Starbucks'ın Hikayesi
Kahve Serüveni ve Starbucks Deneyimi.
Starbucks'ın ilk sahipleri kahve tutkularının peşinden giden, üniversite yıllarından beri birbirini tanıyan kişilerdi. Bu kişilerin spesiyalite ve koyu kavrulmuş kahve ile tanışmaları "Alfred Peet" sayesinde olmuştur.
Peet, Amerika'yı spesiyal kahve ile tanıştıran kişidir. Babası ile kahve ticareti yaparak büyüyen Peet, kavrulmasından öğütülmesine kahvenin bütün yapım aşamalarını babasından öğrenmiştir. İlerleyen yaşlarda kahve yetiştiriciliğinin yapıldığı ülkeleri gezerek, bildiklerini geliştirme fırsatı bulmuştur. Endonezya, Yeni Zelenda gibi ülkelerde kaliteli kahvenin nasıl yapıldığını öğrenip, 1955 yılında Amerika'ya göç etmiştir. Amerika'da bir çok kahve firmasında çalışıp kahvelerin ne kadar kalitesiz olduğunu gözlemlemiştir. Hatta bu konuda, dünyanın en zengin ülkesinin neden bu kadar düşük kalitede kahve içtiğini anlayamadığını söylemiştir. Kahve firmalarında rekabetten dolayı firmalar sık sık işçi çıkartırken, Peet'de çıkartılan işçilerden biri olmuş, daha sonrasında babasından kalan para ile "Peet's Coffee&Tea" adıyla bir kahve dükkanı açmıştır. Bu dükkanda sadece yüksek kaliteli Arabica kahvesi satmıştır. Alfred Peet'in küçük kahve dükkanı Amerika'da kahve anlayışının dönüm noktasıdır. Starbucks'da Peet sayesinde, kaliteli kahveler servis eden bir mağaza olmuştur.
1971'de açılan ilk Starbucks'ın sahiplerinin Howard Schultz ile tanışması da ayrı bir dönüm noktası olmuştur. Howard Shultz 1983'de, Starbucks adına Milano'da bir fuara katılmış ve İtalyanların kafeleri evlerinin bir uzantısı olarak, her gün gidip sosyalleştiği konumlar olduğunu fark etti. Starbucks'da ise soyal bir alan yoktu. Her gün insanların uğramasını gerektiren bir ortam yoktu. Schultz Starbucks'ın bu eksik yönünü fark edip ekip arkadaşlarıyla paylaşmış ve sonucunda yapılan değişiklikler ile Starbucks 1990'lı yıllarda spesiyal kahve alanında lider konumuna geçmiştir.
Schultz bir röportajında, "Bizler insanlık ve insan ilişkileri işinde faaliyet gösteriyoruz..." demiştir. Yani, sadece kahve satmadıklarını aynı zamanda insanların ilişkilerini güçlendirdiklerini ve bireysel zevkleri önemsediklerini belirtmiştir. Bugünde Starbucks'ın kahve satarken uyguladığı yöntemler ile başarılı bir pazarlama anlayışı görmekteyiz. Starbucks'ın pazarlama yöntemi aslında kendisinin zaten bir reklam olmasıdır. Öyleki, insanlar "Starbucks Deneyimi" yaşamak için mağazaları ziyaret etmişlerdir.
Schultz'un İtalyan kahve barı kültürünü başarıyla Starbucks'a geçirmesi ile insanların günlük hayatlarında bir araya gelip zaman geçirdiği bir mekan olmuştur, hatta Starbucks'ı tanımlamak için "Üçüncü Adres" kavramı ortaya çıkmıştır. Ev ve iş bir ve iki numara iken Starbucks üçüncü adres olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır. Ray Oldenberg üçüncü adresleri şu şekilde tanımlamaktadır: Üçüncü adresler iş resmiyeti ve ev rahatlığının ortasında bir noktada bulunmaktadır. Schultz II Giornale kafelerini açmak için Starbucks'dan ayrıldı ve 1987 yılında Starbucks'ı satın aldı.
Starbucks'ın 1994'den beri amacı: Dünyanın en tanınmış ve saygın kahve markası olmak. Bu doğrultuda, 1994 yılında Starbucks International kuruldu. 1996 yılında Japonya ve Singapur, 2001 yılı itibariyle ise dış pazarlarda 785 mağaza ile hizmet vermiştir. Bu mağazalardan 244 tanesi Starbucks'ın kendisi tarafından işletilirken, diğerleri lisanslama yolu ile işletilmekteydi. Günümüzde ise, sadece Türkiye'de 685 adet, 65 ülkede ise 21.000'in üzerinde Starbucks bulunmaktadır.
Starbucks'ın günümüzdeki hedefi ise web sitelerinde şu şekilde paylaşılmıştır:
Hedefimiz ilham veren ve insan ruhunu zenginleştiren bir marka olmak!