Podcastlerin Popülerleşmesi
Podcastler son yıllada dağarcığımıza giren ve en hızlı popülerleşen formatlardan biri. Peki, günlük hayatımıza nasıl bu kadar dahil oldular?
2005'te Apple ürünlerinin fanları için çıkarılan Macworld dergisinde iTunes'da Podcastlerin yayınlanacağı ilan edildi. Tabii Podcast'in ne olduğunu bilen çok fazla kişi yoktu, dolayısıyla heyecanla karşılanan bir haber olmadı. Suç ve polisiyeden komediye, son dakika haberlerinden şok edici röportajlara çeşit çeşit Podcast'i günümüzde yapabildiğimiz gibi her zaman her yerde dinleyebilme fikri pek de gerçekçi sayılmazdı 2005'te. O yüzden ne Apple'in bu hareketi ne de Oxford Sözlüğü'nün aynı yıl içinde kelime dağarcığına Podcast kelimesini eklemesi önemli gibi görünmedi. Podcastler çok yeni ve henüz kendini gerçekleştirmemiş bir konseptti ve günlük hayatımızın bir parçası olması daha zaman alacaktı. Teknoloji severler dışında duyulmamış bir şeydi. Ya halihazırda var olan radyo programlarının indirilebilir versiyonları ya da internete sesli dosyaların nasıl yüklendiğini bilen amatör komedyen ve sunucular tarafından yapılan küçük şovlardı. Ancak yine de dikkat çekmeye başlamışlardı.
Kırılma noktası Sarah Koenig tarafında 2014'te başlatılan suç ve gizem konulu Serial isimli Podcast ile gerçekleşti, formatın popülerliğini bir anda arttırdı. İngilizce konuşan her ülkenin Podcastlerinde ve hatta diğer sesli medya formatlarında Serial etkisi görülmekte ve ardından gelen yıllarda yapılan Podcastlerde de Serial'ın stili açık olarak hissedilebiliyor.
Şu anda ve geçtiğimiz birkaç yıldır Podcastlerin popülerliklerinin patlayışına tanık oluyoruz. Günümüzde arasından seçebileceğimiz 900.000'den fazla Podcast var. ABD'de nüfusun %22'si, İngiltere'de nüfusun %12.5'i her hafta en az bir bölüm Podcast dinliyor. Pandemi süresince sinema, tiyatro ve sergiler gibi diğer sanat formları izleyicilerle buluşmaya ara verse de Podcastler bu yavaşlamadan zarar görmedi; tam tersi evlere kapanma ve izolasyonun sonucu olarak daha da popülerleşti, dinleyiciler bir anda ellerinde buldukları boş zamanın çoğunu hem eğlendirici hem eğitici olduğunu düşündükleri Podcastleri dinleyerek geçirdi.
Podcast yapımcılığının bağımsızlığı, çoğu zaman niş konular içermesi, harika bir fikri veya delice bir tutkusu olan birinin kendi evinden minimal ekipman ile yaratabilmesi ve bir gecede sansasyonel bir başarıya çevirebilecek olması bu formatı bu kadar başarılı ve çekici yapan faktörlerden bazıları. Basit bir süreç: fikir, uygulama, tüketiciye direkt teslimat. Geleneksel medyanın uzun süreçleri ve protokolleri ile karşılaştırınca çocuk oyuncağı gibi görünüyor.
Podcastler çoğunlukla kişisel olarak kulaklıklarla dinlemeye yönelik. Pek paylaşılan veya hep beraber dinlenilen bir format değil. Bazı kişilerin Podcast dinlemeyi sevmemelerinin sebebi de bu olabilir, arkada çalan ve dikkat etmemiz gerekmeyen bir ses isterken kulaklıklarda dinlediğimiz ve dikkatimizi talep eden Podcastler bazen biraz fazla gelebiliyor. Hem de başka insanlarla beraberken müzik yerine Podcast çalmanın bazen tuhaf olması ve aynı zamanda Podcast dinlemenin ilginç bir şekilde hem aktif hem de pasif bir aktivite olması ile beraber her zaman dinleyiciler tarafından zevkli olduğu düşünülmeyebiliyor. Sonuç olarak Podcastler oldukça kişisel ve oldukça niş, popüler konular hakkında olsalar dahi aynı zamanda sevmemizin nedeni de bu, bize ait hissetmeleri.