Toplumun McDonaldlaştırılması Kitap İncelemesi

Fast food çağında, yaşam tarzlarımız da hızlı tüketime dahil oluyor. Toplumun McDonald’slaştırılması eleştirimizle bu dönüşümü inceliyoruz.

Amerikalı sosyolog George Ritzer, 1940 yılında New York’da doğdu. Küreselleşme, tüketim kalıpları, modern ve postmodern teoriler başta olmak üzere birçok alanda çalışmalar yaptı. Ritzer, modernist bir bakış açısına sahiptir ve teorilerini moderniteyi anlamak amacıyla hayatından içinden üretti. Ritzer, yazılarında metateorilere başvurarak yaratıcı ve ilgi çekici bir yazar olmayı başarmıştır (Nazlı, 2023: 131). Kitap 9 ana bölümden ve çeşitli alt başlıklardan oluşmaktadır.

George Ritzer’in Toplumun McDonaldlaştırılması adlı eserinde McDonalds metaforu kullanılarak günlük hayatta dikkatimizi çekmeyen bir fast food zincirinin büyük toplumsal değişimlere yol açtığını anlatması kitabın etkileyici noktalarından. Ritzer, Toplumun McDonaldlaştırması kitabında Max Weber’in rasyonalizm kuramını fast food endüstrisine entegre ederek McDonaldlaşma teorisini oluşturuyor. Kitapta Amerikan fast food zinciri olan McDonalds’la Amerikan toplumunun ve artık tüm dünya yapısının sosyokültürel anlamda birbirine benzemesine dair analoji ilişkisi kuruyor (Nazlı, 2023). Kitapta Ritzer, McDonald’s markasının yalnızca fast food zincirini olmadığını aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve kültürel bir sistemin adı olduğunu savunuyor. 

Toplumun McDonaldlaştırılması kitabında ele alınan konu, çağdaş toplumda yer alan akılcılaşma sürecinde McDonald’s markasının temsil ettiği sistem tarafından nasıl şekillendirildiği ve bu durumun insanlık ve çevre açısından nasıl sonuçlar doğurduğudur. Ritzer kitapta, akılcılığın dört ilkesini ele alıyor ve bunların toplumun bütün alanlarını McDonaldaştırarak standartlaştırdığını, yozlaştırdığını ve insansızlaştırdığını savunuyor. Popüler kültür ile önemli bir hale gelen McDonald’s, meslekler, aile gibi pek çok toplumsal kurumu McDonaldlaştırıyor. Ritzer’ göre, McDonald’s’ın bu başarısının ardında müşteri, işçi ve yöneticilere sunduğu bu dört ilke yer alıyor. Bu dört ilke; verimlilik, hesaplanabilirlik, öngörülebilirlik ve denetimdir (Dursun, 2019: 233). Ayrıca Ritzer kitapta McDonaldlaştırmanın küreselleşme, toplumsal eşitsizlik, tüketim kültürü ve kimlik gibi konularla olan ilişkisini de tartışıyor. 

Ritzer eserini yazarken, Max Weber’in modernitenin en önemli yönünü anlatmak için ortaya koyduğu rasyonelleşme kavramından ilham almıştır. Weber, modern toplumun rasyonalite özelliği sayesinde geçmişteki toplumlardan ayrıldığını ve bu kavramın en temel ayrıcı özellik olduğunu düşünmüştür. Modern toplum yapısında birey, mantığa ve düşünce sisteminin temeli olan akla başvurarak hareket etmektedir. Aynı zamanda Weber, akılcılığın gereğinden fazla üzerine düşüldüğü takdirde bir kafese dönüşerek insanı bağımsızlığından ve kreatifliğinden alıkoyma özelliğine vurgu yaparak, rasyonelleşmenin insanları akılcılığın demir kafesine hapsetmesi ve yaratıcılıklarını engellemesinden dolayı endişe duymuştur.  

