Turan Güneş Kimdir? #1

Merhaba değerli okuyucu, "Kimdir?" serimizin ilk yazısına hoş geldin. Bu serimizde tarihteki önemli karakterleri sizlere kısaca tanıtmaya çalışacağız.

Büyük ihtimalle Turan Güneş ismini daha önce cadde, bulvar veya sokaklarda fark etmişsindir. Bugün Sayın Turan Güneş'in vefatının 38. yıldönümü. Peki, kimdir bu Turan Güneş?

Turan Güneş, Demokrat Parti (DP)’in kurucularından birisiydi ve 1954-56 yılları arasında aynı partiden Kocaeli Milletvekili seçilerek meclise girdi. Demokrat Parti içindeki ispat hakkı hareketinin öncülerinden olarak bu partiden ayrıldı ve Hürriyet Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı. Daha sonra bu partinin Cumhuriyet Halk Partisine katılması ile CHP Yönetim Kurulu üyesi seçildi.

Prof. Dr. Turan Güneş, 1973’te yeniden Kocaeli Milletvekili seçildi ve CHP-MSP Koolisyonunun kurulmasında önemli rol oynadı. I. Bülent Ecevit Hükümetinde Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. Adını da tarihe bu göreviyle kazıyacaktı çünkü bu dönemde (1974) Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştirildi. Aradan 46 yıl geçmesine rağmen unutulmayan bu harekatın bir de hafızalara kazınan bir parolası var; "Ayşe tatile çıksın".

Dönemin Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Turan Güneş o parolanın hikayesini şöyle anlatıyor:
"İkinci Cenevre Konferansı’na gitmeden önce Başbakan Ecevit’le ikimiz konuşuyor ve hazırlıkları son bir kez daha gözden geçiriyorduk. Bu arada konferansın yarıda kalması olasılığı üzerinde de konuştuk. O zaman aramızda bir parola tespitine de karar verdik. Tam o sırada Orhan Birgit beni aradı. Kendisine, Cenevre görüşmelerinin uzun sürebileceğini, o nedenle, oğlum Hurşit ve kızım Ayşe'nin beni beklemeden tatile çıkmalarını istediğimi söyledim. Bu arada Birgit’ten kendilerine yardımcı olmasını, Marmaris Tatil Köyü’nde yer ayırtıvermesini rica ettim. Ahizeyi kapattıktan sonra başbakan bana döndü ve dedi ki:

'Ben parolayı buldum.'
'Nedir?'
'Ayşe tatile çıksın. Eğer işler kopma noktasına gelirse, burada işler uzayacak, Ayşe tatile çıksın de, ben anlarım.'

Böylece parolayı da karara bağlamıştık. İlerleyen günlerde işler iyi gitmiyordu. Callaghan her defasında yeni bir oylama teklifi ile geliyordu. Bu kez, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin görüşmelerden çekilmesini ve iki cemaat liderini baş başa bırakmamızı söylüyor ve şöyle devam ediyordu:

'Kıbrıs Anayasası’nı yaptığımızda ada bir İngiliz kolonisiydi. Biz, Klerides ve Denktaş’ı baş başa bırakalım ve iki ayda bir çalışmaları kontrol edelim.'

Konferansı uzatmak için Callaghan’ın söylediği bu sözlere sert tepki gösterdim ve dedim ki:

'Bu adamlar altı yıldır görüşüyorlar. Hiçbir sonuç alamadılar. İki ayda mı alacaklar?'

Ayaklarım suya ermişti. Uzun uzun düşündüm. Ayşe’yi tatile çıkarmalı mıydı, çıkarmamalı mıydı? Ankara’yı aradım. Deniz Baykal çıktı. Kendisine, işlerin iyi gitmediğini, durumu başbakana bildirmesini ve başbakanın beni aramasını bildirdim.
Aradan yarım saat geçmişti ki, başbakan beni aradı. Sesi kararlıydı. Görüşmelerdeki son durumun ne olduğunu sorunca cevap verdim:

'Burada işler biraz uzayacak. Ayşe artık tatile çıkabilir.'

Başbakan anlamıştı. Zaten her şey hazırdı.”

Bu başarılı ve tarihi harekatın ardından 1977’de II. Bülent Ecevit Hükümetinde Başbakan Yardımcılığına getirildi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında parlamentonun dağıtılması ve milletvekilliğinin sona ermesine rağmen, Avrupa Konseyinde Türkiye’yi temsili devam etti.