Sana Gül Bahçesi Vadetmedim

"Yaşamak savaşmak demektir."

Son yıllarda adından epey söz ettiren kitap 'Sana Gül Bahçesi Vadetmedim', yazarı Joanne Greenberg'in kendi yaşadıklarını anlattığı, bir nevi otobiyografi/anı niteliğindeki romanıdır.

Yazar, çocuklarının bu yaşadıklarını öğrenmelerini istemediği için uzunca bir süre Hannah Green takma adını kullanmıştır. Aynı zamanda kitaptaki Dr. Fried karakteri de gerçek hayattandır ve yazarın o zamanlarki doktorudur. Dönemin önemli psikiyatrlarından olan doktor, Frieda Fromm Reichmann'dır.

Kitap, 16 altı yaşındaki Deborah'nın benlik ve gerçeklik savaşına yenik düşmek üzere olması sebebiyle ailesi tarafından akıl hastanesine yatırılmasını ele alıyor ve kendi iç çatışmalarını, doktoruyla olan seanslarını ve bize o zamanların akıl hastanelerini anlatıyor.

Deborah, doktoruyla olan seansları ve hastanedeki olağan yaşantısında, başta ailesi olmak üzere etrafındaki insanların onu olduğu gibi kabul edememesinden, olduğu kişi yanlışmış gibi davranmalarından bahsediyor. Bunu açık bir şekilde dile getirmese, getirdiğinde kendi dilini kullansa da okur olarak bunu net bir şekilde anlayabiliyoruz.

Davranışları, kimliği, kişiliği ve tümörünün ailesi tarafından karşılanış şekli onda bir yıkıma sebep oluyor ve Deborah, küçük bir kız olarak ne yazık ki bu yıkımın altında kalmamak için kendisine bir baş etme mekanizması oluşturuyor. Kitapta bahsedilmekte olan şizofrenisi bu noktada ortaya çıkıyor. Kendi içinde, dış dünyadakinden çok daha farklı bir gerçekliği, dili, konuştuğu ve isimlendirdiği insanlara sahip.

Doktoru ondan bu dünyalar arasında bir seçim yapmasını isterken, biz de kitap boyunca hem Deborah'nın bu savaşına hem de yolculuğuna eşlik ediyoruz.

Yazarın kendi hayat hikâyesinden yola çıkarak yazdığı kitap, bu bilgiyi edinmeden önce bile fazlasıyla çarpıcı bir anlatıma ve olaylara sahipken daha önce yaşanmış olduğunu öğrenince, özellikle de bunları yazarın yaşamasıyla birlikte daha da iç burkan bir hâl aldı benim için.

Ne okursam okuyayım, beni bu denli etkileyecek ve bende bunun üstünde yer edinecek bir kitap olacağını sanmıyorum.


Kitaptan alıntılar;

"Ama sonra, bu altından yapılmış oyuncak bebeklerinin kusurlu olduğunu keşfetmişlerdi. Güzel kokular sürülen, özenle bakılan bu küçücük kızın içinde bir tümör büyüyordu. İlk belirti, utanç verici bir idrar kaçırma olayıydı; dadı haklı olarak nasıl da küplere binmişti! Ama "tembellik"le suçlayarak, utandırarak, kamçılayarak ya da göz dağı vererek düzeltilecek bir şey değildi bu."

"Bir keresinde, kendine korkunç işkenceler yapan bir hastam olmuştu. Ona neden böyle şeyler yaptığını sorduğum zaman, "Bunları bana dünya yapmasın diye," karşılığını vermişti."

"Cehennemin eşiğine gelmiş kişilerin şeytandan ödü kopuyordu; zaten cehennemin içinde olanlar içinse şeytan özel biri değildi, yalnızca başka biriydi, o kadar."