Sınırları Kaldırmak: Okulsuz Toplum

Eğitim sadece okulla mı sınırlı mıdır?

Eğitim, hayatımızın önemli ve büyük bir bölümünü kapsayan bir süreçtir. Çocuklar, 5 yaşını doldurduktan sonra okul hayatına başlayarak yıllar sürecek olan okul hayatlarına adım atmış olurlar. Kreş, anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, yüksek lisans, doktora gibi uzayıp giden eğitim hayatı yaşamlarına dahil olur. Okul ile eğitimi hep bir arada düşünmüş, görmüş, duymuş olsak da eğitim sadece okullarda verilebilecek bir şey değildir.

20.yy’ın önemli düşünürlerinden biri olan Ivan Illıch Okulsuz Toplum adlı eserinde tam da bu konu üzerinde durmuştur. Okullu toplumlara karşı okulsuz toplumu savunmuş ve bunun gerekçelerini sunmuştur. Toplumun okullaştırılmasının aslında bireylerin özgürlüklerini kısıtladığını savunmuştur.

Okul kavramını şöyle bir düşündüğümüzde aklımıza hemen gelecek şeyler arasında müfredat, devam zorunluluğu, kalıplaşmış bilgiler, kurallar, düzen kavramları yer almaktadır. Okul, küçük yaşlardan itibaren hayatlarımıza dahil ettiğimiz belli müfredat dahilinde istenilen şeyleri öğrendiğimiz, kuralları olan, disiplin içeren bir kurumdur. Ivan ıllıch okulun bu katı yapısının bireylerin hayal gücünü sınırlandırdığını, özgürlüklerini kısıtladığını savunur.

Bunların dışında eğitimin toplumun her kesimi için eşit olmadığını söyleyerek maddi koşullara da vurgu yapmaktadır. Örneğin zengin aileye sahip olan çocuklar daha iyi eğitim veren okullara erişebilirken orta halli aileye sahip insanlar, maddi durumu yetersiz olanlar ise daha düşük kalitede eğitim görmektedir. Ivan Illıch Zengin aile çocuğu ile maddi durumu yeterli olmayan bir çocuğun aynı okula gitse dahi yine de eğitimin eşit olmayacağını dile getirir. Bu durumu çocukların doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı ortamları dile getirerek açıklar.

Örneğin bu çocukların yedikleri yemeklerden, okuduğu kitaplardan, giydiği kıyafetlere kadar birçok şey birbirinden farklıdır. Burada toplumsal eşitsizliğe vurgu yaparak okullaşmanın toplumsal eşitliği engellediğini dile getirmiştir. Ayrıca bireyler standart bilgileri ezberlemenin haricinde diploma, sertifika peşinde koşarak bağımlı hale gelirken eğitim ticari bir araca dönüşmüştür.

Düşünürün toplumun okullaştırılmasına karşı çıkması eğitime de karşı çıktığı anlamına gelmemektedir. Bunun için öğrenme ağları önermiştir. Bu ağlar insanların özgürlüğüne ve hayal gücüne olanak sağlayan mentorluk ve birebir öğrenme gibi avantajlar sağlayan ağlardır. Böylece eğitimin daha esnek ve açık olacağını, toplumun her seviyesine uygun eğitimin verileceğini savunmuştur. Örneğin bireyin resim yapmaya ilgisi varsa bu ilgisine yönelik bir öğrenim ağına gitmelidir.

Sonuç olarak eğitim, sadece okul kurumu ile kısıtlandığında ortaya pek de iyi sonuçlar çıkmamaktadır. Eğitim sadece okullarla sınırlı kalmamalı bunun yerine bireyler ilgisine, isteğine göre eğitim alarak istediklerine ulaşabilmelidir.


Kaynakça:

Günay, C. A. (2019). OKULSUZ TOPLUM. Akademik MATBUAT, 3(2), 93-101.