Queen Elizabeth'in Toksik Maskesi
Monarşi Görkeminin Kadim Yüzü
Anne Boleyn'den doğma Kraliçe Elizabeth, zamanının en güçlü hükümdarlarındandı. Ablasının ölümü ardından tahta çıkış yapan Elizabeth, İngiltere'yi tekrar protestan yapmak için çabalamış ve bunu başarmıştı. Shakespeare'in de sağ olduğu bu devirde, Kraliçe sanata ve tiyatroya büyük destek sağlarken Altın Çağ'a girişi başlatmıştır. Hiç evlenmemiş ve dış güçlerden asla etkilenmemiş olan bu Kraliçenin bir diğer en bilinen meşhur yanı ise, güzelliğe, şatafata, mübalağalı detaylara olan ilgisi ve öncülüğüdür.
Stili ve sıradışı güzellik algısı tüm ülkeyi etkilemiş ve 1500'lerin trend setterı olarak tarihe geçmiştir I. Elizabeth. Yaşlandıkça tatlıyı çok sevmesiyle kararan dişleri, kızıl, kıvırcık ve çizgisi geride olan saçları, ihtişamın eş anlamlısı olarak görülmüş ve Aristokratlar dahil halk içindeki bütün kadınların standart güzellik algısını oluşturarak, ulaşılabilecek imkanlarla bütünüyle taklit edilmeye çalışılmıştır.
Hükmü boyunca kraliçenin giyim kuşamı gençliğinde sade ve zariften, beli sıkılmış, şişik kabarık kollu bol fırfırlı kıyafetlere geçiş yapmıştır. Otoritesini ve gücünü temsil eden parlak renkli, zengin dokulu bu has kumaşlar sadece bir estetik tercih değil, aynı zamanda statüsünü belirten bir propaganda aracıdır.
Döneminde sadece ülkesine evli olduğunu duyuran İngiltere'nin en görkemlisi lakabına nail görülmüş olan bu Kraliçenin bir portresine denk geldiğinizde kağıt gibi bembeyaz olan yüzü ve kırmızı keskin çizgili dudakları dikkatinizi çekebilir. Onu "güzel ve alımlı" gösteren bu makyajın arkasındaki hikaye çoğu kimse tarafından sadece basit bir kişiselleştirme olarak bilinse de arka yüzü aslında çok daha karanlıktır.
Hükmünün 4.yılına (1562) giriş yaparken Kraliçe hezin bir hastalık olan Variola'ya (Çiçek hastalığı) yakalanmıştır. Pasparlak olan alçı beyazı renginde bir yüz boyasının okkalı bir miktarda kullanılmasının sebebi, hastalığından kaynaklı yüzünde beliren yaraların izlerini gizlemek içindir. Özgüven eksikliğinin ve muhtemel imaj kaybının getirdiği korkuyla ortaya çıkan bu toksik bileşimin oluşumları beyaz metal ve sirkeden ibarettir. Zaman içerisinde Kraliçenin zehirlenmesine ve belki de ölümüne neden olmuş olduğu tartışılan bu popüler beyaz fondötenin ismi "Ceruse". Cildi gri ve buruşuk hâle getirebilecek kadar güçlü olan bu malzemelerin etkisini azaltmak için Kraliçenin yüzü çiğ yumurta akıyla bezenip daha sonra yüzü Ceruse ile kaplanırdı ve böylece porselen niteliğinde olan bu makyaj gözle görülebilecek tüm izlerin önüne geçerdi. Bu maske aracı olan fondöten, Kraliçeyi bir yandan güzelleştirirken bir yandan da kendisini yavaşça yok ediyordu.
Bedelli güzelliğin belki de en etkileyici ve trajik örneklerinden olan Kraliçe Elizabeth sadece bir hükümdar değil bir ikondu da. Bedensel sağlığı ve mükemmel fiziksel imaj pahasına inşa ettiği fakat bir ulusun yükselişini ve görkemini temsil eden bu algı, mükemmelliğin ne denli kırılgan bir kavram olduğunu da bize hatırlatıyor.