Tomris Hatun

"Onun mücadelesi, kadınların toplumdaki yerini ve savaşçı kimliklerini de temsil eder."

“Eğer başın öne eğikse, dik tut kızım. Sen Türk kadınısın. Geçmişinde Tomris Hatun, Terken Hatun, Altun Can Hatun, Begüm Sultan gibi güçlü kadın hükümdarlar var. Senin damarlarında pes etmeyi bilmeyen bir kan dolaşıyor.”

Eskilerin asil ve kudret dolu sözlerinden sadece bir tanesi... Bu sözde geçen Tomris Hatun’u yakından tanımaya ne dersiniz?

Tomris Hatun, MÖ 6. yüzyılda Sakaların hükümdarı olarak tanınan, tarihte önemli bir yere sahip güçlü bir hükümdardır. Sakalar, Avrasya bozkırlarında yaşayan ve Türklerle bağlantılı bir göçebe halk olarak bilinir. Fakat bazı tarihçiler, Sakaları Proto-Türk olarak nitelendirirken bazıları İran kökenli bir halk olarak kabul eder. Tomris Hatun'un liderlik ettiği Sakalar, Türk dünyasıyla sıkça ilişkilendirilir. Buna sebebiyet veren en önemli nokta ise, Sakaların yaşadığı coğrafya, kültürü ve özellikle göçebe yaşam tarzının; savaşçı geleneklerinin Türk bozkır kültürüyle büyük benzerlikler taşımasıdır. Ayrıca Sakaların sosyal yapısı ve atlı savaşçı geleneği de Türk boylarıyla örtüşmektedir. Sakaların kökeni konusunda kesin bir yargıya varmamız zordur, çünkü yazılı belgeler sınırlıdır ve tarihî kaynaklar da çeşitli şekillerde yorumlanabilir. Ancak, Orta Asya ve Türk dünyasında Sakalar, genellikle Türk kökenli bir halk olarak kabul edilir ve Türk tarihinin önemli bir parçası olarak görülür. Bu görüş, özellikle Türk tarih yazımında ve halk anlatılarında çok güçlü bir yer tutar.


Tomris Hatun, kocası öldükten sonra İskit-Saka halkının başına geçmiştir. Göçebe ve savaşçı bir halkın başında olan Tomris, stratejik bir lider ve savaşçı olarak anılır.İklim koşulları zorlayıcıydı ve halkın yaşam tarzı büyük ölçüde hayvancılığa, avcılığa ve savaşa dayanıyordu. Göçebe kültüründe liderler aynı zamanda askerî liderlerdi ve Tomris Hatun da bu savaşçı geleneği devam ettirerek halkını koruma görevini üstlenmişti.Özellikle Pers İmparatorluğu'na karşı verdiği mücadele ve savaşlarla tarihte yerini altın harflerle yazdırmıştır. Pers imparatorluğu o dönemde büyük bir imparatorluk kurma hedefinde olduğu için başlarındaki Pers İmparatoru Büyük Kiros (II. Kyros) kanlı savaşlar verme neticesinde hiç durmak bilmeyen politikalar sergiliyordu. Ve Tomris Hatun'un yönettiği toprakları da ele geçirmek istiyorlardı. Hatta Büyük Kiros, Tomris Hatun'a evlilik teklif ederek onu barışçıl bir şekilde kontrol altına almaya çalıştı ve ona elçilerle haber gönderdi fakat Kiros'un istediği cevap ona geri gelmedi. Tomris Hatun bu teklifi büyük bir öfkeyle reddetti. Bunun üzerine Persler bu politikanın işe yaramayacağını çok net bir şekilde anlayarak saldırıya geçti ve iki ordu arasında büyük bir savaş başladı.

