Sensüalizm Nedir?
“İnsan, her şeyin ölçüsüdür.”
Sensüalizm (Duyumculuk), felsefi bir akımdır. Bu akıma göre, bilgi ve gerçeğin kökeni ancak duyusal deneyimler sonucunda açıklanabilmektedir. Yani bilgi ve gerçeğin temel kaynağı, insanın deneyimidir. Sensüalizm, insanın algılarına, duygularına, arzularına ve zevklere odaklanan bir akımdır.
Bu öğreti, zihnin bir tabula rasa yani boş bir levha olarak görülmesinin sonucunda ortaya çıkmıştır. Sensüalizm, bilgilerin doğuştan geldiğini ve aklın ürünü olduğunu savunan düşünceye karşıttır. Sensüalizme göre beyin, boş bir levhadır. Bilgi, deneyim sonucu oluşur. Sensüalizmin temelinde duyum yatar. Yani temelde maddeci bir öğretidir. Sensüalizm, nesnel bir gerçekliğe dayanmaktadır. Sensüalistlere göre duyumlar, dış dünyanın, nesnel gerçekliğin imgeleridir.
Condillac, sensüalist öğretinin en önemli isimleri arasında yer almaktadır. Condillac, bütün bilgilerin duyumlarla oluştuğunu taştan bir heykel tasarlayarak kanıtlamaya çalışmıştır. Protagaras’a göre de bilgimizin tek kaynağı duyumlardır. Duyumlarımızın dışında başka hiçbir şekilde bilgi edinilemez. Bunun içindir ki “ilk neden”i araştırmak boşunadır. John Locke ve David Hume gibi filozoflar da sensüalizm felsefesini benimsemiştir. Onlara göre her şeyin ölçüsü insandır. Bu felsefede, insanın deneyim ve duyumları önemlidir.
Ahlak felsefesi açısından sensüalizm, yaşamın anlam ve ereğini duyu hazlarında bulan öğretidir. Genel itibariyle sensüalizm, bütün bilgilerin yalnızca duyumlardan geldiğini, duyu algılarına dayandığını ileri süren öğretidir. Sensüalizm, felsefe tarihinde önemli bir yer tutup birçok filozof tarafından da tartışılan bir akım olmuştur. Bu filozoflar, insan bilgisinin temelini duyusal deneyimlere dayandırarak sensüalist bir yaklaşımı benimsemişlerdir.