Tarihteki Önemli Kadınlar

Hikayesi Yazılan Kadınlar

Kadın kelimesi eski Türkçe'deki ḳātūn kelimesinden gelmektedir. Bu kelimenin anlamına ise bakıldığında 'kraliçe' anlamı taşımaktadır. Ancak gel görelim ki bu sıfat anlamını yitireli çok oldu. Değerler aniden değersizleşti. Türkiye adına konuşacak olursak artık kadın denilince akla 'kadın cinayetleri' gelmekte. Kadınlara değil kraliçe gibi davranmak, insandan dahi sayılmadığı çokça olayla karşılaşmaktayız. Bu durum tarihte çoğu zaman bu şekilde ilerledi. Tabi ki konumlara göre de yer yer kadının yeri değişti. Kadının yerinin tarihsel süreci ile ilgili kısa bir bilgi edinmek isterseniz aşağıda linkini verdiğim yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

https://www.typelish.com/b/salem-cadi-mahkemeleri-her-cadi-kadin-dogar-111086

Konumuza dönecek olursak toplumsal bazı nedenler yüzünden tarihte çok fazla başarılı ve güçlü kadına rastlanmaktadır. Daha doğrusu kadına fazla rastlanmamaktadır. Tabi ki bu durum kadının yokluğundan ya da çoğunluğun güçsüz olmasından dolayı gerçekleşmedi. Bunun en temel nedeni toplumsal statü olarak cinsiyet kavramının da işin içinde olması. Yüksek bir zümreden bir kadın elbette ki kabul görebilir ancak fakir ve kadın biri ancak bir metadır. Bu yazıda size tarihte adından söz ettiren bazı kadınlardan bahsedeceğiz.

Kartacalı Dido:

Dido, zamanında Fenike'nin en zengin şehri olan Tire kentinin kraliçesiydi. Kraliçe Dido burada abisinin zulmüne uğramaktaydı. Artık bu zulme karşı boyun eğmeyi reddeden Dido, yanına aldığı yol arkadaşları ile Tunus'a doğru yola çıktılar. Berberilerin yönetimi altında olan bu yere yerleşmek için Kral Iarbas'tan küçük bir toprak parçası talep etti. Kral bu isteğini yerine getireceğini söyledi. Ancak Kral, Dido'ya bir öküz postu vererek bu postu kapladığı yer kadar yere sahip olabileceğinin altını çizdi. Dido bu durum karşısında şaşkına uğradı lakin ne yapması gerektiğini de hemen anladı. Bu postu ince iplikler haline getirip bir tepenin çevresini bu iplik ile çevreledi. Bu şekilde meşhur Kartaca kurulmuş oldu. Konumu sayesinde birçok ticari hamleler yaptı ve Kartaca günbegün büyüdü. Bu başarı Kral Iarbas'ın pek hoşuna gitmemiş olacak ki kendini bu kentin yine bir parçası haline getirmek istedi. Kral, Dido'ya onunla evlenmesi gerektiğini aksi halde şehri talan edeceğini söyledi. Efsaneye göre Dido bu teklifin ardından Kartaca'da kendi canına kıydı.

2.Sappho:

Sappho, antik dünyanın en popüler şairlerinden biridir. M.Ö.7.yy'da yaşamış olan Sappho Lesbos doğumludur. Kariyeri ise o dönemde bekar kadınlardan oluşan bir okulda öğretmenlik yaparak geçmiştir. Tarihte bilinen ilk kadın şair olan Sappho, kadınlara özel bir ilgi duymaktadır. Öyle ki kadınlar için yazdığı şevhet dolu şiirlere de rastlanmaktadır. Günümüz litaratürüne pek çok katkısı olmuştur. Sapphic terimi yani iki kadın arasındaki cinsel ilişki anlamına gelen bu kelimenin anası Sappho'dur. Yine aynı şekilde Lezbiyen kelimesi de Sappho'ya ithafen ortaya çıkmıştır. Çünkü döneminde Sappho'dan bahsederken ''Lesbion' yani Lesboslu sıfatı kullanılıyordu. Ancak pek çok kişi Sappho'nun biseksüel olduğuna inanmaktadır. Efsaneye göre Sappho kayıkçı olan Phoan'a aşıktır. Ancak aşkı karşılık bulamaz ve bir uçurumdan kendini atarak intihar eder. Elbette ki bu birçok efsaneden sadece biridir.

3.Hipatia:

Hipatia M.S.4.yy'da doğmuş bir bilim insanıdır. Matematikçi, astronom ve filozoftur. İskenderiye doğumlu olan Hipatia eğitinini de Alexandria Okulu'nda tamamlamıştır. Birçok eser vermiş ancak bu eserler günümüze ulaşamamıştır. Ölümünün arka planında ise çok acıklı bir hikaye yatmaktadır. Hipatia'nın öğrencilerinden biri olan Vali Orestes ve Piskopos Cyril arasında bir tartışma çıkar. Orestes, Hipatia'ya aşıktır ve onu sonuna kadar savunmuştur. Tartışmanın nedenleri arasında Hipatia'nın Neo-Platonist felsefesi ve pagan inançları da yatıyordu. Aynı zamanda Vali ile Piskopos arasında siyasi ve dini güç mücalesi de kendini gösteriyordu. Bu tartışmanın sonucunu Socrates Scholasticus şöyle anlatmadır ''..Hypatia'nın sık sık Vali Orestus ile görüşmesi Hristiyan aleminin hoşuna gitmemekteydi. Piskopos Cyril, Hypia'nın Vali Orestes ile uzlaşmasına mani olduğunu düşünüyordu. Onun gibi düşünen bağnaz bir grup olan Peter ismindeki bir çete lideri ile birlikte Hypatia'nın evinin önünde pusuya yattılar ve onun gelmesini beklediler. Hipatia eve gelince onu kaçırdılar ve Caesareum adındaki bir kiliseye götürüp onu soydular. Ardından onu taşlayarak öldürdüler. Daha sonra Hypatia'nın parçalanmış bedenini alıp Cinaron adındaki bir yerde yaktılar.''.

Maalesef ki Hipatia düşüncelerinin bir neden olarak kullanılması yüzünden canice öldürülmüştü. Hipatia'nın ölümü, dönemin siyasi ve dini geriliminin bir sonucu olmuştu. Hipatia'nın ölümü bilimsel ve felsefi değerlere karşı yapılan yaptırımın simgesel bir figürü haline gelmişti. Dini değerler adı altında yine bir kadın M.S. 415 yılında canice katledilmişti.