Plotinos ve Utanç Duyduğu Bedenler

''...bir bedenin içindeyken bana kendini gösterdiği gibi olup olmadığını soruyorum kendime.''

Plotinos'a dair kayıtlara geçen veya hayat hikayesinden bahseden tek kaynak, öğrencisi Porphyrios'un kaleme almış olduğu Enneadlar yani Dokuzluklar'dan ibarettir. Bu eserde Plotinos derlemelerinden oluşan elli dört felsefi deneme bulunmaktadır.

''Plotinos bir bedene sahip olmaktan utanırdı.''

Porphyrios, hocası Plotinos'un portresini çizmeye bu cümle ile başlar. Antik Çağ sonlarına doğru Plotinos'un çalışmalarıyla ortaya çıkan Yeni Platonculuk, felsefe araçlarını kullanarak dini yorumlayan iki akımdan biridir. Diğeri de Patristik felsefe yani Hristiyanlık. Hristiyan takviminin bir kısmı ele alındığında insanın bedenine sürgün yemiş olduğunu ve kendini yabancılaştırdığını görürüz. Plotinos'un düşünceleri de bununla paralel bir dizgede ilerler. Ruh, ezeli ve ebedi olan ideaların bir parçası olduğundan duyumsanabilir dünyada kapana kısılmış olan bedenden ayrılmalıdır. Plotinos'un uyandırdığı yankıdan hareketle dönemin tüm felsefi anlayışları tanrısal boyutta nitelendirilen ruhun yalnızca bu dünyaya içkin olan bir bedende nasıl varolabildiğini açıklamaya çalışır. Ayrıca ''Nereden geldik, nereye gidiyoruz?'' gibi bazı gnostik sorgulamalara da ev sahipliği yaparlar.

''...ruh, bedenden uyanarak, tüm öteki şeylere yabancı kalarak, şu veya bu şekilde ilahi varlığa ulaşıp ulaşamayacağını bilmek için kendi içine bakar...''

Ruhumuz aslında duyumsanabilir olanda tamamen tutsak değildir. Tinsel dünyada da ondan arda kalanlar mevcuttur. Dolayısıyla aslında varolan her şeye tabiiyiz ve tüm bu varolanlar da bizim içimizde. Ruhun bir parçasını değil bütününü oluşturmaktayız.

Parmenides'teki ''Bir'' Plotinos'ta aşkın olarak nitelendirilen ve akılla kavranamayacak olan bir nedendir. Onun ne olduğundan değil de ancak ne olmadığından bahsedilebilir. Zamanın ve mekanın ötesinde bir boyuttadır. Plotinos felsefesi bir tür taşma ilkesine dayanmaktadır ve varolanlar hiyerarşik olarak yukarıdan aşağı doğru sıralanır. İşte Bir, bu sınıflandırmada en üst kademede yerini alır. Bir'in taşması (emanatio) sonucu çokluk ve birliği bir arada içinde barındıran us oluşur. Ardından us, geriye dönerek ilk nedenini yani Bir'i seyre dalarak içindeki çokluğu oluşturan ideaların çözümlenmesini olanaklı kılar. Ayrıca bu idealar, cismani dünyanın gerçekliğini taşımaktadır. Us, Bir'e karşı olan seyrinin ardından kendini tamamlar. Fakat her yetkin varlık taşarak kendine benzer olanı oluşturduğu için us da en nihayetinde taşarak ruhun doğuşuna öncülük eder. Ruhun taşması sonucunda doğa meydana gelir ve ruhun etkinliği doğada yayılmaya başlarken zamana da yer açılmış olur. Zorunlu olarak bulunması gereken son öge ise en alt tabakayı oluşturan maddedir.

İnsan; eninde sonunda özüne, ilk nedeni olan Bir'e yükselmek ister. Bu da ancak Aristoteles'in ''katharsis''i yani ruhu arındırmakla mümkün olabilir.