Tomris Hatun’un ordusu ile Kiros’un ordusu arasında geçen savaş, tarihte dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Pers kralı bu hileyle İskitlere boyun eğdiremeyeceğini anlayınca asıl niyetini gösterip ordusunu Aras Nehri üzerine getirmiştir. Ardından ordusunun nehri geçebilmesi için bir köprü inşa ettirmiş ve bu şekilde nehrin karşı tarafına geçmiştir.Bir süre sonra Tomris, Kiros’a elçi göndererek ona kendilerine saldırmaktan vazgeçmesini bildirmiştir. Eğer vazgeçmezse İskit(Saka) ülkesine doğru yoluna devam etmesini söylemiştir.

Pers kralı, İskitlere boyun eğdirmek için tehlikeli bir plan kurmuştur. Bu plan doğrultusunda Kiros büyük bir ziyafet düzenlemiş, ziyafet sona ermeden Pers ordusunun zayıf güçteki askerleri bu ziyafetin başında bırakılıp ordunun geri kalanı nehrin kıyısına geri çekilmiştir. Orada pusuda bekleyip İskit ordusunun tuzağa düşmesini beklemişlerdir.Ziyafeti gören Tomris’in ordusunun bir kısmı ziyafet alanına gelmiş ve buradaki Pers askerlerini öldürerek ziyafetteki yemeklerle karınlarını doyurmaya başlamışlardır.Yemek sırasında içtikleri şarabın etkisiyle sarhoş olan İskit askerleri bir süre sonra uykuya dalmıştır. Bu durumu gören beklemedeki Pers ordusu İskit askerlerinin üzerine saldırarak bir kısmını öldürmüş, bir kısmını ise esir almıştır.Esir alınanlar arasında Tomris’in oğlu Spargapises de vardır. Tomris'in oğlu bu esarete dayanamamış ve intihar etmiştir.Bir süre sonra oğlu ve askerlerinin bir kısmının öldüğünü haber alan Tomris, Kiros’a bir mesaj göndermiştir:

“Olanlardan gururlanma, cesaret ile değil hile ile kazandın. Oğlumun ölüsünü bana geri ver ve ordularıma ettiğin hakarete rağmen cezalanmadan ülkemden çık git. Eğer böyle yapmazsan İskitlerin güneş tanrısı üzerine yemin ederim ki, ne kadar haris olursan ol seninle başa çıkacağım” demiştir.

Kiros, bu tehdide kulak asmayınca, Tomris savaş hazırlıklarına başlayıp Kiros’un üzerine yürümüştür. MÖ 529 da Oxus Bölgesi’nde sabah vaktinde çok şiddetli bir savaş başlamıştır.Her iki ordu da uzun süre birbirlerine üstünlük kuramamıştır. Ancak savaşın ilerleyen anlarında Pers askerlerinin çok büyük bir bölümüyle beraber Kiros’da öldürülmüş ve böylece Pers ordusunu yenmeyi başarmışlardır. Savaşın ardından Tomris elinde kan dolu bir tulum ile ölüler arasında Kiros’un cesedini aramıştır.

Bu olayın ardından Tomris Hatun, Kiros’un kesik başını kan dolu bir çuvala attırarak şu sözleri söylediği rivayet edilir: “Kan içmeye doyamadın, şimdi seni kana doyuruyorum!”

Tomris Hatun, tarihte ve gelecekte güçlü bir kadın liderin sembolü olarak anılmaktadır. Hem savaş stratejisi hem de erkek egemenliğinin olduğu bir dönemde cesaretiyle kazandığı savaşlarla tarihe damga vurmuştur. Bugün, özellikle Türk ve Orta Asya halkları tarafından büyük saygı gören bir figür olan Tomris kadın gücü konusunda da tüm dünyaya örnektir. Onun mücadelesi, kadınların toplumdaki yerini ve savaşçı kimliklerini de temsil eder. Tomris Hatun, liderliğiyle sadece dönemin Pers İmparatorluğu’na karşı zafer kazanmakla kalmamış, aynı zamanda halkının bağımsızlığını koruma konusunda büyük bir sembol haline gelmiştir.