Popüler Liderler

Popüler kültürün bize sunduğu popüler liderleri inceleyip açıklamaya çalıştım.

Dünya tarihi boyunca birçok lidere şahitlik ettik ve okuduk. Bunların her biri tabii ki siyasetçi. Bu siyasetçiler rasyonaliteden uzaktır ve tüm dünyaya acı faturalar kesmişlerdir.

Popüler liderlerleri incelerken, popüler kültüre inip paralel gelişimini de incelemek lazım. Popüler kültürün hâkim açıklamalarına baktığımızda kültür ile ayrılmaya çalışıldıklarını görüyoruz. Bu ikiye ayırma, onları çevreleyen siyasi organizasyon tamamen görmezden gelinerek yapılıyor. Kültür kavramlarını ya da sosyal bilimleri ilgilendiren konularda kesin ve katı ayrımların yapılması sorunların çözümünü zorlaştırmakta.

Popüler kültür, 1960'lara kadar insanların çalışma hayatı dışında kalan zamanlarında vakit geçirdikleri, aşağı ve alçak zamanlar olarak görülüyor. Zamanla yaşanan değişimlerle yüksek kültür ve aşağı(popüler kültür) olarak kesin bir ayrılığa siyasi olarak düşüyor. Bu hareketin "halk" adını verdiğimiz grup tarafından modern ve kapitalist sisteme karşı bir hareket olarak yapılıdığı düşünülüyor.

Popüler kültür ismini ise baş kaldırılan yüksek tabaka veriyor. Halkın "irrasyonel, doğal, basit ve yerel topraklara kurulduklarını" söylüyorlar. İlk başta söylediğim gibi popüler kültürü boş vakit ve aşağı olarak görüyorlar. Bu tanıma paralel olarak halk da yüksek zümreye göre boş ve aşağı bir grup. Yüksek zümre tüm hareketleri daha önce bahsettiğim gibi ikiye ayırmaya çalıştığı için olayları çözme konusunda sıkıntı yaşıyor. Kendilerine şu soruyu soruyorlar: Popüler kültür sisteme boyun mu eğdi? Yoksa baş mı kaldırdı?

Kültüre baktığımızda ise halk anlamında, ortak değerlerin ifadesi ve toplumsal sistemin tutumunu sağlayan organize ve işlevsel kurum, olarak tanımlanıyor.

Popüler kültür alanında Marxsist yaklaşımıyla bilinen Gramsici, sınıf savaşında popüler kültürü siyasi bir propaganda aracı olarak görmüştür. Aslında popüler liderlik konumuz tam da Gramsici'nin bu sözüyle anlam kazanıyor.

Tarihler boyunca belli mağduriyetler veya mağduriyet yaratma çabaları üzerinden, yakın tarihlerde yaşadığımız gelişmeler ışığında söyledikleri ve yaptıkları açıklamalarla popüler liderlerin nasıl bu tutum içine girdiklerini göreceğiz.

Biraz geri bir tarihten başlayacağım. Almanya Devlet Başkanlığı yapmış ve milyonlarca insanı katleden Adolf Hitler. Almanya 1. Dünya Savaşı'ndan yeni çıkmış, dünya Almanları öyle bir cezalandırmış ki savaş kaybetmelerinin üzerine sanki Alman halkı ve Almanya'yı tamemen küçük düşürmek üzerine bir politika uygulandı.

Alman ekonomisi hâliyle berbat hâlde, işsizlik artmış, insanlar aç ve açıkta. Hitler bunu çözeceklerini ve âdeta "Alman halkı kendine gel, biz imparatorluktuk, gücünü hisset!" gibi söylemler kullanarak milliyetçi duyguları da harekete getirmişti.

