Rüya
Tuttu en büyüğünden bir set çekti gözlerine ve gizledi sonunda kalbini en yeşilinden koskoca bir söğüt.
Çok sessiz buralar.
Dargın ağaçların altındaki yeşil serinliklerde yüzüyor yüreğim.
İlk kez duyuyorum sessizliğin arsız gürültüsünü.
Kulaklarımda ilk defa hissediyorum belki de,
Kimsenin işitmediği o eşsiz düğünü.
Fazla sessizmiş bu oda
Her şeyin önünde bunu gördüm.
Yağan kuru kar taneleri gibi
Sessizce yerimi aldım,
Her bir deseni kavgalarımla boyanmış
Her bir tarafı kana bulanmış suçlu tablolarımda.
Her sükutun ardına ittiğim tozlar,
Sevdalarımın görünmez köşelerine sakladığım ümitler gibi şimdi,
Katlanamıyorum artık bu uçsuz dinginliğe.
Geçmişin isli rayihasından akıp gelen anılarıma bakıp,
Her bir uzvumu ayrı ayrı kanatıyor,
Kapıların altında bulduğum uçları yırtık, kurumuş masallar.
Zamanın da ötesindeymiş dinmez kederim
Bileklerimi acıtan iplermiş meğerse tutunduğum yeşil dallar.
Ne çözmeye ne kesmeye kalmış takatim,
Sessizliği derman bilip onu dilendiğim günlere kızıyorum şimdi,
Zira, kaskatı bir çığlıkla çağırıyor beni,
Kanıma saplanıp ruhumu kamaştıran deli bıçaklar.
Huysuz gölgeler takip ediyor görmeyen gözlerimi
Peşinden koşup durduğum ormanların karaltısı değil de
Kaldırıma sarılan buzların sessizliği titretiyor tenimi.
Başıboş sevdamın zincirsiz fısıltıları deliyor gözbebeklerimi
Rüyaların yeşillendirdiği kızıl çöllerde.