Türk Sinemasının Babacan Yüzü
Denizcilikten Sinemaya: Hulusi Kentmen
Hulusi Kentmen, Türk sinemasının unutulmaz karakterlerinden biri olarak, özellikle babacan ve otoriter rollerle hafızalara kazınmış bir aktördür. 1912 yılında Bulgaristan’ın Tirnova kentinde doğmuş ve 1993 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Oynadığı rollerle sadece Türk sinemasında değil, Türk toplumunun da belleğinde sevgi ve saygıyla anılan bir figür haline gelmiştir.
Hulusi Kentmen, sanat hayatına başlamadan önce denizciydi. Deniz Astsubay Okulu'ndan mezun olan Kentmen, uzun yıllar Türk Deniz Kuvvetleri’nde görev yapmıştır. Denizcilikten emekli olduktan sonra tiyatro ve sinemaya yönelmiştir. Bu askeri disiplin, oynadığı karakterlere de yansımış ve sıkça canlandırdığı otoriter ama sevecen baba, amca, öğretmen ya da patron rolleriyle tanınmasını sağlamıştır.
Hulusi Kentmen, sinemaya adım attığında 1940'lı yılların başlarıydı ve ilk filmi "Sürtük" ile tanındı. Sinema kariyeri boyunca pek çok filmde rol aldı. En bilinen filmleri arasında "Süt Kardeşler", "Hababam Sınıfı", "Neşeli Günler", "Mavi Boncuk" ve "Gülen Gözler" gibi Yeşilçam klasikleri yer alır. Hulusi Kentmen'in sinemadaki duruşu, Türk toplumunun geleneksel aile yapısındaki baba figürü ile özdeşleştirilmiştir. Halk arasında sevgiyle “Hulusi Baba” olarak anılması da bu sebepledir.
Kentmen, sadece sinemada değil, tiyatro sahnesinde de aktif bir kariyere sahipti. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda ve çeşitli özel tiyatrolarda sahne aldı. Sinema kariyerinin yanı sıra, televizyon dizilerinde de yer aldı. O, her zaman disiplinli bir sanatçı olarak bilinir ve sahneye olan saygısı, her projeye büyük ciddiyetle yaklaşmasını sağlardı.
Hulusi Kentmen, Yeşilçam filmlerinde sıklıkla fabrikatör, zengin iş adamı ya da patron rollerinde karşımıza çıkmış, bu karakterlerle Türk sinema izleyicisinin hafızasında yer edinmiştir. Oynadığı bu güçlü ve varlıklı rollerin aksine, gerçek hayatında oldukça mütevazı bir yaşam sürmüştür.
Sinemada zengin karakterlerle tanınmasına rağmen, kariyeri boyunca aldığı ücretler büyük servetler kazandırmamış, sanat dünyasında her zaman maddi zorluklarla karşılaşmıştır. Kentmen, ekonomik açıdan zor bir hayat yaşamış ve vefat ettiğinde büyük bir servete sahip olmadan, sade bir yaşamın içinde hayata veda etmiştir.