Yıllar Boyunca Değişen Güzellik Algısının Tek Kazananı: Kapitalizm
Güzellik Algıları Birbirine Zıt Olarak Neden Sürekli Değişiyor ve Bundan Çıkar Sağlayan Kim?
Güzellik algısı yıllara göre değişmesine rağmen, farklı dönemlerde güzellik algısına uymaya çalışan insanlar için başlı başına bir zorluk arz ediyor. Öncelikle her insanın bedeni özeldir. Burada bahsetmeye çalıştığım olay işin felsefik ve kendini sevme boyutuyla alakalı değil, sadece her kişinin bedeninin eşi benzeri olmadığını, anatomik olarak benzeseler bile birbirinden çok farklı olduğundan bahsetmek istiyorum. Bunun yanı sıra güzellik algısı sadece anatomik olarak değil, kıyafet, saç, makyaj, cilt konularında bile değişim gösteriyor. Bu durum özellikle de kadınlar için geçerli.
Araştırmalara göre kadınlar erkeklere oranla %60 daha fazla dış görünüşe bağlı zorbalığa uğruyor. Burada özellikle kadınlara yapılan zorbalığın vurgulamamın sebebi ataerki ve kapitalist sistemin güzellik algısı üstünden daha fazla kar etmesi. Netflix’te yayınlanan ve İspanyol yapımı olan Eşitlik Çağrısı belgeselinde feministler, kadınlar için piyasaya sunulan ürünleri üstünde gösteren mankenlerin aslında erkek bakış açısına göre seçildiğinden bahsediyorlar. Yani bir nevi kadınlar, ideal kadın figürünü erkeklerin gözünden görüyor. Öte yandan, erkeklerin de içinde bulunduğu durum pek kolay değil. Özellikle maskülenliği ön plana çıkarmaya çalışan ataerki ve bundan oldukça fazla kar eden kapitalizm erkeklere de ‘sen her halinle süpersin’ mesajını vermiyor. Günümüzde erkekler güzellik algısına göre daha kaslı olmalı, sakalları ve saçları gür şekilli bakımlı olmak zorunda ama vücut kıllarının olmaması gerekiyor.
Kadınlar için de bu durum çok farklı değil. Vücut kılları olmamalı ama buna rağmen 2020’den sonra yükselişe geçen kalın kaş modasından dolayı kaşları oldukça gür, şekilli olmalı. Ki işin garip yanı 90’lara baktığımızda moda olan kaş biçimi incecikti, ayrıca erkeklerde de sakal olması önemli değildi hatta tam tersi çoğu ünlünün sakalı yoktu. Bu kadar kısa sürede sürekli değişen güzellik algısı insanlar için çok fazla para ve daha önemlisi akıl sağlığına mal oluyor. Mesela önceden tonlarca kapatıcı ve fondötene para verip çillerini kapatmaya çalışan insanlar bugün çil kalemine para verip yüzündeki çil sayısını arttırmaya çalışıyor.
Ya da yine 90’larda kötü olarak yansıtılan kıvırcık saç, bugün çok güzel görülüyor. Bu iki dönemin de tek bir ortak noktası var: dönemin güzellik algısına göre ürün almak. 90’larda kıvırcık saçlarınızı düzleştirmek için düzleştirici, fön makinesi, fön fırçası, saç spreyi alırken bugün kıvırcık saçlarınızın buklelerini daha belirgin hale getirmek için kıvırcık saçlar için krem, köpük, kıvırcık saçlara göre tarak alıyorsunuz. Kıvırcık saçlı değilseniz sprey ve şekillendirici alıyorsunuz.
Yani sistemin amacı sizin kendinizden yeterince memnun olmayıp daha fazla ürün almanızı sağlamak. Tabi ki ben de bunun kurbanlarından biriyim. Fakat bizim kendimizi olduğu gibi kabul edip kendimiz üzerinden bakımlı olup mutlu olabileceğimiz biri olmamız gerektiğini düşünüyorum. Cilt lekelerimizden rahatsız olabiliriz ya da benlerimizden hoşlanmayabiliriz ama bu dönemden döneme değişecek şekilde olmamalı. Vücut şeklimiz için de bu durum geçerli dönemden döneme kalın bacak, ince bacak ya da ince, kalın bel diye kendimize yüklenmemiz gereksiz çünkü daha önce bahsettiğim gibi herkesin anatomik yapısı, cildi yani bedeni kendine hastır ve bazı şeyleri değiştirmemiz mümkün değil. Dahası değiştirmeye çalışmak bile fazlasıyla yorucu ve gereksiz.