Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır: Ahmet Şerif İzgören
"Olmamız gereken şeyi, olduğumuz gibi kalarak olamayız" Max De Pree
Kitabın dikkat çekici başlığının hikayesiyle başlamak gerekirse, Ahmet Şerif İzgören, Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır adlı eserinin önsözünde başlığın serüvenini şu şekilde açıklar: " 1987 yılı; Nejat, Oğuz ve Bülü okuldan kıkırdayarak geldiler. Bir çeviri imtihanı... Cümle şu: " Elephant is the only animal in the world with a trunk " , yani " Fil dünyada hortumu olan tek hayvandır." Öğrencilerden biri bunu "Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır" diye çevirmiş, yıllarca aklıma geldikçe pıh pıh güldüm. Sonra bir gün fark ettim ki hepimiz aslında "Şu hortumlu dünyada" birer yalnız canlıyız. "Eh" dedim, "Kitabın adı bu olsun."
İzgören, filin hortumunun dünyasında yalnız bir hayvan olmasını metaforik bir şekilde kullanarak, hayatın karmaşası içinde bireyin zaman zaman yalnızlık duygusunu hissettiğini ve insanın içsel yolculuğunun bazen en derin yalnızlıkla şekillendiğini vurgulamaya çalışır.
Önsözü bitirirken ise vurgular: Okurken bizim yanımızda oturuyormuş gibi yapın, pek de konuşmayın, sadece dinleyin...
1. Kapı - Kim Olduğunuz Üzerine
Mutlu bir yaşam için çabalarız, peki bunu hak etmek göründüğü kadar karmaşık mı ? İzgören mutlu ve üretken bir yaşamı hak etmek için kendimize bazı sorular sormamızı ve bu soruları aynı ölçüde doğru cevaplandırmamız gerektiğini ifade eder. " Ben kimim ? " sorusu bunlardan biri. Yeteneklerimiz neler , ne yapmak istiyoruz, bizi ne mutlu eder ? bunlara bilinçli olarak cevap veremezsek eğer, yaptığı işi sevmeyen sürüyle mutsuz insan ordusunun yeni üyeleri olmak kaçınılmazdır.
Bu bölümde özellikle aklımda kalan bir örnek veriyor İzgören, Alice Harikalar Diyarında isimli aslen bir çocuk kitabı olarak bilinen fakat amacı o dönemin İngiltere'sini eleştirmek olan eserde, hepimizin bildiği bir kesitten gönderme yapar. Alice aşağı düşer ve tavşanla karşılaşır. Önünde iki yol vardır , tavşana sorar : Hangi yönden gitmeliyim? İzgören , burada tavşanın cevabına bir eklemede bulunur: Aslında, nereye gideceğini bilmenden daha önemlisi, kim olduğunu bilmen. Kim olduğunu bilirsen, gideceğin yer değiştiğinde ortalıkta kalmazsın ve nereye gideceğini çok daha iyi belirlersin.
2. Kapı - Benlik Üzerine
Kibirli olmak ile kendine değer vermek arasında fark olduğunu belirten İzgören, etrafımızdaki her şeyin biz olduğumuz için var olduğunu ve kendimizi ne oranda geliştirirsek etrafımıza aynı oranda yarar sağlayacağımızın üzerinde durur. Kendisinden memnun olmayanlar, fizikleri, benliklerini sevmeyenler etrafıyla hep kavgalıdır bu yönüyle.
" Kendinize âşık olun; etrafınızdakilere âşık olmanız kolaylaşır. "
3. Kapı - Alışkanlıklar Üzerine
Alışkanlıklarımız süreklilik içerisinde rutinlere dönüşür ve bizler bir zaman sonra bunları hayatımızdan çıkartmakta güçlük yaşarız.
