S*kt*r Et Kitabını Hayatımıza Uyarlamak

Boş boş oturup daha fazla çay içmemiz gerekiyor. Nasıl?

Stres seviyemizin yükseldiği, kişisel amaçlarımıza ulaşma yolunda önümüze çıkan engellerin arttığı, siyasi ve küresel birçok sorunu gündemimize sorgulamadan aldığımız tam da modern çağın bunalımı denilebilecek bir bataklığın kurbanıyız hepimiz. Son günlerde bu bataklığa düşmüş biri olarak debelendikçe daha çok battığımı ve nefes almakta güçlük çektiğimi fark ettim. Tam da bugünlerde sanki sesimi duymuş gibi bir kitap imdadıma yetişti ve kazandığım perspektifle hayata bakmaya başlayınca daha iç açıcı manzaraları olabiliyor hayatın zihnimde. John Parkin'den Hayatı Akışına Bırak kitabı sayesinde bataklıkta nasıl davranmalıyız, kontrol odağı neden önemlidir, akışına bırakma sanatı nedir, boş boş oturma ve çay içme aktivitelerini neden arttırmalıyız gibi sorulara birinci seviyeden üçüncü seviyeye kadar derecelendirerek cevaplar veren bir kitap bu. Size kitabın tanıtımı şeklinde olabilecek bu yazıya bazı sorularla başlamak istiyorum. Umuyorum ki bu sorulardan sonra hayatı akışına bırakma konusunda söz sahibi olabilecek kıvama geleceğiz. O halde başlayalım.

1)Kontrol Odağı nedir ve neden önemlidir?

2)Hayatı Akışa Bırakma Sanatı'nın özü nedir?

3)Boş boş oturmak ve daha fazla çay içmenin olağanüstü yararları nelerdir?

4)S*kt*r Etme Sanatı'ndaki seviyeler neyi ifade eder?

1) Kontrol Odağı nedir ve neden önemlidir?

Kontrol Odağı zihinsel süreçlerimizle ilgili bir kavramdır. Olaylar ve durumlar karşısında etkimiz ve yetkinliğimizin olup olmadığını karakterize eden bu kavramın iki kategoriye ayrıldığını görebiliriz. Bu İçsel ve Dışsal Odak diye ayrılabilir. Bizler farklı bilişsel yapılara sahip insanlar olarak bunlardan birini kullanmaya daha çok yatkınızdır çoğu zaman. Örneğin yaşanan olumsuz bir olay veya durum karşısında hep vicdan azabı çekmek zorundaymış gibi bazı insanlar sürekli 'Hepsi benim yüzümden ... yapsaydım böyle olmazdı' gibi sözlerle kendilerine dert yanarlar. İşte böyle her türlü olayı değiştirme, yönünü farklılaştırma yetkisine sahip olduğunu düşünen insanlar daha çok içsel odaklıdır ve diğer bir deyişle büyük bir Denetim Yanılgısı'nın pençesindedirler. Bunun aksine yaşanan olaylardan kendine hiç pay biçmeyen, hiçbir sorumluluğun altına girmeyip yaşadığı başarısızlık ya da hayal kırıklığı gibi durumları dışsal nedenlere bağlayıp kendi kendini avutanlar için Dışsal Odaklı sıfatını kullanmak yerinde olabilir. Amaçlanan şey daha doğrusu bizi hayatta daha huzurlu kılacak olan şey elimizde olan şeylere yani kontrol edebildiklerimize odaklanıp kontrolümüz dışındakilere müdahaleyi kesmektir. Bu bizim yapılabilir şeyler üzerindeki yetkinliğimizi arttırır ve bizi güçlü hissettirir. Aynı zamanda bizi boğan ve denetimiz dışındaki olaylar karşısında esneklik kazandırdığımız odağın olumlu bir çıktısı olarak zihnimiz nefes alıp dinlenme fırsatı bulur ve bu günümüz için eşsiz denilebilecek, bir hayal gibi bize uzaktan el sallayan 'huzurlu olmak' deneyimiyle yakından ilişkilidir.

2) Hayatı Akışına Bırakma Sanatı'nın özü nedir?

