Terapist

Gain'de yayınlanan yönetmenliğini Zeynep Dakak'ın üstlendiği soluksuz izlenen dizi Terapist'in karakterlerini inceledim. İyi okumalar!

5 danışan ve 1 terapist, dizi bu karak karakterler etrafında dönüyor. Doktor Çetin grup terapisti yaptığı bir grup danışanana onlarla son terapileri olduğunu nedeninin ise eşinin hastalığı dolayısıyla olduğunu söyler. Bunun ardından eve gittiğinde eşinin bir cinayete kurban gittiğini görür ve duvarda son terapisinde karaladığı kağıdı görür. Yani bunun grup terapisindeki 5 danışanından birinin cinayeti olduğunu düşünür. Acaba kim bu katil?

Özlem, çocukluğu sistematik bir tacizle geçmiş genç bir kız. Otostop çekip kamyoncularla cinsel birliktelik yaşamaktan zevk alıyor. Onları zavallı olarak görüyor çünkü kendi isterse onlarla birlikte olabiliyor. Onların aileleri, mutlulukları palavralarını dinleyip en sonunda hepsinin yalan olduğunu onlara gösteriyor. Tek bir gülümsemesiyle. Peki cinsel istismar travması olup erkekleri kullanarak intikam alan bu genç kız, hayatta tek değer verdiği erkeğin, terapistinin tamamen onun olmasını istemiş olamaz mı?

Armağan,ilkokula kadar anne sütü emmiş, yetişkin bebek sendromu olan bir iş adamı. Grup terapisinin belki de en ilgi çekici danışanlarından biri. Kendini ifade ederken hiç zorlanmıyor, bu durum diğer danışanların onu hayretle izlemesine sebep olsa da tek bildiği bu terapinin ona çok iyi geldiği ve bitmemesini istemesi. Terapinin sonlanmaması için doktorunun gitme nedenini ortadan kaldırmak en mantıklı çözüm değil midir?

Ayşe, annesini kanserden kaybetmiş. Sakat kardeşi ve babasıyla yaşarken kardeşinin bağlı olduğu makinenin elektrikler gitmesi sonucu durmasıyla kardeşinin de huzur bulduğunu düşünerek, babasıyla tek kalmış. Acıklı bir aile hayatı, üstelik adı geçen baba da fiziksel olmasa da ruhsal olarak pek sağlıklı değil. Ayşe fazla duygusal. Grubun en zayıfı hatta. Her terapide istisnasız gözleri doluyor ve gerginlikten hiç hoşlanmıyor. Ve hediyeler, en sevdiği şey belki de hediyeleşmek. Bu cinayette akla gelecek en son katil ise kesinlikle o. Ama hep en sessizden korkulmaz mı?

Kerem, narsistik kişilik bozukluğu tanısına sahip bir doktor. Hasta yakınları ameliyat sonucu kaybettiği hastası için ona dava açmış ve kendini bu terapi odasında bu insanlarla bulmuş. Kadınların kaçtığı bir erkek tipi demek bence yerinde olacaktır. Hayatındaki kadının kendisiyle yakınlaşması durumunda kendi parfümünü sıktırıyor. Çünkü kendi kokusu kendisine o kadar haz veriyor ki, gerisi önemli değil. Terapide tartışmaları başlatan kişi genelde o. Fikrini söylüyor ve saldırılar karşısında cevap veriyor. Doktorun son terapisi olduğunu söylediğinde ise verilecek en büyük tepkiyi o verdi. İstemediği bir duruma isyan edip suçlamak tam bir narsistin yapacağı hareket.Peki bu durum onu katil yapmaya yeter mi, sınırları sandığımızdan kolay mı aşıp sonuca ulaştı?

Berna, sadistik eğilimleri olan partneriyle farklı şeyler denemekten zevk alan biri. Bir iş kadını, güçlü ve dişil bir duruşa sahip. Amacı partnerlerine acı cektirmek değil. Karşılıklı zevk almak. Duygu yerine mantığıyla hareket eden birine göre fazla duygusal bir davranış. Acı çektirmekten zevk almak da bir çeşit duygu boşalması değil midir? Acı çeken kişinin yüzünde acı çekmesini istediği insanları görmek gibi.Bunu en açıksözlülükle paylaştığı yer ise bu grup terapisti ve Çetin doktor. Başka bir doktora bunları anlatmak, bunların yayılması belki de kendiyle yüzleşmek olacaktır. Bu durum onu doktorunun gitmemesi için eşini öldürmeye itecek kadar hırslandırabilir, acı çektirmeyi seven biri için neden olmasın ki?

Bu sürükleyici mini dizinin içinde izleyenlerin hepsinin kendinden bir nokta göreceğine eminim.

İyi seyirler.