Sanatın Tarihsel Evriminde Opera: Sanata Yön Veren Beş Farklı Eser
Euridice operası, Orfeo operası, Le Nozze Di Figaro operası, La Boheme operası ve Lulu operasının hikâyesi
1.Euridice Operası - 1600
6 Ekim 1600 yılında, Dafne operasından sonra Jacopo Peri ve Ottavio Renucci, ikinci operalarını tamamlayarak günümüzde sahnelenebilen ilk operayı bestelemişlerdir: Euridice. Aynı zamanda birbirlerine olan hırsları ile bilinen Giulio Caccini tarafından birkaç müzik parçası da eklenmiştir. Konusunu Yunan mitolojilerinden alan bu eser az sayıda çalgıya sahip olmakla beraber recitativo ve dans ağırlıklıdır. İlk olarak Floransa'da, Fransa kralı 4. Henry ile Maria de Medici'nin düğününde sahnelenir.
Oyun kısa bir prolog ile başlar. "La Tragedia" adlı simgesel bir kişi sahneye çıkar ve gelecek olayları anlatır. Daha sonra perilerle çobanların bulunduğu bir koro sahneye çıkar ve Euridice ile Orfeo'nun evlenmek istediklerini, nikâhlarının kıyılacağını duyururlar. Bir kutlama simgesi olarak oyun Euridice'nin arkadaşlarının bale gösterisi ile devam eder.
Daha sonrasında Orfeo ve arkadaşları perdede görülür, bir haberci rolünde olan Dafne Orfeo'ya Euridice'nin ansızın öldüğünü söyler, bu buhranlı habere dayanamayan Orfeo ise büyük bir yasa kapılır. Bunları gören aşk tanrıçası Venüs, tanrıların yanına giderek onlara yalvarır ve Euridice'nin cehennemden dönmesini istediğini belirtir, tanrılar ortak bir karara vararak Venüs'ün dileğini kabul eder. Son sahnede iki sevgilinin sevinçle birbirlerine kavuştukları görülür. Koro ve bale dansçıları bu büyük sevinci kutlamalarla karşılarlar.
2. Orfeo Operası - 1607
Avrupada yüzlerce kez sahnelenen Orfeo (L'Orfeo. Favola in Musica), Claudio Monteverdi tarafından bestelenmiş beş parçadan oluşan lirik bir operadır. Konusunu Yunan mitolojisindeki Orfeo ve Evridiki'nin hikâyesinden alan bu operanın yazılışında, Floransa'da sahnelenen Euridice operasında seyirci olan Mantua Dükü Vincenzo Gonzaga'nın da etkisi vardır. Gösteriye olan takdirini ve operanın çevresine olan etkisinde bir parçası olma isteğini göstermek için bir sanatçı bulur ve ona desteklerde bulunur. Bu sanatçı Claudio Monteverdi'dir. Monteverdi, operada recitativoyu geriye çekerek müziği daha ön plana alır, ses biçimleri (arya, trio vb.) ile operaya zenginlik katar. Operanın görsel niteliğini artırarak baleyi de eserinde kullanır.
3. Le Nozze Di Figaro Operası - 1786
Le Nozze Di Figaro, saray-halk ilişkilerini göndermeler ve komik sembollerle anlatan, Amadeus Mozart tarafından bestelenen bir operadır. Mitolojik veya dînî konulardan uzaklaşarak seyirciye komedi unsurları barındırma özelliğiyle operanın evrimine iyi bir örnek olmuştur. Librettosu Da Ponte'ye aittir. Mozart ile Da Ponte arasındaki bu beraberlik, beraberinde üç operayı getirmiştir (Don Giovanni, Le Nozze Di Figaro ve Cosi Fan Tutte). Beaumarchais'nin tiyatro oyununun bir opera haline getirilmesi Mozart'ın fikri olsa da Da Ponte, altı hafta içerisinde eserde bulunan politik referansları revize ederek oyunun librettosunu yazmayı başarmıştır. Mozart daha librettoyu bestelemeden araya giren Avusturya İmparatoru 2. Josef, libretto metnini okuyarak onaylamış, aynı zamanda eserin günümüze ulaşabilmesini sağlayan önemli isimlerden biri olmuştur.
2. Josef, İmparatorluk Sarayı'nı temsilen bir opera bestelenmesini istemiştir ve Viyana'da bulunan, zamanına ses getirmiş ünlü besteciler kendi eserlerini İmparatorluk Sarayı'nda 2. Josef'e sunmuştur. Bu besteciler arasında daha ismi Viyana'da henüz duyulmaya başlamamış olan Mozart da Le Nozze Di Figaro eseriyle bulunmaktadır. Seçilmediği takdirde her bir sayfasını ateşe atacağını söyleyen Mozart'ın bu eserinin günümüze ulaşmasını sağlayan olay ise 2. Josef'in Mozart'ın eserini seçmesi olmuştur.
Türkiye'de giderleri devlet tarafından karşılanan ilk opera topluluğu Yıldız Saray operasıdır. 2. Abdülhamit, İstanbul'da opera temsilleri veren Arturo Stravolo'nun kumpanyasına çeşitli rütbeler ve özellikler kazandırarak sarayda ağırlar. Rigoletto, 2. Travatore, Norma, La Traviata vb. birçok opera sahnelenir.
4. La Boheme Operası – 1896
Giacomo Puccini'nin bu operası, sahne ve film müziği tekniğini yaratır. Eserleri olan Tosca ve Madama Butterfly, ezilen kadınların yaşadıklarının sahneye aktarılmasını sağlar ve bu sayede Puccini, verismo (İtal. gerçekçilik) akımının en önemli temsilcilerinden biri haline gelir. Operanın prömiyeri 1 Şubat 1896 yılında italyan Arturo Toscanini orkestra şefliğinde gerçekleşti, 50 yıl sonra tekrar aynı operada orkestra şefliği yapan Toscani'nin sahnesinin kaydı alındı. Bu yönden kayıt, Madama Butterfly'ın ve 19. yüzyıl operasının tarihinde önemli bir yere sahip olmuştur. Türkiye'de ilk temsili, Ankara'da 1948 yılında gerçekleşmiştir.
5. Lulu Operası - 1937
Lulu operasının bestecisi ve aynı zamanda librettisti olan Alban Berg, ilk opera çalışması "Wozzeck"i 1922 yılında besteler.
Opera, Viyana'daki genç bir metresten Londra'daki bir sokak fahişesine doğru giden bir döngüyü takip eden, Lulu adında gizemli bir genç kızın hikâyesini anlatır. "Femme fatale" düşüncesini, erkek ile kadın arasındaki ilişkiyi araştıran Lulu'nun hikâyesini yazarken Berg, üçüncü ve dördüncü perdeyi yazamadan hayatını kaybeder ve ölümünü takiben on yıl boyunca opera eksik sahnelenir.