Şehirleri Neden Severiz?
Bir şehri sevmek, bağ kurmak hakkında birkaç safsata.
Geçmişten günümüze şehirler hakkında epey metin üretilmiştir. Romanlar, hikayeler, tiyatro oyunları ve şu an benim de yazdığım gibi denemeler. Bu metinler belki de insanlığın sahip olduğu bir özelliği gözler önüne serer: Bir şehre karşı sevgi beslemek, aidiyet hissi kurmak. Bu şehir doğduğumuz, yaşadığımız veya okuduğumuz şehir olabilir. Bahsettiğim hisler için ise orada geçirilen zamanın maddi karşılığındansa zamanın içerisindeki anılar, yaşantılar etkin rol oynar. X şehrini sevme nedenimiz orada yaşadıklarımız, sevdiğimiz insanların oradaki varlığıdır. Fakat anı biriktirdiğimiz veya sevdiğimiz insanların bulunduğu her mekanla da bağ kurup, aidiyet hissetmiyoruz değil mi? En azından ben hissetmiyorum belki aramızda hissedenler vardır fakat o başka bir yazının konusu.
Şehirler, ülkelerden önceki en büyük yaşam alanlarıdır. Bu alanlara insanların bıraktığı izler haliyle bir anda yok olmaz. Nesilden nesile, yaşayarak kurulan şehirlerde doğum ve ölüm ile zaman bitmez. Her kişinin değdiği yerle beraber birikir. Bu birikinti havuzunda ise şehir bize kucağını açar diyebiliriz. Her yeni doğan ve ölen kişi o şehre bir iz bırakır böylece o sevdiğimiz, aidiyet kurduğumuz şehirde bambaşka bir atmosfer oluşur. O atmosfer içinde yaşamayı sürdürmek, aynı göğü paylaşmak Nazım'ın da dediği gibi bir direniştir.
Her geçtiğimiz sokağı değil, arkadaşlarımızla gülüp eğlendiğimiz, sahaflar arasında dolaşıp sonunda aradığımız kitabı bulduğumuz o sokağı sever, ezbere biliriz. Bu mutluluk ve sevgi hali o ezberlediğimiz sokakta yürürken arkamızdan birinin takip edip etmediğiyle ilgili endişe duymadan veya önümüze gencecik bir kızın kafatası düşmeden olur. Bu beraber yaşadığımız şehirde onların da izleri kalır. Yazımın başında bahsettiğim tatlı duygular yerini kin, nefret ve tiksintiye bırakır. O çok sevdiğimiz şehir, kaçıp gitmek istediğimiz şehre dönüşür. Fakat vazgeçeden taraf kendi halinde yaşadığı şehri belki gereksiz anılarla doldurup fazla sevgi besleyem bizler mi olmalıyız? Hiç sanmıyorum. Aynı göğün altında hep beraber bu şehre izler bırakıyoruz ve bu izlerin bazıları unutulmayacak, hatırlanacak umarım ki yenileri yaşanmayacak. Zira aynı göğün altında bir direniş, yaşamak.