Timsahlar Gerçekten Ağlar Mı?

"Gözyaşını kalbin suyu sananlar, yanılırlar. Gözyaşı dediğin cinsine çeker, yaşına değil, sahibine bakacaksın."

En çok kullanılan deyimler arasında “timsah gözyaşı” deyimi bulunmaktadır. Timsahlar, avlarını yedikleri sırada ağızlarını çok açtıkları zaman gözlerinden sıvı gelir. Ancak salgılanan bu sıvının gözyaşı ile herhangi bir ilgisi yoktur. Bu durumdan başlamak suretiyle timsah gözyaşı, bir şeye üzülmediği halde üzülmüş gibi görünen insanlar için kullanılmaktadır. Yani gerçek olmayan bir üzüntü göstergesi olarak “timsah gözyaşları” tabiri kullanılır.

Deyim hakkındaki diğer görüş ise timsahların sahte gözyaşları ile avlarını tuzağa çektikleridir. Bu terimin kökenlerine inmek için Eski Mısır'a kadar gitmek mümkündür. O zamanlar Nil Nehri yakınında bulunan insanlar için ani bir timsah saldırısı süregelen bir tehditti. Timsahlara o kadar saygı duyuluyordu ki bu hayvan eski Mısır tanrılarından biri olan Sobek ile temsil edildi. İnsanlarda olduğu gibi timsahlarda da gözyaşı üretilir. Gözyaşı bezleri tarafından salgılanan bu sıvının gözü temizleme, gözün yüzeyinin kayganlığını artırma ve gözde bakteri oluşumunu engelleme gibi işlevleri olduğu düşünülmektedir. Suyun dışında yeterince zaman geçirdiklerinde gözleri kurur ve bu yüzden gözlerini nemli tutmak için gözyaşı dökerler. Timsahlar kurbanlarını bu sahte gözyaşlarıyla kandırır ve kurbanlarına saldırmadan önce aslında masumiyetlerini belirtmek için ağladıkları inancı başlar. Saldırı öncesi gözyaşlarıyla kurbanlarına bir tuzak kurduğuna inanan insanlar tarafından bu terim yıllar boyu sahte duyguların tanımlanması için kullanılmıştır.

Timsah gözyaşı farklı bir açıdan daha bilim insanlarının dikkatini çekmektedir. İnsanlar gözyaşını göz kürelerine yaymak için dakikada 10-12 defa göz kırparken timsahlar 2 saate kadar gözlerini kırpmadan durabilir. Araştırmacılar uzun süre tazelenmeden kalabilen timsah gözyaşı tabakasının, sıvıda yüksek oranda çözünen protein, elektrolit ve mukus içeriğinden kaynaklandığını ortaya çıkardı. Timsah gözyaşındaki su buharlaşırken bu maddelerin oluşturduğu kristal desenleri gözü uzun süre sağlıklı biçimde koruyabilmektedir. Bu durumun daha detaylı anlaşılmasıyla göz kuruluğu rahatsızlığı için yeni tedaviler geliştirilebileceği de düşünülmektedir.

Öte yandan insanlarda yüz bölgesinde hatalı bir kas-sinir bağlantısı kurulması da timsah gözyaşlarına benzer bir durumla sonuçlanabiliyor. Bogorad sendromu adı verilen bu rahatsızlık, çiğneme sırasında tükürük bezleri yerine gözyaşı bezleri harekete geçerek fazladan gözyaşı üretildiğinden, “timsah gözyaşı sendromu” olarak da bilinmektedir. Bogorad sendromu (timsah gözyaşları sendromu) yüz sinirinin zedelenmesi sonucu ortaya çıkan bir nörolojik bozukluktur. Genellikle beslenme sırasında tek taraflı yırtılmanın meydana geldiği bir insan hastalığı sendromudur. Etkilenen insanlar yemek yerken istemsiz gözyaşı salgısından dolayı büyük ölçüde acı çekmektedir.

Günümüzde timsah anatomisi hakkında yeterince bilgiye sahibiz. Bu konu hakkında pek çok bilim insanı araştırma yapmıştır. Dökülen gözyaşlarının timsahın duygu durumu nedeniyle ya da avına tuzak kurmak amacıyla dökülmediğini biliyoruz ancak ifadeyi kullanmaya da devam ediyoruz.