Savaştan Kaçmak İçin Savaşmak

Savaş'ın içinden savaşarak kaçmaya çalışan Niko Bellic ve küçük bir psikolojik analizi.

Savaşın içine savaşarak doğmak, savaşla büyümek ve gitgide çürümek. Yaklaşık 16 yıl önce oyun piyasasında kendine yer bulan Grand Theft Auto 4 oyununun ana karakteri olan Niko Bellic için dünya bu üç kelimenin arasına sıkışmıştı. Yugoslav İç Savaşı’nın coğrafyayı yakıp küle çevirdiği günlerde gençliğini ve yetişkinliğinin bir bölümünü geçiren Niko hayatının sonraki aşamalarında da yaşayacağı acıların fragmanı niteliğindeki bu süreci çok büyük travmalar yaşayarak ve kendisinin de pişman olduğu üzere yaşatarak geçirmişti.

Niko Bellic Sırp bir ailenin çocuğu olarak dünyaya 1978 yılında ilk tohumlarını bırakmıştı. Ömrü boyunca yaşayacağı problemli ve unutulması zor ve korkunç anılar biriktireceğinin bir nevi göstergesi olarak alkolik bir babanın himayesinde dünyaya gelmiş olan Niko büyük oranda oyunda önemli bir yer tutan ve Niko’nun “Amerikan Rüyası” yaşamasına önayak olan kuzeni Roman Bellic’in annesi tarafından Roman ile birlikte büyütülmüştü. Kuzeni Roman’ın savaş sürecinde Amerika’ya taşınması, uzun vadede onu hiç bilmediği ama kendisini unutturmak istediği kişilere karşı bırakacak yepyeni bir hayatın habercisiydi.

Savaş esnasında kendisini büyüten ve bir nevi annesi olmuş teyzesinin, vahşice bir şekilde katledilişine tanık olan Niko; dünyanın neresinde olursa olsun peşini bırakmayacak hayaletlerini bir bir peşine takıyordu. Kendisini Roman ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne yollamak isteyen annesi Milica Bellic’i reddeden Niko, o dönemin şartlarında yapılması en zor olan şeyi yapmaya karar kılmıştı; orduya kendisini teslim edip cehennemin içerisinde bir alev topuna dönüşmeye. Kendisinin de artık bir taraf haline geldiği bu savaşta kaybettiği bir kardeşinin olduğunu, oyun içerisinde kız kardeşiyle birlikte olduğu ve oyuncunun seçimine bağlı olarak Niko’nun kayıplarına bir yenisini eklediği Kate Mcreary’nin kardeşi olan Packie Mcreary ile konuşmalarından bilmekteyiz.

Yugoslav İç Savaşı, 1991’den 2001’e kadar süren ve Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ni oluşturan altı etnik unsur olan Slovenya, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, Hırvatistan ve Makedonya’nın kendi içlerinde ve ülkeler arasındaki uzun yıllardır çözülemeyen gerilimlerden kaynaklı ortaya çıkan ve coğrafyaya bir nevi cehennemi yaşatmış olan bir savaştır. O dönemi yaşayan siviller ve askerler üzerinde onarılması güç travmalara yol açmış olan bu savaşın bir başka kurbanı da ana karakterimiz olan Niko Bellic’ti. Niko oyunun geçtiği yıl olan 2008 yılında bile maruz kaldığı ve maruz bıraktığı caniliklerin, geçmişinin kendisini bırakmaması sebebiyle “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” denilen ve askerlerde sıkça rastlanan psikolojik bir problemin etkilerini göstermekteydi. Bir savaşma mekanizması olarak geliştirdiği alaycı tavrı, oyun içerisinde yer yer kendini unutturup Niko’nun yaşadıklarından ne kadar pişmanlık duyduğunu gösterir nitelikte ağır bir psikolojik bunalım ve Niko’nun kendisini geçmişinden arındırmak için gösterdiği çaba ile kendini göstermekte. Peşini bırakmayan ve fırsatını bulduğu her anda Niko’nun zihninin derinliklerinden sığ noktalara akan ve kendisinden utanç duymasına sebep olan savaş suçları, kardeşini savaş sebebiyle kaybı, Niko'nun herkesten çok güvendiği ekip arkadaşlarından birinin ihaneti sebebiyle pusuya düşürüldükleri ve timin büyük çoğunluğunun hayatını kaybetmesi, kendisinin sadece şanslı olarak kurtulduğu ve bütün suçun kendi üzerine yıkıldığı bir kaza sebebiyle bütün Avrupa’da kendisine nefes aldırmayan eski patronları; bunların hepsi Niko Bellic için geride bırakması zor ve kendilerini sürekli somut veya soyut şekillerde ortaya çıkaran problemlere sebep olmuş konular. Niko yaşadıklarından kaynaklı olarak hikayesi içerisinde yer yer dengesiz davranışlar sergilemekte. Bu dengesizliğin sebebi, saniyeler öncesinde şakalaştığı bir kişiye saniyeler sonrasında akla gelebilecek her şekilde zarar verebilmesine sebep olacak olan parçalanmışlık ve kendini bulamamışlık durumu olarak kendini gösteriyor.

Niko’nun Amerika’ya yedi aylık bir gemi yolculuğu sonrasında kaçmasının ana sebebi bulunduğu coğrafya sebebiyle geçmişinden kaçabilecek alanı kendisine yaratamaması. Yaşadığı bütün zorluklara rağmen sevdikleri için güçlü kalması gerektiğinin farkında olan Niko, büyük oranda insanlığa olan inancını kaybetmiş bir karakter. Kendisinin de dile getirdiği şekilde elli çocuğun insanlığa sığmayacak şekilde öldürülüp yan yana bir kilise duvarına bırakıldığı bir gerçeklikte, bunu yapanın bir ruhu olmayacağını söyleyecek kadar insanlığın pis yönünü de görmüş bir karakter.

Savaşın her yönünü en çirkin haliyle görmüş olan ve oyuncuya başta giyimine kadar stereotipik bir şekilde lanse edilen Niko Bellic, diğer Grand Theft Auto karakterlerine göre farklı bir profil çizen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Niko’nun yaşadıklarını anıları üzerinden tekrardan yaşadığı anlara tanıklık eden biz oyuncular ise, kontrol ettiğimiz karakterin bir “Amerikan Rüyası” yaşamasından ziyade; bir “Dünya Kabusu” yaşadığını iliklerimize kadar hissediyoruz.