Suudi Arabistan’da Arap Baharını Engelleyen İç Dinamikler

Arap dünyasını kasıp kavuran Arap Baharı'nın Suudi Arabistan'ı etkileyememesinin nedeni neydi?

Bir ülkenin kendi doğal kaynaklarını ihraç etmesi veya ülke dışına kiralaması, bu durumun ülke ekonomisinin temel karakterini oluşturması ve ülkenin toplam gelirinin %40’tan fazlasını kapsaması rantiye ekonomiyi oluşturur. Suudi Arabistan da milli gelirinin büyük kısmını petrolden sağladığı için rantiye devlet konumundadır. 2010 yılının son aylarında yönetimlere karşı oluşan halk ayaklanmaları ve muhalefet gösterileri rejim değişikliğine sebebiyet vermiş ve bu durum Batı basınına Arap Baharı adıyla yansımıştır. Suudi Arabistan bu durumdan rantiye devlet oluşu sebebiyle etkilenmemiştir.

Suudi Arabistan’ın modernleşme sürecine geçişindeki ilk lider Kral Abdülaziz El Suud, ABD ile diplomatik ilişkiler kurarak arkasını yaslayabileceği bir ortak edinmiştir. Suudi Arabistan’daki petrol kaynağı sebebiyle bu durum ABD için de avantajlı olmuştur. 1950’li yıllarda asıl değişime başlayan Suudi Arabistan’da kamu ve altyapı hizmetlerinin artışıyla beraber yerleşik şehir hayatına geçiş de başlamıştır. Petrol gelirleriyle politik ve ekonomik gücünü arttıran ülkede devlet aygıtının gelişmesi de petrolün bulunmasıyla birlikte olmuştur. Petrolün bulunmuş olması ülkenin içişleri için gelirin artması, Para Ajansı, Ekonomi ve Maliye Bakanlığının kurulması, kabile ve tüccarların sadakatinin artması açısından; ülkenin dışişleri için Suudi Arabistan’ın dünya ekonomisine entegre olması, ABD ile ilişkisinin gelişmesi açısından katkı sağlamıştır. ABD ile ilişkisi artan Suudi Arabistan her ne kadar destek görse de herhangi bir zarar görmemek adına Savunma Bakanlığını kurarak akıllıca bir harekette bulunmuştur. 1944 senesinde Kral Abdülaziz ve ABD’nin ortaklığıyla birlikte ARAMCO petrol şirketi kurulmuş ve bu şirket sebebiyle petrol hakimiyetinin tamamen Suudi Arabistan’a geçmesi gecikmiştir. Kral Halid zamanında refah ve bolluk dönemi yaşayan Suudi Arabistan, El Utaybi’nin başlattığı ayaklanma sebebiyle toplum karşısındaki dinsel imajını kaybetmiştir.

Modern Suudi Krallığının en önemli ekonomik kaynağı petrol, ülkedeki değişimlerin de temel nedeni. Bir manada ülkenin dünyadaki itibarının sebebi olan petrolün bir gün bitecek olduğu olgusu, halkı endişelendirmiş ve onları üretim endüstrisine sürüklemiştir. Bu noktaya bakıldığında geleceğe dönük planlı ilerleyişin ülkenin faydasına olacağı görüşündeyim. Geleceğe dair planlı hareket edilmesi, iş birliği yapacağı ülkeler için de avantajlı bir durum ve bu sebeple Suudi Arabistan’ın ortaklıklarını arttırması mümkün.

11 Eylül saldırıları sonrasında ABD ile ilişkilerini arttırarak teröre karşı ortak hareket eden rejimin, güvenliğini sağlamak için belirlediği en önemli özne de ABD ile ilişkisi. Suudi Arabistan’ın temel hedefi iç güvenliğini korumak ve bölgesel istikrarı sağlamak olduğu için her türlü ortaklığa yanaşarak hem kendisine hem de diğer dünya ülkelerine fayda sağlamış oluyor. İç güvenliği korumak adına birçok ülkeyle silah ve güvenlik temelinde anlaşma sağlayan ülkenin stratejik hareket ettiğini söyleyebiliriz.

Arap Baharı bütün Arap coğrafyasını etkisi altına alarak adeta bölgeyi sarsıntıya uğratmıştır. Suudi Arabistan’ın bu sarsıntıdan etkilenmemesinin nedeni, sahip olduğu doğal kaynak sebebiyle ABD ile ortaklık yapması ve ABD ile yaptığı ortaklığın getirisi olarak diğer devletler tarafından farklı bir konumda ele alınmasıdır. Yüzyıllardır petrol kaynağının var olmasıyla itibarını arttırarak ilerleyen Suudi Arabistan’ın bölgede gerçekleşecek herhangi bir sıkıntıdan kolay kolay etkilenmeyeceğini söyleyebiliriz.