Tarih Kokan Şehir: Roma
Roma’nın yeri benim içi her zaman diğer gittiğim şehirlerden farklı olmuştur.
Gerek mimarisi gerek tarihi ile her tarafından müze, kilise veya tarihi eser fırlayan bir şehirdir Roma. Trevi çeşmesi, Kolezyum’u Vatikan’ı ile daha gitmeden sizi kendine hayran bırakan bir şehir. Yemekleri ile önce karnınızı daha sonra da kapsamlı tarihi ile de kültür açlığınızı her anlamda karşılayan büyüleyici bir yer. Mutlaka denemeniz gereken şeyler oldukça belli aslında. İtalyan mutfağının ne kadar popüler olduğunu neredeyse her köşe başındaki İtalyan restoranlarından anlayabiliriz. Gittiğinizde her gün bir dondurma çeşidini denemekten hiç çekinmeyin. Her birinin size vereceği o değişik hazzı daha sonra yiyeceğiniz herhangi bir dondurmada bulamayacaksınız çünkü. Tiramisu, pizza, kahve, makarna… Bunların en iyilerini denemek için tabiki önceden araştırma yapıp gidebilirsiniz ama ben siz daha lokal olan yerleri denemenizi öneririm. Otelinizin olduğu o ara sokaktaki kafede yediğiniz tatlıyı, içtiğiniz kahvenin tadını unutamayacaksınız. Çoğu küçük kafe ve restoran çok uzun yıllardır hizmet verdiği için kendilerine özgü aile tarifleriyle müşterilerini adeta büyülüyorlar. Romalı bir adamdan duyduğumuza göre sırf Roma’nın içinde 300’e yakın kilise bulunmaktadır ve neredeyse her köşede bir sergiye, müzeye ya da galeriye rastlayabilirsiniz. Plan yaparak çıktığınız günlerde bile planlarınızı bozacak ve sizi kendine çekecek bir aktiviteyi bulmanız Roma’da çok yüksek bir ihtimal.
Roma’yı bir kerede değil de parça parça gezmenizi öneririm. Belki 2-3 defada hatta. Çünkü gezilecek çok güzel yer barındırmasının yanı sıra aynı zamanda da her gezdiğiniz yerde uzun kuyruklar beklemeniz ve de gezdiğiniz yeri iyice görüp tadını çıkarabilmeniz için uygun saatler ayırarak bunu yapmanız gerekiyor. Eğerki yolunuz Roma’ya düşerse benim için de bir dondurma almayı ve kendinizi o tarih kokan sokaklara bırakarak gezinmeyi unutmayın.