Sosyolojik Tahayyül

"onların ihtiyacı olan zihinsel bir vasıftır. Sosyolojik tahayyül gücünden beklemeleri gerekenin işte bu olduğunu ileri süreceğim"

Tahayyül kelime anlamı olarak imgelemek demektir. Daha önce tanıklık edilen bir şeyi ya da yaşanan bir olayı zihinde tekrar canlandırmak olarak da tanımlanır. 

Sosyolojik tahayyül ise , C. Wright Mills'in geliştirdiği bir kavramdır ve bireylerin yaşadığı sorunları daha geniş toplumsal bağlamda anlamalarını sağlar. Bu kavram, kişisel deneyimlerin ve toplumsal yapıların nasıl etkileşimde bulunduğunu keşfeder. Mills, bireylerin kendi hayatlarını anlamak için sosyal yapılarla ilişkilerini, tarihsel ve kültürel koşulları dikkate almaları gerektiğini vurgular. Böylece, bireyler kişisel meselelerini toplumsal dinamiklerle ilişkilendirebilir ve daha derin bir anlayış geliştirebilirler.  

Sosyolojik Tahayyül Neyi Vaat Eder ?  

Mills, toplumda meydana gelen kişiler üstü değişimlerin, insanların özel yaşamlarını olumsuz etkilediğine vurgu yaparak ilk bölüme giriş yapar. 

Bir toplum değiştiği zaman; meslek grupları, cinsiyete dayalı roller, statü ve ekonomi de değişir. Bu yüzden toplum ve bireyin ayrı ele alınması mümkün değildir. Tarihin, bireyleri ve toplumu koşullandırdığına gönderme yapan Mills ,ekler: “kendi yaşam örüntüleriyle dünya tarihinin seyri arasındaki karmaşık bağıntıların nadiren farkına varan sıradan insanlar,bu bağıntıların dönüşmekte oldukları insan tipleri ve kendilerinin de rol alabilecekleri tarih inşası açısından ne anlama geldiğini de bilmez” 

Mills, tarihin durdurulamaz değişimine karşı insanların özel hayatlarında kısılmışlık ve ahlaki yönden duyarsızlaşmasında şaşılacak bir şey olmadığını düşünür. Buna karşın insanların ihtiyacı olan şeyin zihinsel vasıf olduğunu ileri sürer. Sosyolojik tahayyül ‘ün vaadi de burada ifade edilir: sosyolojik tahayyül gücünden beklenilenin zihinsel vasıf olduğu. 

Mills ,gösterişli teorinin sosyal bilimciler tarafından nasıl alımlandığından bahsederken “anlaşılabilirlik“  üzerinde durur. Gösterişli teoriyi anlaşılır bulmadığını ve çoğu Sosyal bilimci içinde durumun aynı olduğunu belirtirken , gösterişli teoriye yönelik bakış açılarını ayırır; teoriyi anladığını iddia edenler, anladığını iddia eden ama ondan hoşlanmayanlar, teoriyi anladığını iddia etmese de ona hayran olanlar,ne onu anladığını iddia eden ne de ondan hazzedenler. 

Gösterişli teori ,anlamın önündeki bir toz bulutu mu ? Bu toz kalktığında anlatılmak istenen şey nedir? 

Mills bu soruların cevabını ararken Parson’ın “ toplumsal sistem” metnini örnek olarak kullanır. Amacı,bu metni gösterişli teori üslubundan çevirerek bir değerlendirme de bulunmaktır. Kurum ve değer kavramları üzerinde duran Mills, gösterişli teorinin sorunlarını incelemeye devam eder: 

Gösterişli teoride sorun,icraciların aşırı genellikle ,yapısal bağlamda ki somut problemlere inememesidir. Ciddi anlayışın eksikliği yazıda gerçekdışılığa sebep olur. Sözdizimsel ilişkilerle meşguldürler ve kendilerini yüksek soyutlama düzeylerine hapsederler.  

Yalıtılmış Ampirizm 

Yeni bir ekol olarak ele alınan bu başlıkta, yalıtılmış ampirizm ‘in nitelikleri ele alınır. Örneklem usulüne uygun olarak seçilen bireylerle yapılan sabit görüşmeler temel alınır. Yalıtılmış ampirizm icracıları ilgilendikleri sorunları ele alırken yapısal oluşumları göz ardı edemezler.  Yalıtılmış ampirizmin icracılarını,problemlere ilişkin tipik inceleme tarzlarından ayırt edebiliriz.  

Üslup olarak yalıtılmış ampirizm, önermelerle nitelenemez,yeni bir kavrayışa dayanmaz. Bu usulü anlamada temel nokta, düşünsel nitelikler,bilim felsefesi ve bunları nasıl savunup kullandıkları konularıdır. Araştırma tarzının temelini bu felsefe oluşturur.  

 “ Bu iki pratik (gösterişli teori, yalıtılmış ampirizm) insan ve toplum hakkında pek bir şey öğrenemememizin teminatları olarak anlaşılabilir; ilki biçimsel ve sisli bir bilmesinlercilik,ikincisi de biçimsel ve boş bir teknik maharet vasıtasıyla başarır bunu” 

Bürokratik Ethos  

Ethos(yun.): Eski yunan felsefesinde karakter ve adet (alışkanlık) anlamlarında kullanılan terim; hayatın alışkanlıklar doğrultusunda yürütülmesi.  

Mills , yalıtılmış ampirizmin yöntemleri ile bürokratik kullanımın birbirine eklemlendiğini söyler. Bunun sonucu olarak da bürokratik bir sosyal bilimin ortaya çıkacağı kanaatine varır. Yalıtılmış ampirizmin yol açtığı etkiler bürokratik bir atılımı ifade eder. 

Uygulamalı sosyal bilimlerle uğraşmak, yalıtılmış ampirizm tekniklerinin yüksek maliyeti, bunları yapacak grupları ve kurumları biçimlendirir. (şirketler,ordular, reklamcılık ve halkla ilişkiler bölümleri. ) Eğer araştırma araçları daha masraflı hale gelirse ,kamulaşma eğilimi gösterir. Sosyal bilimsel üslubun özerk hale gelebilmesi, sosyal bilimcilerin bu araçlar üzerinde  denetim sahibi olmasıyla mümkündür. Sosyal bilimci, uğraş alanını bürokrasiye bağımlı hale getirmeye başlarsa o ölçüde özerkliğini yitirir. 

İnsanlar tarihsel çizgide nerede olduklarını, bulundukları yer ve gelecek için sorumluluklarının neler olduğunu öğrenmek isterler . Bunlar cevapları belli sorular değildir. Her çağın kendi sorularına karşı kendi cevaplarını verdiğini belirten Mills, artık bir çağın bitişinde olduğumuzu ve cevapların bizim elimizde olduğunu ifade eder. Kastedilen şey şudur; kendimize yönelim vermeye çalıştığımızda tarihin, tahayyüllerimizi koşullandırdığını görürüz.  


 

Kaynakça: C.Wright Mills – Sosyolojik Tahayyül - Çeviri:Ömer Küçük -3.baskı - 2022 


Görsel: https://www.seckin.com.tr/kitap/sosyolojik-tahayyul-c-wright-mills-s-p-786781467