Aslında kitaptaki başlıkların isimlendirilme şekli bizim günlük hayattaki bakış açımızı şeffafa yakın bir şekilde yansıtır. Örneğin matematik sınavını geçtiğimde huzurlu olacağım,evim olduğunda huzurlu olacağım. Yani tanımlandığı zaman kipinden de anlaşılacağı üzere huzuru gelecekteki aramamız hamlelerimizdeki bozukluğu açıkça ifade eder. Huzurlu olmak şimdinin deneyimleriyle daha yakın akrabadır,çünkü tam da içinde bulunulan şu an için kafada pek soru işareti veya koşul cümlesi meşgul etmez zihnimizi. Durum böyle olunca geçmişe kafa yormak veya gelecek için fazla endişelenmek bizi bu mükemmel deneyimden uzak tutar. Hayatı akışına bırakma noktasında anın keyfini çıkarmayı tercih değil; yaşam biçimi haline getiren kişiler zihinsel olarak daha sağlıklıdırlar, çünkü olumsuz durumlardan ayrışıp daha güzel sahnelere düşüncelerini çekme esnekliğine sahiptirler. Örneğin 'Matematik sınavı yaklaşıyor, ne yapmam gerek? Bunun için fazla endişeliyim ve kafamda belirsizlikler var' diyen birine karşılık 'Matematik sınavı benim için önemli, iyi bir sonuç elde etmek için çalışmam gerek, bunun farkındayım. Ancak iyi bir sonuç alamazsam da benim bununla pek bir kavgam olmaz. Bununla yakından ilişkili duyguları o zaman hissetmek istiyorum, çünkü şu anda matematik sınavında değilim' diyebilen kişi hayatta pek çok konudan müthiş bir psikolojik taktikle birçok kişinin önüne geçer. İşte Hayatı Akışına Bırakma Sanatı'nın özü tam da burada yatar.

3) Boş boş oturmak ve daha fazla çay içmenin olağanüstü yararları nelerdir?

Hayatta stresi ve kaygıyı üstesinden gelinmesi gereken bozukluklar olarak görüp bir kapana kısmamız çürüğün başladığı yeri ifade eder. Yani mutsuz olduğunuzda mutlu hissetme zorunluluğu, stresli olduğumuzda rahatlamak mecburiyetinde olmamız bizi hep tetiğin başına koyar ve boş boş oturmanın keyfine varmaktan alıkoyar bizi bu durum. Halbuki heybeye olumsuz deneyimler almadığımız müddetçe ruhsal olarak olgunlaşmak ve zihinsel olarak esneklik kazanmak zordur. Kalbimizde ya da anılarımızda acıların kalmasına izin vermek, onları sürekli ittirmemek çoğu yönden daha işlevsel kılar bizi. Çünkü insan doğasının ayrılmaz bir parçası olarak sorunlarımızın olmasını sorun etmek bizim sürekli olarak kollarımızın sıvalı olması ve tedirgin olmamızla eş değerdir. Bunun yerine boş boş oturmak ve düşünmediğimiz zamanlarda zihinlerimizdeki boşlukların büyümesine izin vermek, böylece ruhumuza ve beynimize yatışabileceği çay molalarını ikram etmek başlıca görevimiz olmalıdır.

4)S*kt*r Etme Sanatı'ndaki seviyeler neyi ifade eder?

Bir sorun olduğunda sorunun kaynağına bakış şeklimiz, buna eşlik eden duygusal durumumuz hakkındaki tanımlamalarımız ve yola devam etme şeklimiz bu doğrultuda olduğumuz seviye hakkında önemli ipuçları verir. Örneğin sınıf arkadaşları tarafından dışlanan bir kızın her bir seviyede olayı veya durumu yorumlama şekline göz atalım.

1.Seviye:

'Sınıf arkadaşlarım beni ötekileştiriyor, kendimi çok değersiz hissediyorum. Bu bana çok rahatsızlık veriyor.'

2.Seviye:

'Sınıf arkadaşlarım beni dışlıyor, bu beni çok kötü etkiliyor.Bu duygulardan kurtulmanın bir yolunu bulmam gerekir.'

3.Seviye:

'Sınıfta bazen iyi bazen de bu şekilde kötü deneyimleri yaşıyorum. Mutlu olduğumda anın keyfine varmak tek hedefim oluyor, böyle bir duruma kafa yormak beni daha çok huzursuz eder. Buna müdahale etmeyeceğim, çünkü benim bu her iki tarafla bir sorunum yok. Bana kıymetli hissettirecek olan şeyin insanlar olması gerçekçi bir bakış açsısı olmaz, ben kendimi her şeyimle kabul etmekten vazgeçmeyecek olan kişiyim.'

Umarım bizim için daha sağlıklı olan üçüncü seviyenin hayatımıza entegrasyonunu sağlar ve huzuru sonrada değil; şu anda aramamız gerektiğini özümser ve o şekilde hayata bakarız.

Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Bununla ilgili daha detaylı bilgi için John Parkin'in S*kt*r Et ya da Hayatı Akışına Bırak kitabını alabilirsiniz.