Saç Dökülmesi ve Seboreik Dermatit

Saç dökülmesi kaderimiz midir? Hiç sanmıyorum.

Saç dökülmesi kaderimiz midir?

Cevabımız elbette hayır ancak yapılan araştırmalar, genetik yatkınlıkla oluşabilecek ve dökülmeyi tetikleyebilen faktörlerin varlığını göstermektedir. Bugün bizzat tarafımca deneyimlediğim, çok zorlu yollardan geçtiğim ama yenilmediğim bu serüveni sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncellikle bahsettiğimiz bu seboreik dermatit nedir? Aslında halk arasında bilinen yaygın adıyla yağlı egzama , kafada veya vücutta görülebilen bir deri hastalığıdır. Deride kızarıklık, kaşıntı ve döküntüyle kendini belli eden bu hastalığın saçlı deride görülmesi ise yoğun bir saç dökülmesine yol açabilmektedir. Bu durum çeşitli tedavilerle yüzde yüz sonuç verebilse de genellikle hastalık kronik bir hal alıp, tekrarlayabilmektedir. Hastalığın sebebi henüz belli olmamakla birlikte, kişinin bağışıklığının çökmesi sonucu da ortaya çıkabilmektedir. Örneğin covid-19 sonrasında bağışıklık sistemimiz zayıfladığı için, bilimsel verilere göre saç dökülmesi yaşayan kişilerin sayısı artmıştır. Sadece bağışıklık sisteminin zayıflamasından değil aynı zamanda deride bulunan demodeks veya mantar gibi çeşitli tetikleyicilerinde buna sebep olduğunu biliyoruz. Peki ya saç dökülmesi yaşadığımızda bunu durdurmak mümkün müdür veya dökülen saçlarımıza sonsuza kadar veda mı etmeliyiz, gelin birlikte inceleyelim!

Öncelikle hepinizin tahmin edeceği üzere bir dermatoloğa gitmenizde fayda var çünkü saç dökülmenizin altında yatan farklı bir sebep olabilir. Eğer yapılacak olan kan tahlillerinde vitamin eksikliğiniz varsa veya hormonel bir sağlık sorununuz tespit edilirse, doktorunuz ona göre bir tedavi yöntemi izleyecektir. İlk önce vücudunuzu içten beslemelisiniz ki sıra derinize gelebilsin. İçte yatan sorunlarınızı doktor gözlemiyle ve onun önerdiği tedavi şekliyle çözebildiyseniz ne mutlu size çünkü bu saç dökülmenizi biraz olsun durduracaktır. Eğer saçlı deride kaşıntı, kızarıklık ve kepek benzeri bir deri döküntüsü gözlemleye devam ediyorsanız yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Dermotoloğa gittiniz ve kan tahlilerinizde artık herhangi bir sorun kalmadı, peki ya psikolojik anlamda yaşadığınız sorunların egzamaya yol açabileceğini biliyor muydunuz? Evet, maalesef günlük hayatınızda yaşadığınız stres, anksiyete ve panik atak gibi rahatsızlıklar saçınız dahil derinize kadar sizi ele geçirebiliyor. Eğer böyle bir sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız bir uzmandan yardım almanız size iyi gelecektir. Sadece yaşadığınız saç dökülmesiyle bile stres olabilirsiniz bu çok normal ancak stresin saç dökülmesini arttırarak sizi bir döngüye sokabileceğini de unutmamalısınız. Psikolojinizi sağlam tuttunuz ve yola devam ediyorsunuz, bu illetten hala kurtulamadıysanız sorununuz beslenme şeklinizle alakalı olabilir.

İş, okul ve ev derken gün içerisinde yeteri kadar iyi beslenemediğinizi düşünüyorsanız günlük beslenme alışkanlıklarınızı tekrar gözden geçirmeniz gerekebilir. Zayıf düşen bağışıklığınızı çeşitli vitamin destekleriyle güçlendirebilirsiniz ancak bağırsaklarınızda bulunan zararlı bakterilerin varlığını düzeltmek size kalıyor. Yine doktorunuza sorarak eğer size uygunsa probiyotiklerle veya çeşitli diyetlerle vücudunuzu düzene sokabilirsiniz. Doktorlar genellikle egzama yaşayan bireylere laktozu azaltmalarını ve akdeniz diyetine geçmelerini öneriyor. Size uygun olan ve egzamanızı tetikleyecek besinleri hayatınızdan çıkararak saç dökülmenizi azaltabilirsiniz. Bunun yanı sıra kendi deneyimimden yola çıkarak, çok şiddetli saç dökülmesi yaşadığım dönemde minoksidil kullandım fakat egzamamı daha çok tetikledi. Saç çıkarmadığını söyleyemem ancak deri rahatsızlığınız varsa çok dikkatli kullanılması gereken güçlü bir ilaç olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Minoksidil haricinde bilimsel makalelerle etkisi kanıtlanmış bazı yöntemleri sizinle paylaşmak istiyorum.

