Cristofori, klavikordun dinamik yapısıyla klavsenin yüksek ses tonunu birleştirmek istedi ve bu enstrümana “gravicembalo col piano e forte” (yumuşak ve yüksek sesli klavsen) adını verdi. Daha sonra bu isim pianoforte olarak ve sonradan da piano olarak kısaltıldı. Bu piyano, günümüzdeki piyanolardan daha küçük bir enstrümandı ve 1700’lü yılların sonuna doğru büyük popülerlik kazandı. Özellikle Mozart ve Beethoven gibi besteciler tarafından piyano bestelerinde kullanılmasıyla bilinen bu enstrüman, Sanayi Devrimi ile birlikte birçok yapısal değişime uğradı. Bu dönemde piyanolarda tahta yerine demir kullanılmaya başlandı ve bu da içindeki yayların daha güçlü bir enerjiyle gerilmesini, dolayısıyla da enstrümanın daha yüksek ve etkili ses çıkarmasını sağladı. Piyanonun tam potansiyelini Romantik dönem sanatçıları sayesinde görmek mümkün, özellikle Frédéric Chopin, Klasik dönem ile Romantik dönem arasında bir köprü olan Ludwig van Beethoven ve Frans Lizst gibi sanatçılar sayesinde piyanonun dışavurumcu duygusal yanını çok rahat bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Aynı zamanda bu sanatçılar, birçok piyano tekniğini ortaya çıkarmıştır ve bu teknikler daha derin ve etkili duyguları göstermek için hala kullanılmaya devam etmektedir.

Modern Piyano 

Piyano, 20. Yüzyılın başlarında şimdiki formuna ulaşmış, bir anlamda mükemmelleşmiştir. Okullar ve apartman daireleri için uygun olan duvar piyanoları geliştirilmiş, kuyruklu piyanolar ise konser performansları için doldurulamaz yerini korumaya devam etmiştir. 20. Yüzyıl ve sonraki dönemdeki teknolojik gelişmelerle piyanolar çok daha dayanıklı, uzun ömürlü ve insanlar için erişilebilir olmuştur. Özellikle de elektronik piyanoların gelişmesiyle daha da hesaplı olmaya başlamıştır ve ses çeşitliliği, kayıt alma gibi ekstra özelliklerle birlikte birçok yönden önemli ölçüde değişim göstermiştir. 

Mütevazı bir başlangıçtan en popüler enstrümanlardan biri olan piyano, içimizdeki en derin ve etkili duyguları dışa vuran, oldukça emek ve ilgi isteyen bir enstrüman olarak hayatlarımızda varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Zamana karşı duran bu yapısı sayesinde yüzlerce yıllık müzik kültüründe eşsiz bir yere sahiptir ve gelecekte de böyle olmaya devam edecek gibi görünüyor. Piyanonun evrimi bize insanın duygularını dışa vurmak için geliştirdiği teknikleri ve dolayısıyla da buna ne kadar önem gösterdiğini, belki de bunu bir ihtiyaç olarak gördüğünü gösteriyor.