Sevgi Soysal’ın Tante Rosa ve Tutkulu Perçem Adlı Eserlerinde Kadın Sorununun Karşılaştırmalı Olarak İncelemesi

Sevgi Soysal; yorgun, tükenmiş, bıkkın ve herkesin kendinden bir parça bulacağı kadınları kaleme almıştır.

Tutkulu Perçem, Tante Rosa’nın taslağını oluşturmuştur diyebiliriz. Bu öykülerdeki kadın karakterlerin özellikleri, Tante Rosa’da genişletilerek kullanılmıştır. Her iki eserde de kadınlar bir kimlik arayışındadır ve fark edilmeyi beklemektedir. Yorgun, tükenmiş ve bıkkındırlar. İki eserin kadınları da hayatları boyunca aradıklarını bulamamışlar ve kendilerini tanıyamamışlardır. Tutkulu Perçem’de isimlere yer verilmemiştir. Sadece kadın ve erkek vardır. Tante Rosa’da ise Rosa’dan başkasının ismine çok nadir rastlanmaktadır.

Eserlerdeki kadın ve kadına dair sorunlar çeşitli başlıklarla ayrılmaktadır.

Fark Edilme İsteği

“Tutkulu Perçem”de yolda yürüyen bir kadının fark edilme arzusu görülmektedir. Karşıdan karşıya geçer, üç kere “gösterge” diye bağırır. Yine de fark edilmez. Onca insanın içinde kimse onu fark etmemiştir. Fark edilmeyişinden dolayı da erkeklere öfkelidir. Onları siviller ve ceketliler olarak ikiye ayırmıştır. Kadının ayakları yere kızgınlıkla basmaktadır. Tante Rosa’da da aynı fark edilme arzusu görülmektedir. Bu istek en çok romanın “I love you” bölümünde göze çarpmaktadır. Rosa, onca kadın arasında fark edilebilmek ve arzulanmak ister. Fark edilmedikçe de erkeklere öfkelenir. Erkeklerin genelevde kazıklandıklarını gördükçe hıncı biraz olsun hafifler. Yaşlılığında eskiciden alınma, süslü gece kıyafetleri ile gezmesi, daha çok dikkat çekmek için bir papağan almak istemesi ve yaşlandığını kabullenememesi ondaki fark edilme arzusunun bir sonucudur. Bu kadınlar fark edilme ihtiyacıyla erkek çoğunluklu yerlere gitmektedir. Erkeklerin bakışlarına maruz kalmanın eserlerdeki kadınları tatmin ettiği görülmektedir.

Cesur ve Farklı Kadınlar

İki eserde de kadınlar cesurdur. “Tutkulu Perçem” öyküsündeki kadın, hiç tanımadığı erkeklerin arasına oturup onların sakallarını okşamaktadır. “On Bir Ayın Birisinde Gidelim Güzel Gidelim” adlı öyküdeki kadın kocalarından bunalıp bir parka gitmiş ve burada tanımadığı bir adamla öpüşmüştür. “Sen Ey Saçma Barışlar Getiren Yağmur Ne Verebilir?” öyküsündeki kadın erkeklerle dolu bir meyhaneye gidip herkesin aksine kahve içmiştir.

İki eserde de kadınlar cinsellikten çekinmemişlerdir. Toplumun eleştireceğini bile bile yaptıkları davranışlar vardır. Rosa’nın ilk kocasını terk etmesi bu davranışlardan biridir. Tutkulu Perçem’de bir kadın nereye gittiklerini bile sorma ihtiyacı hissetmeden bir erkekle yola çıkmıştır. Onun evine gitmekten de korkmamıştır. Görüldüğü gibi iki eserin kadınları da oldukça cesurdur ve toplumsal değerlere karşı çıkabilmektedir.

Kadın ve Toplum

İki kitapta da kadınlar cinselliği diledikleri gibi yaşamışlardır. Toplumsal eleştirileri göz ardı etme çabası görülmektedir. Kadınlar toplum kurallarına baş kaldırmışlardır fakat bu baş kaldırış kendilerini eleştirmelerinin önüne geçmemiştir. İki eserde de toplumsal eleştiri, ayıplama ve bunların kadınlar üzerindeki sonuçları net bir şekilde görülmektedir. Tante Rosa, Hans ile birlikte olduktan sonra hamile kalmış, “namusu kirlenmiş aile kızı olmamak” ve “zavallı bir piç kurusu doğurmamak” için Hans ile evlenmiştir. Yıllarca evli kalmış fakat bu evlilikte aradığı mutluluğu bulamamış, son çareyi çocuklarını da arkada bırakarak gitmekte bulmuştur. Bu hareketinden dolayı aforoz edilmiş, uzun süre dillerden düşmemiş ve ayıplanmıştır. Arkada kalan koca kahraman ilan edilmiş, Tante Rosa’nın da sefilce can vermesinin daha iyi olacağı söylenmiştir. Kadının mutsuz olduğu bir evlilikten uzaklaşması toplumca asla yapılmaması gereken bir şeydir.

