Tüketim Toplumunda Medyanın Rolü

Modern dünyada tüketimin nasıl olduğuna ve medyanın bu durumu nasıl etkilediğine birlikte bakalım.

Sosyolojik Bakış Açısıyla Tüketim

Sosyolojide tüketim, bireylerin ekonomik faaliyetlerinin ötesinde, toplumla etkileşimde oldukları bir süreç olarak incelenir. Bu süreç, bireylerin toplumsal konumlarını güçlendirmek, aidiyet hissetmek, prestij kazanmak ya da kişisel tatmin elde etmek gibi amaçlarla şekillenir.

Ürünün fonksiyonel değerinden çok sembolik değeri, yani kişinin sosyal statüsünü nasıl yansıttığı sosyoloji için çalışma alanlarından birini oluşturur.

Baudrillard tüketimi şöyle açıklamıştır;
Modern tüketim, yalnızca malın kullanım değeriyle ilgili değildir; aynı zamanda bu malların toplumsal anlamları, imgeleri ve sembolik değerleriyle de ilgilidir.

Baudrillard, kapitalist toplumda tüketimin "gösterge değeri" üzerinde durarak, insanların tükettiği şeylerin gerçekte işlevlerinden çok, sosyal bağlamda ne ifade ettiklerine odaklanır. 

Tüketim kelime anlamı olarak; “üretilen mal ve hizmetlerin insanların ihtiyaçlarını ve isteklerini gerçekleştirilmesi” anlamında kullanılır. 18. Yüzyıla gelindiğinde Avrupa’da yaşanan sanayi devrimiyle birlikte tüketim toplumunun doğuşu ortaya çıkmıştır. 

Tüketim ve Modern Dünya

Tüketim toplumu Amerika Birleşik Devletleri’nde gelişim sağlayan kapitalizm ile bağdaşmaktadır.

Marx kapitalizm için şöyle der;
“İnsanların sistemin akılcı ve kaçınılamaz olduğuna ikna ederek yanlış bilinci derinleştirir”

Karl Marx’da ABD’yi demokratik toplum sınıfına değil, tüketici toplumu sınıfına dahil etmiştir. Gelişen 2. Dünya savaşı sonrasının etkisi ile tüketicilerin isteklerinin farklılaşmasına evrilmiştir. İnsanların ihtiyaçları farklılaşmış, araba kullanmaya ve daha iyi beslenmeye başlamış, daha büyük evlerde yaşamaktadırlar. Marcuse’a göre aile kurmak, çok çalışmak zorunda olan bireyler özgürlük hissini tüketerek sağlarlar. Günümüze yaklaştıkça artık her şey tüketilebilir hale gelmiştir, en önemlisi bilgi dahi tüketim nesnesine konu olmaktadır. Yaygınlaşan tüketim yerleri, AVM olarak adlandırılan insanların sosyalleşme yerine Ritzer, “Tüketim Katedralleri” olarak adlandırmıştır. Bu katedraller mal ve hizmetlerin alındığı yerler olarak açıklanmaktadır. 

Tüketim kültürünün egemen olduğu toplumlarda bireyler, tüketimi statü aracı olarak görmekte, onunla farklılaşmaya çalışmaktadır.

Odabaşı’nın da bahsettiği gibi;
“Tüketim kültürünün egemen olduğu toplumlarda aile, arkadaşlık gibi geleneksel ilişki yapıları arka plana atılırken, çevre, kültürel konular ve değerler ön plana çıkmaktadır”. 

Özellikle de bu kültür cinsiyet rollerinin belirgin hale gelmesini sağlarken, bireyleri bir kalıp haline getirmeye ve onları tek tip olarak yaratma eylemindedir. Reklamlar göz önüne alındığında kadınların kullanması gereken ürünlerin kadınlara güzellik vermesini belirtirken, erkeklere güç verildiği belirtilir. Tüketim olgusu günümüzde zorunlu ihtiyaçlardan öte halinde insanların birbirleriyle yarıştıkları, aldıkları ürünleri kullandıklarında farklı olacaklarını düşündükleri ve belirli bir statüye ulaştıklarını varsaydıkları daha fazla tüketerek sahte bir mutluluk inşası yaratır. 

Medya Araçlarının Tüketime Etkisi

Medya araçları, insanların tüketim isteklerini tetikleyerek tüketim kültürünün devam etmesini sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Yeni meslek gruplarında yer alan birçok sosyal medya kullanıcısı, gördükleri yeni ürünleri satın alarak gerçek dışı ihtiyaçlar yaratmaktadır. Aslında gerçek ihtiyaçlarını göz ardı ederek medyanın gösterdiği ürünü alır ve ona ihtiyacı olduğuna kendini inandırır.

Featherstone'un da belirttiği gibi, tüketimden haz duymaya başlayan postmodern tüketici,
"Günlük mutluluk peşinde koşan, anında tatmin isteyen, ihtiyacının tatminini ertelemeyen, gelecek için bugünü feda etmeyen, geçmiş ve geleceği içerecek biçimde denemeyi büyük bir arzuyla isteyen, içerikten çok biçime ilgi duyan, hazcı yanı öne çıkan, kendisini tüketime hazır bir imaj haline getiren bir tüketicidir."

Günümüzde sosyal medya araçları, bilgi edinmenin ötesine geçerek bireyleri manipüle etme aşamasına ulaşarak, tüketim kültürünün bir nesnesi haline getirmiştir.

Tüketim Kültürünün Etkileri

Kapitalizm ile süregelen ve önüne geçilmesi zor olan bu tüketim sisteminin hem bireyler hem de toplumlar için çeşitli olumsuz sonuçları vardır. Sürekli büyüme ve tüketim arzusu, çevresel tahribata yol açar. Bu durumda doğal kaynkaların hızla tükenmesine ve zaman içerisinde ekosistemin bozulmasına sebep olur.

Tüketim kültürü bireyler arası dayanışmanın zayıflamasına yol açarak insanların birbirine yabancılaşmasına neden olur. Birbirinden uzaklaşan insanlar değerleri ve geleneksel kimliklerinden uzaklaşarak, tüketim ürünleri ile bağ kurmaya başlarlar.

İnsanlar ihtiyaçları olmayan ürünleri alarak hem çevreye hem kendilerine zarar vermektedirler. Yaşadığımız modern dünyada tüketimin bu kadar artmasına rağmen farkındalıklarla dur diyebilir. Yaratılan çevre tahribatından geri dönebilir, toplum olarak bilinçlenebiliriz.

KAYNAKÇA

Utma, S. (2020). “Türk Toplumunda Tüketim Kültürünün Yaygınlaşmasında Medyanın Rolü: Tüketiyorum Öyleyse Varım.” Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 13(74), 485-491

Alkan, A., Dörtyol, İ. T. ve Sakarya, A. (2020). Tüketim Sosyolojisi’nin Dünü, Bugünü ve Yarını. Pazarlama İçgörüsü Üzerine Çalışmalar 4(1), 1-12