Ş İ F A

Kendine dürüst olmaya karar verenlere.

Sevgili arkadaşlarım bu bir belgesel önerisidir. Bu aşina olduğunuz diğer belgesellere benzemiyor ve hatta biraz daha gözünüzde büyütmek istiyorum ve diyorum ki izledikten önce ve sonra aynı kişi olmayabilirsiniz. O zaman kemerlerinizi bağlayın az sonra uçuşa geçiyoruz.

İlk olarak şunu sormak istiyorum kendimizi şifalandırabileceğimizi biliyor musunuz ya da inanıyor musunuz? Geçmiş zamanlarda doktorlara gittiğinizde ve ağrıyan yerinizi söylediğinizde şimdinin aksine yüzüne bakılmadan verilen ilaçlar ve otomatik söylenen nedenselliklerin çok dışında bir uygulama yapılıyormuş. Hekimler ilaç ile iyileştirmeyi son aşamaya bırakıp ağrıyan yerinizin psikolojik sebebi üzerinde duruyor ve size stresin ya da oluşabilecek başka alt sebeplerin varlığından söz ediyor. Bunun ışığında tavsiyelerle çözüm süreci başlıyormuş. Bunu okuduğumda şuan yapılan şey adı her ne ise vücudumuza aldığımız toksik maddelerin bizi amacımız dışına ittiğini ve asıl sebebi bilmediğimizden ve çözüme erişemediğinden işlerin sarmaşık gibi giderek daha çok karmaşıklaştığıdır. İtiraf edeyim oldum olası ilaç kullanmayı reddeden biriyimdir son raddeye kadar ilaçtan kaçınırım ve son zamanlarda yaptığım iyileşmemi hızlandıran meditatif durumlar bunu doğruluyor. Belgesele dönecek olursam buradaki hastaların süreçlerini ve nasıl bir yol izlendiği gösteriliyor.

Bilimsel tedaviyi akut , trafik kazaları gibi durumlarda can kurtaran olarak ihtiyaç duyulurken doğuştan sahip olmadığımız ve daha sonradan gelen kronik hastalıklarda acil müdahalenin işe yaramayacağı daha doğru ifade etmem gerekirse kısa süreli çözüm ya da ağrı dindirme dışında yapacağı bir şeyin olmadığı düşüncesinde hem fikiriz. Eğer gerçekten bir çözüm istiyorsak psikologların da dediği gibi sorunun derinine inmemiz gerekiyor.

Beni en çok etkileyen 4 yaşından itibaren insanlara sadece bakarak neresinde problem olduğunu, rahatsızlığını kesin olarak söyleyen Anthony William oldu. Sadece kişiye bakarak hastalığın adını ve hangi boyutta olduğunu söylüyor yıllardır.

Ortak söylemleri yeşil ağırlıklı beslenmemiz, stresi doğuran şeylerden uzak durmamız ya da belli oranda bunu lehimize çevirmemiz. Dolayısıyla hastaları beslenme uzmanlarıyla görüştürmeleri çözümün başka bir ayağını oluşturuyor.

Düşünce, inanç ve duyguların bedenimizde gösterdiği tepkilerden bedende oluşan değişiklikler bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Hayatımızın temellerini bunlarla atarız. Ve sonra gelen hastalıkları sanki bizimle, yaşantımızla hiç bir ilgisi yokmuş gibi davranırız. 


Çocukluktan gelen ya da eğitim, iş hayatında edindiğimiz travmalarla yüzleşmemiz ve bunu doğal sürecin akışına bırakmamız gerekiyor. Yüzleşmediğiniz korku sizi hapseder. Aklınıza gelen her an suçluluk, acıma ya da kızgınlık hissi bedeninize verdiğiniz hasarı bir kat daha artıracağından sonucun hastalıkla noktalanması kaçınılmaz olacaktır.

Genel olarak her şeyin normal seyrinde gittiğine kendimizi ikna ederiz. Bunun için çaba sarf ederiz. İçimizdeki öfke,travma ya da adı her neyse ve nereden geliyorsa biriktirmeye başlarız. İnkar, biriktirme aşamasıdır. Bunun sonucunda adı hastalık olarak döner eskiye nazaran daha çok kişide karşılaştığımız kanser ya da vücudun biriktirdiklerimizi dışarı vurarak çeşitli yaralarla kendini ele vermesi kaçınılmazdır.

Dr. Jeffrey Thompson'a göre, stres kaynaklı her hangi bir şeyi ses dalgalarıyla iyileştirebilirsiniz. Gelen hastaların bileğine yerleştirdiği cihaz var ve kulaklıkla müzik dinletiliyor. Ta ki beden tepki verene kadar. Bedenin tepki verdiği frekans onun için doğru sayılıyor ve şifa için bu frekansta verilmeye devam ediyor.

Meditasyonda önemli olan farkındalık kazanabilmek, öz varlığımızla iletişime geçebilmek diyerek daha fazla spoiler vermeden belgeselin https://www.youtube.com/watch?v=-DWt26_uOIk&t=948s linkini bırakıyorum. Okumasını bilebilirsek gün boyunca karşınıza çok sayıda işaret çıkar. Fark ettim ki bu işaretlerin çoğu aynı şeyi söylüyor, Kendini Sev. Çünkü bir süre sonra anlıyoruz ki yaşadığımız her şey kendimizi sevmediğimiz, kendimize acıdığımızdan kaynaklanıyor. Kurban psikolojisini bırakıp kendimizin yargıcı olmayalım. Kendini seven kişi, sağlıklı beslenip, güzel ilişkiler kuruyor, kafada kurmuyor yani yolunda ilerliyor huzurlu bir şekilde. O halde kulak verelim her gün kurban rolüne büründüğü için stresten kaçamayan ve bunun sonucunda çeşitli hastalıkla savaşan kişilere,