Tutkulu Perçem’de ilk öyküden itibaren görmeye başlarız toplumsal normları. Otobüs durağında tanımadığı iki erkeğin sakalına dokunan kadın, orada bekleyenler tarafından ayıplanmıştır. Bunun üzerine insanlar bu kadın ile aynı durakta otobüs beklemek istememişler, karşı kaldırıma geçmişlerdir. Otobüs bile kadının olduğu durağa yanaşmamıştır. “On Bir Ayın Birisinde Gidelim Güzel Gidelim” adlı öyküde kadın dışarı çıkarak erkek ağaçların çevrelediği bir banka oturmuştur. “Erkek ağaçlar” ile ataerkil toplum kast edilmektedir. Kadın, yaşlı adamı öptüğünde erkek ağaçların olumsuz tavırları ile karşılaşmıştır.

Tante Rosa’da kadının çocuklarına en iyi şekilde bakması, kocasına her pazar kaz kızartması, elmalı pasta ve sıcak kahve hazırlayıp onunla sevişmesi toplumun kadına yüklediği sorumluluklardandır. Eserdeki “toplum bahar temizliği yapan kadınları sever” ifadesi de toplumun kadına bazı sorumluluklar yüklediğini göstermektedir. Tutkulu Perçem’de kadının bu sorumlulukları yerine yetirme çabasına karşılık hiçbir zaman takdir edilmediği, zaman zaman da aşağılandığı görülmektedir. “Düşmanlığı Olan Bu Sevinçte” öyküsü bahsedilen takdir edilmeme ve aşağılanma durumuna örnek niteliğindedir.

Toplumun eleştirisine maruz kalan kadınlar kendilerini suçlamaktan kaçınamamışlardır. Tutkulu Perçem öyküsündeki kadın, topluma uyum sağlayabilmek için perçemlerindeki tutkuları bir kenara atmıştır. “Ne Güzel Suçluyuz Biz Hepimiz” öyküsündeki kadın yaptığı, yediği, içtiği her şeyi yetersiz görmektedir. Diğer insanlar maddiyata esir olmuşken onun savaşı soyut olanladır. Yani kendisiyledir. Toplumda kabul görmemesi, kendisini yetersiz hissetmesinin sebeplerinden biri olmuştur. Tante Rosa tutkularından ve isteklerinden dolayı bir hayat kadınından daha adi olduğunu düşünmüştür. İki eserde de toplumdan dışlanan kadınlar giderek içine kapanmış ve kendilerini suçlamaya başlamışlardır.

Cinsellik

İki eserde de kadınlar cinsel kimliği hayvan olarak adlandırılmaktadır. Kadının cinsel birliktelikte teslim olduğu bu hayvandır, erkeğin kendisi değil. Erkeğin varlığının ilişkinin başında, ortasında ya da sonunda fark edildiği görülmüştür ve bu fark ediş hep bir iğrenme ile sonuçlanmıştır. Kadınlar cinsel birliktelik yaşarlar ancak bu birliktelikler onları iğrendirmektedir. Erkeğin onlara dokunması adeta mide bulandırıcı bir eylemdir. Fakat eserlerdeki kadınlar bir türlü hayır diyememiş, duruma karşı koyamamışlardır. Cinsellikte kadın edilgen bir durumdadır. Tante Rosa’da kadının ilk kocası ile toplumsal dayatmalardan ötürü, aldattığı kocası ile de istemeyerek birlikte olduğu görülmektedir. Tutkulu Perçem’de iğrenmenin en çok öne çıktığı öykü “Diyerekten Bizi Bir Yarın Kıyısına Bıraktılar Biziz Aşağılarda”dır. Kadın, kadınsılığa özgü bir özellikle çevreyi güzelleştirmiştir ancak adamı güzelleştirecek gücü yoktur. Adam üstüne gelmeye başlar. Kadın iğrenir fakat karşı koyacak gücü kendinde bulamaz. Aynı çaresizlik “Üç Portakalın Aşkı” öyküsünde de görülmektedir. Kadın iğrenmesine rağmen adama hayır diyememektedir.

Sevme – Sevilme İhtiyacı ve Özlem

İki eserde de kadınlar sevme ve sevilme ihtiyacı içindedir. Tante Rosa sevme ve sevilebilme umudu ile dört evlilik yapmıştır. Mutluluğa en çok yaklaştığı kişi “keman çalan güzel kocası”dır. Ancak onda bile Rosa’nın mutlu olmadığı anlaşılmaktadır. Zira kocasının ölümüne üzülmemiş, bu durumu yeni bir iş fırsatı olarak görmüştür. Keman çalan adamdan sonra evlendiği kocasını aldatmış, mutluluğu farklı kişilerde aramıştır. İlk kocası ise hem cinsel anlamda hem de evlilik anlamında tam bir yıkım olmuştur. Rosa ölene dek aradığı mutluluğu bulamamış, sevme ve sevilme ihtiyacını hiç giderememiştir.

