Sizin dijital hastalığınız hangisi?
Hayali Titreşim Sendromu, Nomofobi, Photolurking, Ego Sörfü, Selfitis... Sizin dijital hastalığınız hangisi?
Teknolojide yaşanan gelişmeler, hayatımızın her alanında kendine bir yer bulmaya devam ediyor. Öyle ki, yemek yeme alışkanlıklarmızdan tutun, aile içi ilişkilerimize, iş ilişkilerimize, sosyal yaşantımıza kadar herşey değişmiş durumda. Yaşam pratiklerimiz günden güne değişirken sağlığımız da bundan nasibini aldı.
Dünya dijitalleştikçe, birçok yeni hastalık da ortaya çıktı. Gelin şimdi bu hastalıklardan bazılarına göz atalım.
- Phantom Vibration Syndrome yani Hayali Titreşim Sendromu
Aslında ismini görünce az çok tahmin etmişsinizdir. Bu dijital hastalığımızda telefonumuz çalmıyor veya bildirim gelmiyor fakat öyle hissediyoruz. Danile J. Kruger ve Jaikob M. Djerf tarafından 94 kadın ve 74 erkek üniversite öğrencileriyle yapılan "High Ringxiety: Attachment Anxiety Predicts Experiences of Phantom Cell Phone Ringing" adlı çalışma, hayali titreşim sendromunun psikolojik kaynaklı olduğunu ve bireylerin beklenti halinde olmaları sonucu beyinlerinin yanlış sinyal vererek hayali titreşimler duyduğunu söylüyor. Ayrıca güven problemi yaşayan kişilerin bu sendroma yakalanma ihtimallerinin daha yüksek olduğunun altını çiziyor.
2. No Mobile Phobia kısaca Nomofobi
Nomofobi, en sık rastlanan dijital hastalıklardan birisi. Bu hastalıkta bireyler telefondan bir şekilde uzak kalmaktan aşırı şekilde korkuyor. Bu hastalığın en belirgin özellikleri ise, kişilerin telefondan uzak kalmaktan aşırı korku duyması, herhangi bir sebepten dolayı telefondan uzaklaşınca boşluk hissetmesi, telefonunun şarjının bitmesi durumunda çaresiz hissetmesi ve fiziksel olarak telefondan uzak kalınca baş dönmesi, mide krampı, nefes almada zorluk gibi birtakım belirtiler görülmesidir. Uzmanlara göre nomofobinin sebeplerinden biri, bir tür bağımlılık olmasıdır. Sigara, alkol bağımlılığı gibi günümüzde de cep telefonlarına bağımlılık müthiş derecede artış göstermektedir. Cep telefonu bağımlılığının altında yatan sebepler ise, günümüzdeki sosyal ilişkilerin bozulması, yalnızlaşma gibi etkenlerdir.
3. Photolurking
Bu hastalığımızda özellikle İnstagram, Facebook kullanıcılarının ve stalkerların ilgisini çekebilir. Çünkü photolurking, sosyal ağlarda başka kullanıcıların fotoğraflarına uzun süre ve sık sık bakma hastalığıdır. Özellikle İnstagram'ın Reels ve Keşfet özellikleri photolurking için en iyi örneklerdir. Bir şey bakmak için sosyal medyaya girersiniz ve keşfete ya da reels'e tıkladığınızda süreklii bir akış halinde olan fotoğraf ve videolar sizi içine çeker, bir bakmışsınız saatler geçmiş. İşte tam olarak bu photolurking'dir. Eğer sizde bu döngü içinde kayboluyorsanız photolurking hastalığına yakalanmış olabilirsiniz.
4. Egosurfing yani Ego Sörfü
Bence ego sörfünü hepimiz hayatımızda en az bir kez yapmışızdır. İlk kez Sean Carton tarafından 1995 yılında kullanılan ego sörfü terimi, kişinin arama motorlarında kendi adını aratması demek. En çok kullanılan arama motoru ise tabiki Google, hatta kişinin kendisini Google'da aratmasına Googling deniliyor. Google'dan sonra ise en çok kendimizi arattığımız arama motorları Yahoo ve Microsoft Bing. Çevrimiçi narsizim olarak da adlandırılan ego sörfü, araştırmalara göre çeşitli sebeplerden yapılabiliyor. Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle daha sık karşılaştığımız ego sörfü kişinin bilgi ve birikimlerini çevrimiçi olarak yayınlama ihtiyacı ya da kişisel itibarını koruma amacıyla yapılabilmektedir. Son zamanlarda ise sosyal medya uygulamalarında ünlülerin sahte hesaplar açarak kendi gönderilerine olumlu yorumlar yapması ego sörfünün nerelere geldiğini gösteriyor.
5. Var mı yok mu belli değil, tartışmalı konu Selfitis
2014 yılında James Vincet, Amerikan Psikoloji Derneği'nin selfitis'i ruhsal bir bozukluk olarak tanımladığını ve bunu bozukluğu borderline, akut ve kronik olmak üzere 3'e ayırdığını söylediği bir yazı yazdı.
Vincent'in haberine göre, APA, borderline selfitisi; bireylerin bir günde en az üç kez selfie çektiğini ama bunu sosyal medya hesaplarında yayınlamadığını,
Akut selfitisi; bireylerin bir gün içinde üç kez selfie çektiğini ve bunu sosyal medya hesaplarından paylaştığını,
Kronik selfitisi ise; bireylerin bir gün içinde en az 6 kez selfie çektiklerini ve bunları sosyal medyada yayınladıklarını söylemekteydi.
Fakat Amerikan Psikoloji Derneği'nin resmi web sitesinde böyle bir açıklama yok. Aslında sonradan anlaşılıyor ki Vincent'in haberi asparagasmış. Fakat olaylar başka bir hal alıyor. Wikipedia, selfitis başlığı açıyor. Tanım Oxford sözlüğüne giriyor. Birçok haber kuruluşu, web sitesi böyle bir dijital hastalık olduğuna dair yayınlar yapıyor.
Ne dersiniz sizce selfitis diye birşey var mı yok mu?