Türkçe Gramer: Türkçe Neden Zor?
Türkçenin problemleri üzerine.
Gramer (dilbigisi), "bir dilin işleyişini ve sunduğu düzeni inceleyen, onun ses, sözcük yapısı, anlam değişmeleri, tümce kuruluşu gibi öğelerini ele alıp bunların kurallarını saptayan bilim." şeklinde tanımlanır. Gramer kitabı ise bir dili konuşmak ve anlamak için gereken tüm bu bilgilerin sistematik şekilde toplanmasıdır. Her dil üzerine yazılmış yüzlerce gramer kitabı vardır. Yabancı bir dilin gramer kitapları, genelde kişiyi kısa sürede gündelik sohbetler kurabilecek seviyeye getirmeyi amaçlar. "30 Günde İtalyanca" gibi hızlı dil öğretimine yönelik kitaplar, kapsamlı bir gramer kitabı sayılmazlar. Ezberlenebilecek belli başlı kuralları ve cümleleri verirler.
Öte yandan asla ihtiyacımız olduğunu düşünmediğimiz Türkçe gramer kitaplarının farkı dilbilimsel terimlerin üzerinde durmalarıdır. Türkçede kullanılan ekler, kökler, ses olayları vb gibi bizim gündelik hayattaki sohbetlerimizde bilinçsizce uyguladığımız kuralları içerirler. Peki kendimizin bile anlamakta zorlandığı ekleri, kökleri, onlarca farklı ses özellikleriyle Türkçe neden zor bir dildir?
Türkçenin en büyük problemi aslında dil dışı unsurlarla başlar. "Türk" kavramı ve bu kavram etrafında şekillenen kültür, aynı zamanda dili de zaman içerisinde değiştirmiştir. Türk dilleri, Doğu ve Güneydoğu Avrupa, Batı, Orta ve Kuzey Asya gibi büyük bir coğrafyaya dağılmıştır. Bu coğrafyadaki milletlerin farklı kültürleri zaman içerisinde birbirini etkilemiş, farklı Türk dilleri oluşmuştur.
Tarihe baktığımızda Türk dili, coğrafyanın yanında siyasi ilişkilerden de etkilenmiş bir dildir. Türklerin İslamiyeti kabulünden bu yana Arapça etkilerini dilimizde görmek mümkündür. Osmanlı İmparatorluğu zamanında kullanılan dile baktığımızda alfabemiz Arap alfabesi ama konuştuğumuz dil Türkçedir. "Osmanlıca" dediğimiz Arap alfabesiyle yazılan bu süslü dil, bürokraside ve o dönemin edebiyatında kullanılmasına rağmen anlaması güç ve Türkçenin temeline uymayan bir dildi. Halkın konuştuğu dil ve üst kesimlerin kullandığı dil bambaşkaydı. Divan şairlerini anlamamızın bu kadar zor olmasının sebebi buydu. Arapça-Farsça dillerinin kabullenilişi, bu dillerin Türkçenin yapısını bozmasına ve kelimelerin, hâlâ günümüzde bile karşılaştığımız, "öz Türkçe" ve "Arapça-Farsça'dan alıntı" şeklinde ayrılmasına neden oldu.
Türkçe kelimelerin ve dildeki ögelerin sınıflandırılmasındaki problem, gramer kitaplarına da yansımıştır. Tanzimat dönemiyle beraber Türkçenin etkileşime girdiği bir dil de Fransızca olmuştur ve o dönemlerde yazılan önemli Türkçe gramer kitapları Fransız gramer kitaplarının Türkçeye uyarlanmasıdır. Türkçeden bu kadar farklı olan bir dilin gramer kalıplarının kullanılması bu kitapları yetersiz kılmıştır.
Arap alfabesiyle yazılan Osmanlıcanın modern Türkçeye dönüşümünden sonra hâlâ Türk dünyasında kullanılan iki farklı alfabe vardır: Kiril ve Latin. Özbekistan, Kırgızistan gibi Kiril alfabesi kullanan Türkler de aslında bizim Türkiye'de konuştuğumuz dilden bambaşka bir dil konuşmazlar. Onların dilini bizim için anlaşılmaz kılan önce alfabe, sonra kültürün ve coğrafyanın da etkisiyle değişen ses özellikleridir.
Kısacası Türkçeyi zor yapan şey sadece sondan eklemeli bir dil olması değildir. Etkilendiği farklı dillerden aldıklarıyla beraber kendi özelliklerinin çokluğu, zaman içindeki alfabe değişimleri ve bunun dile yansıyan özellikleri, bunlardan dolayı sınıflandırılmasının, aktarılmasının güçlüğüdür.