Avrupa'daki diğer ülkelerin aşağı gözle baktığı Alman halkını âdeta kendine getirmişti. Bu söylediği sözleri de halkının adına yaptı. Herkesin arabası olmalı dedi ve Volkswagen'ı kurdu. Şu an bizim için lüks olan bu araba modeli, ilk ortaya çıktığında "halk arabası" lakabıyla üretilmişti. İlk üretilen araba bizim Woswos olarak bildiğimiz araba modelleriydi.

Alman halkının uğradığı bu aşağılanma ve insan dışı tutumlar Hitler ve çevresi için kendi emellerini yerine getirme adına bir fırsattı. Mağduriyet üzerine kurulu bir siyaset ve Alman halkı ve kültürünü geri getirme emelleri doğrultusunda tüm dünyadan ve dünya halklarından öç almaktı.

Popüler liderlerin özellikleri sadece bunlar da değil. Popüler kültürü açıklarken 'irrasyonel' kelimesini kullanmıştım. Yakın zamanda akılcı olmayan politikalarla gördüğümüz siyasetçiler yüzünden hem kendi halkları, hem de tüm dünya etkilendi.

Bunlardan biri Covid-19 virüsüne inanmadığı için ülkesine aşı almayan ve birçok insanın ölmesine yol açan Brezilya Devlet Başkanı Joir Bolsonaro. The Economist'in 2021 tarihli haberine baktığımızda Bolsonaro'nun insanlık suçu ile suçlandığını da söylüyor. Bu da popüler liderliğin başka bir örneği.

Kendini âdeta görülmeyen bir şeyi gördüğüne ve sanki ileride bu kirli oyunu bozdum dercesine ünlü olma çabası baş göstermekte. Kendisinin daha sonra bu aşı yüzünden usulsüzlük yapması da başka bir konu.

ABD eski devlet başkanı Donald Trump'ın Covid-19 döneminde tedavi yöntemi için iğne yoluyla deri altına dezenfektan enjekte edilebileceğini söyledi. Bu açıklamayı dikkate alan bazı ABD vatandaşları bu tedaviyi uygulayarak kendi ölümlerini hazırladı.

Sadece gündem olmak için bu şekilde yorum yapan dünya liderlerinin, dünyayı ne hâle getirdiklerine yakından şahit oluyoruz. Bolsonaro vari bir söylem ile ortaya çıkan bu tip liderler diğer insanların canını tehlikeye atmaktan hiç ama hiç korkmuyorlar. Bunun sebebi ise popüler kültür içinde, yani buna sosyal medya da diyebiliriz, hızlı bir şekilde gündem olup tüm dünyada daha fazla konuşulma isteği.

Bu söylemler dışında günü kurtarmak adına atılan adımlar da cabası. Ülkemizin Cumhurbaşkanı sadece seçimlerde biraz daha fazla oy alabilmek adına ekonomik sistemi tamamen çökertme pahasına din gibi kolay sömürülecek alanları kullandı.

İnsanların özel alanlarına kadar girip belli başlı faydalar uğruna bu şekilde davranmak rasyonaliteden kopmak anlamına geliyor. Günü gününe tutmayan, her gün söylem ve eylem değiştiren bu tip liderlerin olduğu bir ortamda bulunmak ve yaşamak herkes için zor. Ekonomi normlarını elinin tersiyle iten ve sadece ben bilirim sözleriyle ortaya atılan yöneticiler bizleri uçurumdan aşağıya itmekte hiç geri kalmıyorlar. Popüler kültür içinde bu tür açıklamaları artık garip karşılamıyoruz.

Bir sonuca bağlayacak olursam. Bu liderlerin çoğunda hiçbir suç yok aslında. Bizler bu tip liderleri ve liderlikleri seçip nasıl tipte liderlik istediğimize dair yönelimi belirtiyoruz. Sadece bununla da kalmayarak hayatımızda hangi yerden mağdur olduğumuzu gösterince sadece o yarayı kaşıyorlar. Bunlara mahal vermeden daha doğru seçimler yapmak mümkün.