The Greatest Showman
Başrolde Hugh Jackman'n olduğu etkili bir müzikal drama filmi. Yönetmen koltuğunda ise Michael Gracey oturmakta.
Biyografi türünde olan film Phineas Taylor Barnum'un hayatını ele alıyor. Barnum 1800'lerde doğmuş, ''freakshow''lar ile tepki çekerek ünlenmiş bir adamdır.
Barnum bir terzinin oğludur. Çocukluğu maddi ve manevi olarak zor geçer. Hor görülür. Bir müşterinin kızı olan Charity ile uzun yıllar mektuplaşır ve en sonunda evlenirler. İki de kızları olur. Barnum içten içe zengin olma, güzel bir ev-yaşam ve ünlenme hayalleri kurarken bir gün dondurulmuş hayvan müzesi bulur ve orayı işletmek için borca girerek çabalar. Kızının ''Oraya canlı bir şeyler lazım'' fikrini değerlendiren Barnum, halk tarafından dışlanmış fiziki sıkıntıları olan insanları bir araya getirerek ''Barnum Müzesi''ni açar.
İlk gösteriden sonra gazetede çıkan bir eleştiri yazısında geçen ''sirk'' sözü Barnum'un hoşuna gider ve onu kullanmaya başlar. Bu arada halk içinde ayaklanmalar başlamıştır. İnsanlar merak ettiği için geliyor olsa da tepki gösterenler de oldukça fazladır.
Ortaklık, yükseliş ve düşüşleri anlatan film müzikal kısmı ile biraz boğucu hissettiriyor. Duygular tam aktarılamıyor ve abartılı görünüyor, belki biraz da sıkıcı. Dans gösterileri ise çok güzeldi.
Barnum'un İsveç Bülbülü olarak nam salan Jenny Lind ile anlaşması da dikkat çekici bir noktaydı. Rebecca Ferguson ses eğitimi olmasına rağmen şarkıyı seslendirmeye çekinmiş ancak gerçekten çok güzel bir sahne çekmişler. ''Never Enough'' şarkısı çok güzel bir şekilde seslendiriliyor ve orada yaşanan duyguların tarifi mümkün değil.
Alkış sahnelerinde yaşanan sessizlikte duyguların verilmesi çok tatlı bir ayrıntıydı.
Müzikal kısımlarım çokluğundan biraz rahatsız olsam da çok beğendiğim bir film oldu.
Gününü hoş geçirmek isteyenlere naçizane tavsiyedir.