Tutkulu Perçem’de neredeyse bütün öykülerde konuya özlem hakimdir. Öykülerdeki kadınlar hep birini özlemekte ve o birinin varlığını aramaktadır. Bu duygunun en çok hissedildiği öykü “Sen Ey Saçma Barışlar Getiren Yağmur Ne Verebilir?”dir. Kadın bir adamı çok sevmektedir ve onun varlığını her şey olarak görmektedir. “Bir ellerdi o bana, varken alabildiğine var, yokken alabildiğine yok eller, gözlerdi.” (46) diyerek adamın onun için ne anlama geldiğini ifade etmiştir.

Tante Rosa’da sevgi ihtiyacı görülmesine rağmen Rosa’nın birini sevdiğine dair bir ifadeye rastlanmamaktadır. Oysa Tutkulu Perçem’de sürekli sevilen ve özlenen birinden bahsedilmektedir. “Kalabalıklarda”, “Ne Güzel Suçluyuz Hepimiz Biz” ve “Sen Ey Saçma Barışlar Getiren Yağmur Ne Verebilir?” adlı öykülerde bahsedilen özlem açık bir şekilde görülmektedir.

Baba Figürü

İki eserde de babanın yokluğu ve kadındaki baba figürü eksikliği fark edilmektedir. Tante Rosa babasını on bir yaşındayken kaybetmiştir ve ona bu sevgiyi verecek kimse olmamıştır. Hayatı boyunca bir erkekte sevgi aramasının sebebi, çocukluktan itibaren başlayan baba figürü eksikliği olabilir. Tutkulu Perçem’de çocukluğa dair iki öykü vardır. Öykülerden birinde küçük bir kız, ne olursa olsun babasını seveceğini söylemektedir. Babasına küçük fındık gözleriyle bakmaktadır. Fakat tam sevgisini söyleyeceği anda biri gözlerindeki fındığı yer. Babasından beklediği sevgiyi bulamaz. Diğer öyküde ise anne ve babasının arasındaki gerilimi gören bir çocuk vardır ve çocuğun erkeği fark edişi baba ile olmuştur. Bu fark edişten itibaren erkekten iğrenme kadının peşini bırakmamıştır. İki eserde de Oedipus Kompleksi görülmektedir.

Sonuç

Tante Rosa ve Tutkulu Perçem birçok yönden birbirlerine benzemektedir. Eksiklik, yorgunluk, tükenmişlik ve kendini tanımama bütün kadınlarda ortaktır. Hepsi de sevgi açlığı çekmektedir. Toplumsal normlar kadınları olumsuz etkilemiş fakat istediklerini yapmalarına da engel olamamıştır. İki eserde de erkeklere öfke, çaresizlik, cinselliğe soğukluk, cinselliği hayvanlaştırma ve Oedipus Kompleksi vardır. Tante Rosa’da Tutkulu Perçem’de olmayan bazı özellikler de mevcuttur. Tante Rosa kendini bir prenses olarak görmektedir ve bir prensin gelip kendisini kurtarmasını beklemektedir. Erkeklerden iğrenme onda ileriki yaşlarda başlamıştır. Tante Rosa hep aşk romanlarına özenerek büyümüş ve öyle bir hayat yaşamayı hayal etmiştir. Tutkulu Perçem’de olmayan hayalcilik Tante Rosa’da kendini göstermektedir. Tutkulu Perçem, sevginin ve özlemin Tante Rosa’ya göre daha çok hissedildiği bir eser olmuştur. Bu eserde hayalcilik pek görülmez. Sevilmenin yanında yalnız kalma isteği de vardır. Kişi insanlardan doğaya kaçmaktadır. Bunun sebebi topluma uyum sağlayamamasında aranabilir. Tutkulu Perçem’in lirikliğinin aksine Tante Rosa’da üsluba alay hakimdir. Bu tür ufak farkların dışında iki eser büyük oranda birbirlerine benzemektedir. Tutkulu Perçem, Tante Rosa’nın bir prototipidir desek yanlış olmasa gerek.

Kaynakça

Gelir, Y . (2019). SEVGİ SOYSAL’IN ÖYKÜLERİNDE BİREYLİK SORUNLARI . Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (44) , 63-86 . 

Oruç, O . (2020). Tante Rosa: İsyandan varoluşa bir kadının hikâyesi . RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi , RumeliDE.Ö8 (Kasım) II. Uluslararası Akademik Filoloji Çalışmaları Kongresi , 183-190

Soysal, Sevgi. (2018). Tutkulu Perçem. İstanbul: İletişim Yayınları

Soysal, Sevgi. (2021). Tante Rosa. İstanbul: İletişim Yayınları