Sosyal Pil
Ve bazen birden herşey yabancı gelir.
Her şey çok güzel giderken birden olduğun ortamdan anlık olarak yabancılaştığın oldu mu hiç? Her şeyi tersten anladığın, anlık samimiyetsiz hissettiğin anlar, ''Benim burada ne işim var, ne yapıyorum ben burada dediğimiz o anlardan bahsediyorum. Benim bunu çok yaşıyorum. Bazen istemediğimiz şeylere katlanmak zorunda kalırız. O an size o kadar sıkıntı etmese de sonrasında bir yerde kopar ve aslında bütün her şeye sirayet eder o istemsizlik. Başta senin için sorun olmadığını düşünsen de yavaş yavaş seni bitirir aslında. Ve sonunda hiç alakası olmayan şeyleri bile istememeye başlarsın.
Nasıl her şeyin bir sınırı varsa, bizim sosyal pilimizin de bir zamanı var aslında. Ve tıpkı telefonu şarj ettiğimiz gibi kendimizi de şarj etmeliyiz bir noktada. Başta da dediğimi gibi zorunda kaldıklarımız bizi tüketir ve o saatten sonra da her şeyi saçma gelir ve daha öfkeli ve yargılayıcı bir hale gelirsin. Her şeyi sorgulamaya başlar ve memnuniyetsizlikle bakarsın hayatına. İşte tam da böyle bir anda akıntıya karşı ilerlemeye çalışmak yerine bir süre kendi akışına bırakmalısın kendini. Her şeyden ve herkesten uzakta nefes almalısın bir süre. Sana ne iyi geliyorsa onu yapmalısın. Belki bir müzik ya da bir film veya tek başına dolaşmak... Kendinle geçireceğin birkaç saat seni yeniden kaldıracak o düştüğün yerden. Kendimden örnek verecek olursam, bundan birkaç sene evvel hiç istemediğim bir şehirde okumanın zorluğunu çekiyordum. Adeta nefessiz kalıyordum bir süre sonra. Etrafımdan uzaklaştığımı hissetsem de asıl uzaklaştığım kendimdi aslında. Kendimden ve yaptıklarımdan da uzaklaştıkça daha tahammülsüz ve keskin hale geliyordum. İşte tam da böyle anlarda bir nefese oldukça ihtiyacım oluyordu. O zaman da saatlerce gezip dolanıyordum kendi kendime.
Bu hayatta her şeye zaman ayırır da insan, bir kendine ayırmaz ya işte bunu yapmak bir insanın kendine yaptığı kötülüktür aslında. Her ne kadar gözükmese de ruhun da bir gücü var. Bunu zorlamak kendini yıpratmana o da öfkeli ve tahammülsüz birine dönüştürür. Yaptığın o fedakarlıklar da tıpkı bıçağı bilemek gibi keskinleştirir. Hayatın bizi sürüklediği karmaşa içinde bazen durup derin bir nefes almayı unuturuz. Ama unutmayalım ki, kendimize ayırdığımız o küçük anlar bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. Ruhumuzu beslemek, içimizdeki huzuru bulmak için bir köprü gibidir. Kendimizi şarj etmek demek, yalnızca yeniden başlamanın değil, aynı zamanda daha güçlü bir şekilde devam edebilmenin anahtarıdır. Hayatın temposu bizi ne kadar yorarsa yorsun, bir adım geri çekilip kendimize dönmekten korkmamalıyız. Çünkü en güzel yolculuk, kendimize yaptığımız yolculuktur. Ne olursa olsun, her şeyden önce kendini unutmamalısın. Çünkü her şeye rağmen, sen varsın.