Speak No Evil: Film önerisi ve Yorumu

Speak no Evil film incelemesi

Sundance film festivalinde yayınlandığı gündendir sosyal medyada hakkında çok fazla konuşulan, 2022’nin en iyi gerilim filmlerinden biri olarak nitelendirilen film, Danimarkalı bir aile ve Hollandalı bir ailenin İtalya’da tatilde tanışıp kaynaşmasıyla başlıyor. Birbirileriyle güzel vakit geçiren aileler ayrıldıktan sonra Hollandalı aile, Danimarkalı aileye kendilerinde kalmaları için davet gönderiyor. Danimarkalı ailedeki anne (Louise) bu durumun saçma olduğunu, yeni tanıştıkları insanların evine gidip o kadar uzun süre kalamayacaklarını söylese de manipüle edilmeye oldukça hazır olan pasif baba (Bjorn) “En kötü ne olabilir ki?” diyor ve gidiyorlar. Hollandalı ailenin evi dağ başında ıssız bir yerde bulunmakta. Aile eve gittiği andan itibaren gerilim hissedilmeye başlanıyor. Ailenin çeşitli saygısız davranışları, Bjorn ve Louise’nin tepkilerini asla umursamamaları vb. davranışlarla aşırı rahatsız edici bir hava oluşturuyolar. Filmdeki asıl gerilimin tamamen bunlardan kaynaklanması ise filmin etkileyici yönlerinden biri. “Bir ailenin diğer ailenin evine gitmesiyle en kötü ne olabilir ki, birbirlerini kesip biçecekler mi?” vb. düşüncelerle izlemeye başladığım filmi ağır travmayla bitirdim diyebilirim. İki sahne dışında hiçbir fiziksel şiddet ögesi barındırılmamasına rağmen çiftin özel alanlarını işgal ederek ve manipüle ederek aşırı şekilde rahatsızlık oluşturuluyor. Filmin, refah düzeyi yüksek ülkelere göç ederek oradaki toplum düzenini değiştirmeye çalışan mültecilere referans verilerek çekildiği düşünülmekte.

-Buradan sonrası tamamen spoiler içerir-

Film boyunca Bjorn’un her hareketi seyirciyi delirtmek için yapılmış gibi sanki. “Bari buna tepki versin” dediğimiz hiçbir şeye tepki vermiyor. Makas ve et kestikleri bıçaklar dışında hiçbir fiziksel şiddet aleti kullanılmamasına rağmen Hollandalı ailenin onlara yaptırdıkları her şeye uyuyorlar. Filmin daha ilk sahnelerinde Bjorn karısının şezlongunu isteyen adama “hayır” bile diyemiyor. Filmin son sahnelerinde bir kez olsun eşi ve kendisi Hollandalı aileyle kavga etmeye yeltenmiyorlar. Çocuklarını kaçıracağını bile bile ağlayarak arabada bekleyen Bjorn’un kaçabilmesi için arabanın üzerinde anahtar bile bırakılmışken ona bile cesaret edememesi “Çünkü izin verdiniz” cümlesini doğruluyor. Ancak, filmde küçük çocukların direkt olarak şiddete ve istismara maruz kalması beni fazlasıyla etkiledi. Açıkçası gerilimden ziyade travmatik bir film olarak yorumladım ben. Film bittikten sonra çocuğun yaşadığı travmaya o kadar odaklandım ki “Haa şunu eleştirmişler” diyemedim. Yine de son zamanlarda izlediğim en etkileyici filmlerden biriydi. Kesinlikle olmasa da sağlıklı bir psikolojik duruma sahip olduğunuz anda izlemenizi öneririm.