Tahtaya Vur!

Bilmeden yaptığımız inanç silsilesi içinde en klişesi tahtaya vurmak. Aman nazar değmesin.

Güzel bir şey yaşanıldığında veya tam tersi kötü bir şey olduğunda büyüklerimiz hemen "tahtaya vur!" diye seslenirler. Aman nazar değmesin...

Muhtemelen çoğunuz sorgusuz sualsiz bunu bir kere bile olsun yapmışsınızdır. Hatta bunun; üç kere vurmalı, dilini ısırmalı, kulak çekmeli vb. bir sürü versiyonuda mevcuttur. Sen hangisini yapıyorsun? Bana öğretilen kulak çekmeli olan. Önce kulak memesi çekilir sonra tahtaya vurulur :)

Siz peki bu inancın nereden geldiğini biliyor musunuz? Hadi beraber öğrenelim.

Tahtaya vurmak, kökeni eski pagan inançlarına dayanan bir batıl inançtır. Bu inanç, kötü şansın uzak tutulması ve dileklerin kabul edilmesi amacıyla yapılır. Tahtaya vurmanın kökeni ile ilgili birkaç farklı teori vardır:

  1. Ağaçlara Tapma İnancı: Eski pagan kültürlerinde ağaçlar kutsal kabul edilirdi, özellikle meşe ağaçları. Ağaçların ruhları olduğuna inanılır ve onlara dokunmak ya da vurmak, ruhların koruma sağlayacağı düşünülürdü. Ayrıca, ağaçların kötü ruhları uzaklaştıracağı inancı da yaygındı.
  2. Hristiyanlık Etkisi: Bir diğer teori ise Hristiyanlığa dayanır. Haçın ahşaptan yapılmış olması, tahtaya vurmanın İsa'nın korumasını simgelediğine inanılmasına yol açmıştır.
  3. Sesle Kötü Ruhları Uzaklaştırma: Bazı kültürlerde ise tahtaya vurmanın çıkardığı sesin kötü ruhları veya negatif enerjiyi kovacağı düşünülürdü.

Tahtaya vurma inancının kökleri, derinlerde yatan insanlık tarihine ve doğayla olan bağımıza dayanıyor. Doğa ruhlarına duyulan inanç, ahşabın kutsallığı ve kötü ruhları uzaklaştırma ihtiyacı, bu basit hareketin evrensel bir sembol haline gelmesine katkı sağlamış olabilir. Belki de tahtaya vurmak, sadece bir batıl inanç değil, insanın korkuları ve umutlarıyla başa çıkma biçiminin bir yansımasıdır. Ne de olsa, hepimiz kötü şanstan kaçmak ve iyi dileklerin gerçek olmasını sağlamak istemez miyiz?

Her ne kadar bilimsel olarak tahtaya vurmanın bir etkisi olmasa da, içimizdeki o küçük umut kıvılcımı bizi bu eski geleneğe bağlı kılıyor.