A. Parrish : " Alışkanlık anahtarı kaybolmuş bir kelepçedir "
Öğrenmeyi ve bu doğrultuda gelişmeye açık olmayı yaşam biçimi haline getirmenin önemini vurgulayan İzgören, kimden ne denli kıymetli bilgiler öğreneceğimizin bir garantisi olamayacağını da kendi hayatından bir örnekle özetliyor : Uludağ'ın eteklerinde kurduğu küçük kulübede hayatını geçiren Avcı Ali Osman Amca'dan öğrendiklerimi, İngiltere'de aldığım üst düzey yöneticilik eğitimlerinde öğrenmedim.
Eğitim sisteminin bizi yetenek ve farklılıklarımızdan arındırıp hepimizi tekdüze düşünen bireyler yaptığını söyleyen İzgören aynı zamanda şu soruyu da sormaktan çekinmez : Sistem bizim için bu çabayı göstermiyor, peki siz bu çabayı kendiniz için gösterdiniz mi ?
4. Kapı - Sevgi Üzerine
İnsanların bize olan tutumu ve davranışları hayatın girdi ve çıktı mekanizmasının bir ürünüdür. Dünyaya çiçeklerle dolu bir vadiden bakmakta bir tercih, hırs ve kötülüğün hüküm sürdüğü bir uçurumdan da.
5. Kapı - İşiniz Üzerine
Yapılan işe kimlik ve bilgi katmak, onu anlamlı kılmak, sonucundan zevk almak saatlerimizi geçirdiğimiz işi sevmek konusunda büyük önem taşır. Eğer, her şeye rağmen seveceğiniz bir iş bulamıyorsanız, İzgören'in bu konuda bir önerisi var : Köye gidip dana besleyebilirsiniz. Fakat danaları öyle bir besleyin ki gökteki ve yerdeki herkes durup "Böyle bir adam niye dana besliyor ki ?" desin.
6. Kapı - Olumlu Düşünce Üzerine
İzgören, yaşamımız boyunca küçüklükten itibaren beynimize dışarıdan gelen uyarıların, etrafımızdan gördüğümüz tepkilerin, beynimizde bir tür kanal oluşturduğunu belirtir. Bir süre sonra dıştan gelen uyarıların gideceği kanallar artık belirlidir. Eğer bu kanallar pozitif oluşmuşsa, harika; olumsuz ise gelen her veri bizim için olumsuz olacaktır.
Kelimeleri seçerken dahi olumlu seçme şansımız olduğunu ifade eden İzgören; ama, fakat gibi kelimeleri az kullanmanın önemine değinir. "Fark ettiğim ilginç bir şey var" diyerek sözlerine devam eder : Şehitliklere "sizi asla unutmayacağız !" yazarız , Batıda ise "sizi daima hatırlayacağız !" diyorlar. Daima hatırlamak, asla unutmamaktan daha iyi değil mi ?
Günlük yaşam pratiği içinde kullandığımız kelimelerin bile olumlu yönde oluşmasının nasıl etkili olabileceğini İzgören yine hayatından bir örnekle açıklıyor: Yurt dışında bir toplantıdan sonra yerel yönetim binasından çıkıyoruz, ailemden uzakta , toplantı üzerine toplantı ve hava nasıl gri, nasıl yağmurlu... Mike West durdu, "Harika bir hava değil mi ? " dedi. Durdum ve gökyüzüne baktım, düşündüm, "Gerçekten harikaydı." O gün yaşlı bir danışman, hiç fark etmeden bana havadan zevk almayı hatırlattı. Eskiden sadece güneşli ve rüzgârsız havaları severdim, şimdi kaloriferin üzerinden küçük kızımla kar seyretmeyi çok seviyorum.
Hortumlu dünyada, her bir karakterin kendine özgü varoluş mücadelesi, bizi insan olmanın en temel sorularına götürüyor. Fil yalnızca bir hayvan değil; onun üzerinden hayatın anlamını, kimlik arayışını ve toplumsal baskıları delve edebilmemiz mümkün. Kitap, her sayfasında bizi düşünmeye zorlayan bir yolculuk sunuyor.
Görsel: https://www.amazon.com.tr/Hortumlu-D%C3%BCnyada-Fil-Yaln%C4%B1z-Hayvand%C4%B1r/dp/9756093137