Puslu Kıtalar Atlası
Osmanlı döneminden tahminlerin ötesinde bir roman.
İhsan Oktay Anar'ın 1995 yılında basılan bu kitap, ilginç ismiyle pek çoğumuzun ilgisini çekmiştir.
Kitap 17. yy Osmanlı Devleti zamanında geçmektedir. Her bölüm bir karakterin hikâyesiyle başlayıp ana olaya bağlanmasıyla devam eder. Karakterlerin geçmişini, kişiliklerini ve yeteneklerini bu hikâyeler arayıcılığıyla öğreniriz. Kitabın başlarında bu anlatım karmaşık gelse de ilerleyen kısımlarında hikâyenin akıcılığına katkı sağlıyor ve okuyucuyu içine çekiyor.
Çok normal, gündelik yaşamı konu alan bir roman gibi başlasa da hiç beklemediğimiz, tahmin bile edemeyeceğimiz olaylar gerçekleşiyor ve kitap daha da ilginçleşiyor.
O dönemdeki sosyolojik, kültürel, biraz siyasal hatta bir noktada felsefi sorunlara odaklanıyor. Varoluşsal sıkıntılar yaşayan bir adamın düşüncelerinde kendini ifade edişini görüyoruz. Descartes'in "Düşünüyorum, o hâlde varım." felsefesi, burada "Dünyadaki her şey ben düşündüğüm için var." düşüncesi olarak karşımıza çıkıyor.
Kitaba ilk başladığımda biraz kafam karıştı ama devam ettikçe karakterleri tanıdım ve onlarla özdeşleştim. Bünyamin'in yaşadığı dilemmaları, İhsan efendinin pişmanlıklarını anladım ve empati kurdum. Kitapta en sevdiğim kısım son bölümde Bünyamin'in babasının yazdığı mektubu okuduğu yani her şeyin gerçekten de İhsan Efendi düşündüğü için var olduğunu anladığımız yerdi.
Son olarak Goodreads'de puanı 4,51'di. Ben de 4 puan verdim. Göründüğünden daha ilginç bir roman okumak istiyorsanız çok uygun bir kitap. Karmaşık gelse de devam edin, emin olun buna değecek. İyi okumalar.