Küreselleşme olgusunu McDonald’s metaforu üzerinden inceleyen Ritzer’e göre, rasyonelleşme olgusu kendisini en belirgin şekilde hazır gıda sektöründe göstermiştir. Bu hazır gıda sektöründe de en büyük örneği McDonald’s firması oluşturmaktadır. Amerikan kültürünün temsili olarak kurulan bu firma, ilk zamanlarda banliyölerde ve orta sınıf kesimlere hitap ederken zamanla büyük kentlere yayılarak daha fazla insana hitap etmeye başlamıştır. Yüksek hız ve düşük ücret ilkeleriyle çıktıkları bu yolda küresel ölçekte bir yayılım göstermişlerdir. Bu küresel yayılım ile birlikte hem Amerikan kültürünü hem de içinde bulunan rasyonel sistemi farklı ülkelere taşıma şansı elde etmişlerdir. Bu şekilde birçok meslek grubunu şekillendirdikleri gibi aile ilişkileri, akademik kurumlar başta olmak üzere pek çok kurumda etkili olmuşlardır. Bulunduğumuz dönemi düşündüğümüzde McDonald’s firmasından bahsettiğimizde aklımıza ilk gelen modernleşme olmaktadır. Ritzer, McDonaldlaşma olgusunun bırakın durmasını aksine yayılımının artacağı görüşüne sahiptir. Modernleşmeye yönelik en önemli eleştirisi de rasyonelleşme olgusudur. Oluşan bu McDonaldlaşmaya dair Ritzer’in pek çok önerisi bulunmaktadır. Bu sistemin insanları rutinleşmiş bir hayata ittiğini söylemiş ve insanların McDonaldşamış sistemin rutinlerinden kaçınmasını önermiştir. Rasyonelleşmemiş alternatif arayışına yönelinmeli ve nicelikten çok niteliğe aynı zamanda da kaliteye önem verilmelidir. McDonald’s ile birlikte küçük yemek firmaları ya yok olmuş ya da yok olmaya yüz tutmuştur, bu işletmelere geri dönüş gerekmektedir. Yaratıcılığın kaybolduğu bu dönemlerde yaratıcılığın artmasına yönelik faaliyetlerde bulunulmalı ve buna uygun olan meslekler tercih edilmelidir (Kıvrak, 2021).

Ritzer bu kitabında modern toplumun akılcılaşma sürecinin hem insanlık hem de çevre için olumsuz sonuçlar doğurduğunun ve bu sürecin eleştirel bir yaklaşımla sorgulanması gerektiğinin iletisinde bulunmuştur. Akılcılaşma ile birlikte insanların standartlaştığını, yozlaştığını ve insansızlaştırıldığını göstermiş, yaşanılan bu sürecin insanların özgürlüğünü, yaratıcılığını ve değerlerini tehdit ettiğini vurgulamıştır. Aynı zamanda Ritzer bu eserinde, akılcılaşmanın küreselleşme, toplumsal eşitsizlik, tüketim kültürü ve kimlik gibi konularla olan ilişkisini de irdelemiştir. Okuyucuların akılcılaşmanın tehditlerini fark etmelerini ve bu sürece karşı direnmelerini sağlamayı kendisine amaç edinmiştir. 

Toplumun McDonaldlaştırılmasına güncel bir örnek olarak eğitimin sistemindeki sınav odaklı yapı gösterilebilmektedir. Eğitim kurumları da Ritzer’in belirttiği dört temel ilkeden etkilenmektedir. Öğrencilerin başarılarının sınavlar aracılığı ile notlandırılması hesaplanabilirlik ilkesiyle bağdaşlaştırılabilmektedir. Öğrencilerin başarılarının sayılara indirgenmesi ve bunun üzerinden toplumsal bir değer atfedilmesi öğrencilerin yaratıcılıklarını ve eleştirel düşünce yapılarını zedelemektedir. Öğrencilerin sınavda başarı sağlamak için ders akışını takip etmesi ve sınavda çıkan sorulara benzer sorular çözmesi de öngörülebilirlik ilkesine örnek oluşturmaktadır. Öğrencilerin devamlı olarak benzer sorulara maruz kalmaları hayatlarında sürprizlere kapalı hale gelmelerine ve aksi bir durumla karşılaştıklarında çözümsüz kalmalarına yol açmaktadır. Ülke çapındaki sınavlara girerken kimlik gösterilmesi, sınava girecekler salonların ve oturacakları sıraların önceden belirlenmesi de denetim ilkesini yansıtmaktadır. Optik okuyucular yardımı ile sınavların kısa süre içerisinde okunması ve toplanması da verimlilik ilkesine örnek oluşturmaktadır. Toplumun McDonaldlaştırılmasının sonucunda eğitim kurumu da standart hale getirilmiştir.


Kaynakça:

Dursun, M. (2019). Toplumun McDonaldlaştırılması. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2 (2).

Kıvrak, O. (2021). George Ritzer – Toplumun Mcdonaldlaştırılması. Sosyologer. 16/12/2021.

Nazlı, A. K. (2023). George Ritzer (1998). Toplumun McDonaldlaştırılması: Çağdaş Toplum Yaşamının Değişen Karakteri Üzerine Bir İnceleme. İstanbul: Ayrıntı Yayınları. . Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 12 (1).