The Platform
The Platform filmi hakkında.
''Üç tür insan vardır: aşağıdakiler, yukarıdakiler ve düşenler.''
İnsanları distopik bir geleceğe götüren The Platform filmi; her katta bir hücrenin, her hücrede iki kişinin bulunduğu dikey ve asansör sistemi benzeri bir hapishanede geçiyor. Her gün platformla, en üst kattan başlayarak aşağı katlara doğru yemek dolu bir sofra iniyor. Bu sofra her katta sayılı dakika kalıyor ve üst kattakiler gayet yeterli ve iyi beslenirken, katlar inmeye devam ettikçe açlık sınırı düzeyinde bir sofra kalmış oluyor.
Üstelik bu platforma girerken, insanlara en sevdikleri yiyecek soruluyor ve şef o yiyeceği menüye ekliyor. Aslında herkes kendi sevdiği yiyeceği yese, herkese yetecek kadar yemek kalabilmiş oluyor. Sınıf ayrımını ve insan sosyolojisini açıkça işleyen bu film, insanları düşünmeye itiyor.
İktidar ilişkilerini de eleştiren bu filmde; mevcut kapitalist ve adaletsiz düzeni değiştirip, herkese yemek yettirmeye karar veren bir grup hapishane mahkumunun çabalarıyla film şekilleniyor ve sosyal bir mesaj verilmeye çalışılıyor. Mesaj, küçük çocuğa ulaşmak ve lezzetli hiç dokunulmamış bir pasta olarak belirleniyor. Filmin sonu, birçok noktaya çekilebilecek net bir yorum yapamayacağımız bir şekilde bitiyor. Herkes birçok farklı yoruma sahip. Ancak şunu söyleyebilirim, bu platforma girerken yanınıza bir eşya alabiliyorsunuz. Baş rolümüz Goreng, yanına Don Kişot kitabını alıyor. Kendi isteyerek giriyor. Diğer mahkumlar kesici alet alıyor. Goreng, kültürlü ve sistemi anlayabilecek düzeyde bir insan. Ancak onun dahi, zor durumda kaldığında diğer mahkumlara karşı farklı yollara başvurduğunu görebiliyoruz. En iyi insan bile, şartlara göre kötü ve bencil olabiliyor. Bu hapishanede, birbirini yiyenler ve öldürenler oluyor. Mahkumlar, her ay farklı bir katta uyanıyorlar. İnsanlar üst katlardayken, alttakileri düşünmeden besinleri tüketiyor ve bunu bir sonraki ay belki de alt katlardan birinde olacaklarını bildikleri hâlde yapıyorlar. Birçok konudan sosyal mesajlarla dolu bu film, bir distopya örneği olarak kesinlikle izlenmeli.