Suicide's Note Üzerine

The calm, cool face of the river asked me for a kiss.

1920-1930'larda ses getiren Harlem Rönesansı'nın öncülerinden olan Langston Hughes, bu akımın öncüsü olmasının dışında oldukça üretken ve alanında başarılı bir şair, oyun yazarı ve aktivistti. Hughes’un öncülüğü de aktivist yanı da Amerika'daki proleter siyahi insanların hayatını anlayıp yazıya dökme ihtiyacından geliyordu. The Weary Blues adını verdiği şiir derlemesinin bir parçası olan Suicide's Note, ırkçılığa ve ucuz işlerde çalışmaya maruz kalan siyahi insanların günlük hayatını anlatmaya çalışan Hughes'un genelde değindiği bu tür konulardan biraz farklı bir şiiri aslında. 


Suicide’s Note 

The calm, 

Cool face of the river

Asked me for a kiss. 

3 satır ve yalnızca 12 kelimeden oluşan bu şiir, başlığından da anlaşılacağı üzere kısa bir mektup havası da veriyor. Fakat kısa olmasının yanı sıra Suicide's Note esasında içinde farklı şekillerde yorumlayabileceğimiz anlamlar barındırıyor. Başlığının aksine -Langston Hughes'un da yazdığı gibi- sakin (calm) ve tuhaf bir şekilde huzurlu bir hava veren şiir yine de sonu belli olmasa da olası bir ölüme de atıfta bulunuyor. Şiirdeki karakterin sonunun belli olup olmaması, bu kısacık şiirin okuyanı da içine çekmesi "enjambment" yani bir satırın normal durma noktasından önce kesilmesi adı verilen yazım tekniği sayesinde sağlanmış bir yerde. Bunların yanı sıra, nehrin (river) kişiselleştirme yapılarak insana özgü bir harekette bulunma durumu da şiiri çekici kılan kısımlardan biri. Nehrin (river) sakin (calm) ve serin (cool) yüzünün (face) öpücük (kiss) istemesi ve neredeyse kendini şiirin ana karakterine bir nevi davet etmesi de kişiselleştirme yöntemi kullanılarak şiirin daha derin bir anlam kazanmasına yardımcı olmuş. Kişiselleştirmeye ek olarak görsel imgelerin, yani nehir imgesinin kullanılması şiire daha yoğun bir hava katan etmenlerden biri.


Şiiri inceleyecek olursak başlıktan da anlaşılacağı üzere ana karakterimizin depresif ve ölüme yakın biri olduğunu söyleyebiliriz. Şiirin genel hatlarıyla ölüm, depresyon fakat bunlara rağmen huzur konularından bahsedip ama yine de karakterin nehir tarafından istenen hayatı hakkında evet canını aldı veya hayır almadı gibi bir sonuca tam olarak ulaşamıyoruz. Hughes bu şiiri okurken okuyucuya şiirin atmosferini tahayyül etme fırsatı da veriyor. Nehrin kenarında durup sakin bir tereddüt içinde nehre bakan karakter okuyucunun kafasında genel hatlarıyla canlanan bir görsel çünkü her ne kadar Hughes bize bu fırsatı vermiş olsa da bundan fazlasını vermemiş. Karakterimizin bu sakinliğinin ölüme hazır oluşundan mı yoksa hâlâ hayatına son verme isteğinin çekimserliğinden mi kaynaklanıyor bu da ayrı bir tartışma konusu çünkü her ne kadar ihtimali olsa karakterinin hayatına son verip vermediğini kestiremiyoruz. 

Fakat bir başka açıdan bakacak olursak karakterin nehrin sakinliğinin çağrısına uyup kenarında durması bile nehrin o soğuk yüzünün karakterimiz için çekici olabilme ihtimalini ve yine okuyucunun kafasında “Karakter yaşıyor mu yoksa yaşamıyor mu?” sorusunu doğuruyor. Ayrıca birçok opsiyon varken karakterimizin nehri tercih etmesinin gelişigüzel bir seçim olabileceğini söylemem, özellikle Hughes gibi bir şair için, biraz yersiz olur. Çünkü nehir karakter için ilgi çekici, en huzurlu, anılarını bağdaştırdığı veya içinin bir yansımasını gördüğü bir yer olabilir. Dolayısıyla karakter içgüdüsel bir şekilde de olsa nehre doğru çekilmiş olabilir. Yansımadan söz edecek olursak, “nehrin serin yüzü” karakterimizde kendisi ile ilgili bir şey çağrıştırmış ve o yüzden nehre doğru çekilmiş olabilir. Bakanın yansımasını ona geri sunan -özellikle sakinse- nehir imgesi, karakter için yerinde bir seçim olabilir çünkü zaten depresif olan karakter, ölümün kollarına sarılmak üzereyken kendi yansıması sayesinde hayata tutunmuş veya kendini nehrin serin sularına bırakmış olabilir. Bu ikilem yine nehir imgesinin seçiminin ne kadar yerinde olduğunu çünkü okuyucunun şiirin sonunda bir sonuca varmasının nehir imgesinden yola çıkarak mümkün olabileceğini gösteriyor ki her ne kadar sübjektif bir sonuç olsa da…

 

Belki de şiirin okuyucuyu en kendine bağlayan kısmı olan nehrin karakterden öpücük istemesi, burdan nehrin ne kadar çekici ve karakter için güçlü olduğunu yansıtmakta. Önceden değindiğim gibi her ne kadar sakin olsa da şiirin atmosferine, başlığına ve direkt şiirin kendisine odaklandığımızda nehir imgesinin özellikle karakteri baz aldığımızda ne kadar kasvetli olduğu çıkarımına varabiliriz.


Nehrin sakin suları, serin suratlı sonun sarmalayışı ve ölümün sakin tabiatı -tüm bunlar şiirin karakteri için olası ve baştan çıkarıcı görünse de- bu üç satırlık ve 12 kelimelik şiirim yorumlanma şekline ve belki de okuyucu ve onun şahsi ruhi atmosferi göz önünde bulundurulduğunda değişkenlik gösterebilir. Fakat şiirin cazibesi ve Langston Hughes’un bu maharetli ve şairane eseri her ne kadar kısa da olsa okuyucuyu şiiri hissetme ve şiirin serin sularına kendini bırakma isteğinden alıkoymuyor…