1) Biberiye ve Saç Masajı:

Biberiye suyunun, yapılan araştırmalarda aynı minoksidil gibi etki gösterdiği kanıtlanmış olup, kafa derisindeki kan dolaşımını düzenleyerek saç dökülmesini azalttığı gözlenmiştir. Aynı zamanda saçtaki zararlı organizmalarla savaştığı ve saç köklerini beslediği için saç dökülmesi tedavisinde kullanılmaktadır. Biberiye suyuyla birlikte kafa derinize yapacağınız masajla kan dolaşımınızı hızlandırıp daha iyi sonuçlar alabilirsiniz. Yağlı egzamanız var ise biberiye yağını kullanmanızı tavsiye etmem çünkü zaten var olan fazla yağlı derinizin üzerine yağ sürmek yaşadığınız sorunu daha kötü hale getirebilir ancak biberiyeyi kaynatıp belli bir süre beklettikten sonra serum gibi kafa derinize uyguladığınız takdirde eğer alerjiniz yoksa herhangi bir sorun yaşamazsınız. Alerjik reaksiyon gösterip göstermediğini anlamak için bileğinize bir damla biberiye suyunu damlatıp beklettebilirsiniz. Kızarıklık, kaşıntı gibi sorunlar yaşıyorsanız sadece kafa derinize masaj yapabilirsiniz. Bunun için çeşitli internet sitelerinde bulunan, saçlı derideki kan dolaşımını hızlandıran taraklardan faydalanabilirsiniz.

BONUS: Hazırladığınız biberiye suyunun içine, demleyeceğiniz karanfil suyunu eklediğinizde hem saçlarınızda parlaklığı yakalayabilir hem de biberiye suyunun etkisini arttırabilirsiniz. Tabii ki alerjik reaksiyon gösterip göstermediğini minik bir damlayla test ettikten sonra...


2) Kabak Çekirdeği:

Yine aynı şekilde biberiye etkisi yaratan bir ürünle sizlerleyiz, aynı zamanda rahat ulaşılabilmesi ve kozmetik ürünlerden daha uygun fiyatlı olması da çabası. Yarım bardak kabak çekirdeği, günlük magnezyum ihtiyacının yüzde 46’sını demirin yüzde 28’ni, manganezin yüzde 52’sini, çinkonun yüzde 17’sini ve proteinin yüzde 17si’ni karşılar.  Aynı zamanda erkek tipi dökülmelerde dht engelleyici olarak kullanıldığı ve kadın tipi dökülmelerde de minoksidille yarışacak kadar etki gösterdiği, ekleyeceğim makalede incelenmiştir. Yağ formunda saçlı deriye kullanımı veya direkt olarak besin şeklinde ağızdan alınması vücudunuzda etkili olacaktır. Ancak yağ formunu kullanırken kendi saç derinizi göz önünde bulundurmanızı tekrar hatırlatmak isterim.

Makalenin Linki: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/jocd.13976

3) Şampuan İçeriği ve Duşta Soğuk Su:

Kullandığınız şampuanın içeriği de saçlı derinizin sağlığını korumakta önemli bir rol oynamaktadır. Anti- bakteriyel özelliği bulunan çay ağacı içeren şampuanları veya selenyum içeren vichy dercos gibi şampuanlardan faydalanabilirsiniz. Bunun yanı sıra ducray kelual ds, kadolin, salicade gibi şampuanların içeriğini inceleyerek kendi sorununuza uygun olanı kullanabilirsiniz. Şampuan önerisinden sonra yağlı egzamanın hiç sevmediği sıcak sudan uzak durmanızı öneririm. Eğer soğuk veya ılık suyla duş alamıyorsanız sadece on saniyelik kısa bir soğuk su şokuyla saçınızı yıkamayı sonlandırabilir ve saçınızdaki yağlanmanın önüne geçebilirsiniz.

4) PRP ve Mezoterapi:

Henüz deneyimlemediğim ancak doktorlar tarafından sıklıkla uygulanan bu iki tedavide amaç var olan saçınızı korumak ve güçlendirmektir. Eğer saç kökünüz ölmediyse bu tedavilerle saç kökünüzü besleyebilir ve yeni saç çıkışını gözlemleyebilirsiniz. Alanındaki uzmanlara göre, belirli aralıklarla yapılan seanslarla ve daha sonrasında yapılan senelik koruma seanslarıyla genetik saç dökülmenizi bile bastırabilirsiniz.


BONUS: Saçınızı taradığınızda, tarağınızın temiz olduğundan emin olun çünkü derinizdeki zararlı organizmalardan kurtulmanız için tarağınızın da temiz olması gerekmektedir. Ayrıca yastık kıfınızı düzenli olarak değiştirin ve eğer ulaşabiliyorsanız saten yastık kılıfı kullanın.