Sonder
Tek bir an, sonsuz sayıda gerçeklik.
Yoğun bir İstanbul sabahı, aylardan mayıs; vagon perondan ayrılmaya yakın kendini içeri atmayı başarıyor. Vagonda şimdi onlarca kişiyle bir arada ve belki de beraber geçirecekleri ilk ve son an. Durağına vardığında bir daha hiçbiriyle rast gelmeyebilir ama hikayeleri kısa bir anlığına da olsa kesişti. Kiminin yüzünde durgun bir ifade, kimininkinde telaşlı... Bugün bu vagona varana dek hepsi kendi gerçekliğinde aynı güne gözlerini açtı, zihinlerinde bambaşka düşüncelerle yola koyuldu.
Bir aralık akşamı yağmur hafifçe çiselerken tenha bir sokakta yürüyor, birden yanından geçtiği binaların pencerelerine gözü takılıyor; kiminin ışığı açık, kiminin kapalı. Kim bu insanlar? Belki de bu sokaktan ilk ve son geçişi, belki de bir daha o pencerelerin ardındaki insanları görmeyecek. Günleri bitmiş, akşam olmuş, acaba onlar bugünü nasıl geçirdi, neler yaşadı?
Sıcak bir temmuz sabahı, kaldırımda yürürken burnuna yasemin kokuları geliyor, kulaklığından en sevdiği çalma listesi ona eşlik ediyor. Çok geçmeden yürüyüş yoluna vardığında kendi gibi sabah sporunu yapmaya gelmiş tek tük birkaç kişi gözüne çarpıyor. Acaba onlar bugün hangi kokuları aldı, hangi hisleri tattı, hangi kaygılarla boğuştu, hangi şarkıya eşlik etti?
Vagonda, sokakta veya pencelerinin ardından rastlaştığımız bunca insanın hikayesi hakkında siz de hiç düşündünüz mü? İlk bakışta belki öyle görünmese de aslında hepsinin kendi gerçekliğine özel kompleks düşünceleri, fikirleri, görüşleri vardı. İşte buna sonder adı veriliyor. Sonder, Almanca bir ön ektir. Bu hayatta sizin figüran olarak gördüğünüz kişilerin de kendi hayatlarının baş rolü olduğunu size hatırlatan anlar için kullanılır. Sonder'e göre kimsenin hayatı bir diğerine kıyasla daha sığ, daha boş, daha önemsiz değildir. Hayatta herkes kendi hikayesini yazar, baş rölünü de kendi oynar.
Sonder, hayatı sadece kendi perspektifimizden deneyimlemekten ziyade diğer insanlarla kesişen noktalarda onların derinliklerini, sonsuz varlıklarını bize hissettirmeye yardımcı olur. Tek bir vagonda bile yüzlerce farklı duygu, düşünce ve hikaye bir arada var olabilir. Bu gizli hikayeler görünmezdir ama aynı zamanda görülmeye de muhtaçtır. Her karşılaşma, iki saklı hikayenin kısa bir kesişme anıdır ve özeldir. Sonder kavramının farkına vardığımızda herkese daha empatik ve anlayışlı yaklaşmaya başlarız, dünyanın kendi etrafımızda dönmediğini, varlığımızı diğer insanlarla birlikte deneyimlediğimizi öğreniriz. Unutmayın ki onlar olmasa sizin hikayeniz, siz olmasanız da onların hikayesi eksik kalacaktı.