Smile

Çünkü zihnin çok davetkâr

Filmde ana karakter Dr. Rose Cotter, acilde çalışan bir psikiyatristtir. Bir gün, acile getirilen bir hastanın korkunç bir şekilde gözleri önünde intihar etmesi üzerine, bir laneti devralır. Korkunç intiharların birbirleriyle olan bağlantısını fark eden Rose, geçmişe ait travmalarıyla yüzleşecek ve içine girdiği doğaüstü döngüden kurtulmaya çalışacaktır.

Not: İzlemeyenler için spoiler içermektedir.

Filmde bolca ani korkutma ve klişe denebilecek korku öğeleri görüyoruz; ancak bizi etkileyen şey, bunların basit ve ucuz bir şekilde konulmamış olması. Özellikle korku filmine konu olarak gülümseme temasının seçilmiş olması, beynimize doğrudan bir saldırıdır. Gülümsemekten beklentimiz her daim olumlu yönde olduğu için beyin, tam tersi bir korku görseli ile karşılaşınca tehlike durumuna geçmektedir.

Kamera açıları, seçilen renk teması, sesler ve sessizlik ile kendini klişe korku filmlerinden farklı bir noktaya taşıyor. Sosie Bacon’un oyunculuğu ise çok gerçekçi ve insanı içine çekiyor.

Filmin başlangıcındaki intiharda, Rose araba ile giderken kamera açısı ters açıdan çekiliyor. Bu, Rose’un dünyasının tersine döneceğini gösteriyor. Film ilerledikçe bu açıların zaman zaman tekrar gösterildiğini ve ilerleyen sahnelerde bilinmeyen varlığın kişinin zihniyle oynadığını daha iyi anlıyoruz. Bu bilgiyle açıların anlamı derinleşiyor; tepetaklak görseller aslında kişinin zihninin de altını üstüne getirdiğini, karmaşa, dengesizlik ve zihnin saldırıya uğradığını vurguluyor.

Filmde özellikle araba içinde geçen sahnelerde küçük ayrıntılar çok güzel işlenmiş. Rose, insanlarda gülümseme görmeye başladığından beri araba ile giderken film müziği yüksek oluyor. Ancak dışarıdan birisi Rose ile konuşmak için arabanın camına geldiğinde müzik aniden kesiliyor. Arabanın içi sanki bir kalkan görevi görüyor ve zihni onu ele geçirirken dış dünya ile bağlantısını kesiyor. Arabaya binerken bile dış sesler arabanın içine boğuk bir şekilde ulaşıyor; yani arabaya bindiği an dış dünya ile olan bağları da kopmuş oluyor. Kendi zihni ile baş başa olduğu bu araba anlarında aslında anlatılmak istenen, kötü varlığın onu ele geçirdiği ve zihnini bozmaya başladığıdır.

Bir varlığın konuşması durumu, daha gerçekçi, tehlikeli ve bilinmez hale getiriyor. Beynimiz bilinmezlikten korkar ve filmde ne kadar ruh, yaratık ya da lanetler görmeye alışsak da, en derinden bilir ki asıl zarar insandan gelmektedir. Bu nedenle, bu da filmi beynimiz için daha korkutucu yapıyor.


Filmde o kadar çok zihin oyunu var ki izleyenler bile hangisinin gerçek, hangisinin sahte olduğunu anlamakta zorlanıyor. Bazı ince noktalarda ise şüphe duyabiliyoruz. Örneğin, bir sahnede Rose elini kanattığı için suya tutuyor. Ardından terapisti kapıda beliriyor ve içeri giriyor. Bu arada, Rose’un elini bandajla sardığını görüyoruz. Ancak sahneler ilerledikçe, elindeki bandajın gitmiş olduğunu ve telefonun çaldığını görüyoruz. Telefonda ise terapistinin sesini duyuyoruz ve karşısındaki kişinin gerçek olmadığını anlıyoruz

Bandaj aslında unutulmuş bir hata değil, tam tersine akıllıca konulmuş bir anlatımdır. Elini yıkadığı sırada kapısına gelen varlık yüzünden Rose’un aslında bandaj yapmaya zamanı olmamıştı. Ancak zihnine giren varlık onu bu şekilde kandırdı. Oyununu sonlandırırken yavaşça etkisini çekerken bizlere şüphe etmemiz için bir ipucu verdi.

Özellikle bir insanın ruhsal çöküşünü yüzüne çok iyi yansıtacak bir makyaj ile bu duyguyu daha iyi hissettiren ve aynı zamanda Rose’un hareketlerindeki değişimlerle film, izleyicileri içine çekmeye devam ediyor.

Doğum günü sahnesinde, Rose’un kedisinin kayıp olduğunu biliyoruz ve bazıları kedinin o hediye kutusundan çıkacağını da hissedebiliyor. Ancak, ortamdaki atmosferin çok iyi yansıtılmasından ve görsellikten dolayı bu bilindik sahneyi beklememize rağmen bizi korkutmayı başarıyor.

Rose’un kedisi için ağlaması ve gülümseyen yüz gördüğünde attığı çığlıklar bizi gererken, cam masaya düşmesi ve kriz geçirmesi ise korkutuyor ve bir insanın çöküşünü gözler önüne seriyor. Özellikle oyuncunun çok iyi performansı ile her bağırış ve ağlayış büyük etki yaratıyor.

Filmin son sahneleri dışında oldukça başarılı bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Son sahnelerde yaratığı görmek, korkuyu azalttı ve varlığın görsel efektinin kalitesiz olması da hayal kırıklığı yarattı.